1 ay sonra;
"Evet çocuklar dersimizin sonuna geldik. Vakit de ne kadar çabuk geçiyor. Her neyse, size söylemek istediğim bir şey var. Bu yıl üniversite gezilerine gideceksiniz. Her ay bir üniversite. Bu yüzden şimdi sizlere bir form vereceğim ve bunu ailenizle birlikte doldurmanızı istiyorum. Başkan, formları dağıt. İyi dersler."
"İyi dersler hocam." Edis'e dönüp;
"Gezilere katılacak mısın?"
"Tabi küçük. Şimdiden nereye gideceğimi netleştireyim ki hedefim de belli olsun. Hem ilerde evlenip çocuk çoluğa karıştığımda aileme iyi bir şekilde bakmam gerekecek."
"Tabi orası öyle."
"Eee sen katılacak mısın?"
"Katılmayı hem istiyorum hem de istemiyorum." Elini yanağına koyup;
"Nasıl yani?"
"Yani şöyle, üniversite okumak güzel ama ben gitmek istemiyorum. Çünkü hayalim hobilerimle ilerlemek. Geçen gün bize geldiğinizde demiştin ya 'evin çoğu yerinden boncuk, ip çıkıyor' diye işte ben kendi dükkanımı kurup çalışmak istiyorum. Sat kazan işi yapmak istiyorum."
"Vay be. Küçüğün hayaline bak. E o zaman ilerde seni öyle görmek nasip olur inşallah."
"Ay inşallah Edis ya. Çok istiyorum."
"Şey... Beren."
"Efendim."
"Olur mu bilmem ama bana özel bir şey yapar mısın? Yaparsan haftaya bugün ver."
"Neden?"
"Nedenini sorma yapar mısın yapmaz mısın?"
"Yaparım da nedenini söyleseydin daha iyi olmaz mıydı?" o sırada kalkıp sınıftan çıkmaya başlamıştı. Peşinden koşarak;
"Ya! Edis! Söylesen ölür müsün?"
"Evet küçüğüm ölürüm." Deyip göz kırparak erkekler tuvaletine girdi.
Bende orda beklemeyip abimin sınıfına gittim. Gerçi bu sınıfa girmek var çıkmak yok desem az kalır. O ne öyle ya. Sanırsın savaş alanındasın. En iyisi mi girmeden abimi çağırmak. Telefonumu alıp abimi aradım.
"Ne var lan hıyar?"
"Sana da merhaba abicim. Ha bir de telefon 'ne var lan hıyar ' diye değil alo diye açılır. Öğretemediler mi sana?"
"Üf, uzatma. Ne istiyorsun?"
"Sıkıldım da bahçede dolaşalım mı diyecektim."
"Edis yok mu?"
"Tuvaletini yapmakla meşgul."
"Tuvaletini yap- ulan Beren. Ben de düzgün bir şey diyecek diye bekliyorum. Çıktığı zaman çıkın dolaşın. Beni meşgul etme hıyar."
Dıt... Dıt... Dıt...
"Ulan abi eve gidince elbet görüşeceğiz!"
"Beren! Çekil orad- Ah!" üzerime koşa koşa gelen bir adet sırık vardı. Kaçmama kalmadan üzerime çullandı.
"Ah! Ne diye üzerime düşüyorsun orangutan suratlı sırık! Kemiklerim kırıldı sanırım!" Ayağa kalktığımda üzerime düşen kişinin kim olduğunu gördüm.
"Ulan kertenkele surat! Arkandan atlı mı kovalıyor da üzerime düşecek kadar hızlandın!"
"Aaa ayıp oluyor. Bu bebeksi surata kertenkele surat demek oldu mu hiç?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lahanalı Turşum ~ Yarı Texting (✓)
Teen FictionLahanalı Turşu sever misiniz? Belki sen sevmiyor olabilirsin. Amaaa içerdeki kişi çok seviyor. Hatta sevdiğine bile öyle sesleniyor. Neyse daha fazla şey yapmayın. İçerde gülmekten kırıp geçeceğiniz çoook yer var. E hadi daha ne duruyorsun. Girsene...