6

47 3 0
                                    

Toprak abinin saçlarıma bıraktığı öpücüğün şaşkınlığından daha çıkamadan özür dilemişti üstüne. Allah'ım umarım yanlış duymamışımdır yarabbim. İnşallah o öküz cidden özür dilemiştir.

"Dolaba bakarak sırıtmanın bir sebebi var mı güzelim?" Elif'in sesini duyduğumda kendime geldim.

"N-ne sırıtması ne dolabı be?" Çirkeflik yaparak üste çıkmak her zaman işe yaradı. Umarım şimdi de yarardı.

"Diyorum ki aşık mı oldun aaloooo"

"Elifciğim ne aşkı ya susar mısın. Aaa aşağı inelim hadi gitar çalıcam daha sana." Elif'in koluna girmiş aşağı sürüklüyordum.

"Sende şu sıralar bir haller var ama dur bakalım öğreniriz." Söylediklerini duymamazlıktan gelip bahçeye çıktım. Ömer Abiyle Elif masayı gayet güzel hazırlamışlardı. Herkes oturmuş beni bekliyordu anlaşılan. Utanarak da olsa Toprak abiye baktığımda her zamanki ifadesiz bakışlarıyla bakıyordu.

"Abicim gelmeseydin." Abimin kinayeli sesini duyduğumda rahatsızca kıpırdandım yerimde. Kusura bakma abicim Toprak abi sağolsun beklettim biraz (!).

"Ya geldim işte gitarı almak zor oldu biraz da"Abim kafa sallayıp önüne döndü. Sude sevinçle ellerini çırpıp konuşmaya başladı.

"Hadi yasminim çal Toprak abi de söylesin"
Bakışlarımı Toprak'a çevirdiğimde zaten bana baktığını gördüm.

"Hangi şarkısı?" Direk bu soruyu sorması gülümsetmişti beni. Beraber şarkı söyleyeceğimiz zaman Çağan Şengül'ün şarkılarından birini söylüyorduk. O da artık alıştığı için direk hangi şarkısı diyordu.

"Savaşmadan ölemem." Bu şarkıyı beraber bir iki defa daha söylemiştik. İkimizde bunu söylerken çok keyif alıyorduk ve çok güzel söylüyorduk. O yüzden bunu söylemiştim. Gülümseyip kafasını salladı. Derin bir nefes alıp şarkıya girdi. Bende arkasından çalmaya başladım.

Buradan itibaren medyadaki şarkıyı açarsınız.❤️

İçinde ölenler olur,
Bu dünya böyledir.
Üzülme sevgilim.

Onunla ne kadar şarkı söylersek söyleyelim, sesini duyduğumda ilk defa duyuyormuş gibi tepki veriyordum. Çok huzur verici, naif bir sesi vardı. Ben dalmış bir şekilde düşünürken o şarkıya devam ediyordu.

Elbet vardır bir sonu,
Hayal ve gerçeğin.
Sen üzülme her şeyim.
Her biri depremim,
Kaldığım evlerin.

Şimdi bende onunla birlikte söylüyordum. Birbimizin gözlerine bakarak söylemeye başladık.

Bu yağmur, bu fırtına
Saklar seni girdabında.
Savaşmadan ölemem.
Bu umman, bu gökyüzü
Sensiz öksüzüm.
Vur beni,
Yavaş yavaş ölemem.

Rengini asla hiç bir zaman tam olarak anlayamadığım gözlerini, gözlerimden çekmiş, kapatmıştı. Burada bir cümle o bir cümle ben söyleyecektim. Resmen artık şarkı söylerken konuşmadan anlaşıyorduk. Ki zaten onunla şarkı söylemek dışında pek anlaşamıyorduk. Beni sinir etmediği ve kırmadığı tek şeydi.

İçinde ölenler olur
Şimdi gözlerini açmış benim söylememi bekliyordu.

Bu dünya böyledir

Üzülme sevgilim
Gözlerimin içine sanki en derinine bakıyormuş gibi bu cümleyi söylemesi, itiraf etmem gerekirse içimde anlamlandıramadığım hisler yaratmıştı.

Elbet vardır bir sonu

Hayal ve gerçeğin

Sen üzülme her şeyim.
Bu sefer ben bu cümleyi gözlerinin içine bakarak söylüyordum. Gözlerinin içi parlamıştı sanki. Tekrar gözlerini kapatıp son yeri söylemeye başladı.

Her biri depremim,
Kaldığım evlerin.
Bu yağmur, bu fırtına
Saklar seni girdabında.
Savaşmadan ölemem.
Bu umman, bu gökyüzü
Sensiz öksüzüm.
Vur beni.

Şarkıyı bitirdiğimizde sanki normal hayata dönmüş gibiydim. Gitar çalarken büyüleniyordu resmen insan. Barış abinin ıslıkları, Abimin ve Ömer abinin alkışları, kızların çığlıklarıyla yine ortaya güzel şeyler çıkardığımıza emin olmuştum.

"ÇOK GÜZELDİ KELEBEĞİM ÇOK!" Elif ve Sude gelip sarılmıştı. Yicem şimdi bunları!

"Ya teşekkür ederiz, Toprak abinin sesi sayesinde güzel oldu tabi." Toprak abi dediklerimden sonra önemi yok dercesine elini sallamış ve önündeki içkiden içmişti.

"Toprak kardeşim ne güzel sesin var lan şarkıcı olsana." Barış abinin ortaya attığı fikre hevesle kafa sallamıştım. Çok güzel sesi vardı! Kullanması gerekiyordu güzelim sesi yazık olurdu yoksa.

"İyi böyle ya aramızda söylüyorum işte bir şeyler yeter."

"Peki kardeşim sen bilirsin." Barış abiden bakışlarımı çekip karşımda ne bulursa öküz gibi içen Elif'e çevirdim.

"Elif zehirlenmeye mi çalışıyorsun kanka napıyorsun?"

"Ne zehirlenmesi ya -hıçkırık- ben zehirlenmem hem -hıçkırık- neden zehirleniyormuşum?" Elif'in saçmalamasından sonra bakışlarımı Sudeye çevirdim. Elif hıçkırmaya başladıysa sarhoş olmuştu. Ve sudeyle biz şuan birbimize sıçtık bakışları atıyordık.

"Güzelim,bırak hadi masaya oturduğundan beri ne bulduysan içtin miden kötü olacak." Ömer abi yatıştırıcı bir sesle Elif'i durdurmaya çalışıyordu. Şuan çok tatlılardı. Ship damarım gene horon tepiyordu. Elif inatla bizi dinlemeyip içmeye devam ediyordu.

"Ya bende sarhoş olucam banane ya." Sude de yoldan çıkmıştı evet, buyrun cenaze namazına. Bakışlarımı onlardan çekip telefonumu açtım. Elifle ve Sudeyle abim ve Ömer abi ilgilensindi bir zahmet. Hem o kadar shipledik yani. Telefonu açtığımda gene o numaradan mesaj olduğunu görmüştüm. Derin bir nefes aldım. Bu olay beni rahatsız ediyordu artık.

0543*******: Güzel kızım naber?

Yasemin: İyiyim sen?
Telefonu kapatıp masaya koydum. Eğer onunla konuşursam kim olduğunu öğrenebilirdim. Acilen bu olayı kızlara anlatmam gerekiyordu. Aslında bugün anlatacaktım ama şuan ki hallerine bakılırsa yarına kalmıştı. Telefon titrediğinde elime aldım. Telefon elinde benden mesaj bekliyordu galiba. Üzerimde birinin bakışlarını hissettiğimde kafamı kaldırdım. Toprak abi bir elimdeki telefona bir de bana bakıyordu. Umursamadan telefona geri döndüm.

0543*******: Sen iyiysen bende iyiyim.

0543*******: Napıyorsun?

Yasemin: Bizimkilerle oturuyoruz bir şeyler içiyoruz.

0543*******: Sizinkiler derken?

Yasemin: Abimin arkadaşları ve kızlar işte.

0543*******: He tamam şimdi anladım.

0543*******: Ben rahatsız etmeyim o zaman müsait olunca yazarsın?

Yasemin: Yazarım :)

0543*******: Bekliyorum :)
Telefonu kapatıp gülümsedim. Aslında o kadar da kötü bir fikir değildi bu bilinmeyenle konuşmak. Kim olduğunu deli gibi merak ediyordum zaten. Öğrenirdim.

Güzel Kızım||Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin