Giriş

141 6 0
                                    

Hiçbir zaman hayatımı çok sevmedim veya geleceğe büyük umutlarla bakmadım. Yaşamak istemediğim zamanlar olmadı diyemem. Fakat yine de potansiyelimin ve yapabileceklerimin içten içe hep farkında olmuşumdur. Her ne kadar umutsuzluğa kapılsam, her şeyi bırakıp kendimi bir yere kapatmak istesem de asla bunu yapmayıp sonuna kadar zorlamamın sebebi derinlerde bir yerde kendime az da olsa inancım olduğundandır.

Çünkü, tüm zamanını kendini daha da güzelleştirmeye ve erkeklere beğendirmeye harcamak istemeyen her kız gibi en önemli silahımın zekam olduğu bilincinde büyüdüm. Salak olmayı telafi edecek derecede güzel ve aileden zengin değilseniz şayet, istedikleriniz için çabalayıp bir yolunu bulmayı öğrenmek zorundasınızdır bu hayatta bir yerlere gelmek için. Ve ben de aileme, imkansızlıklara, yaşadığım yere rağmen "bir şey" olmak istediğim için hep zekamla sivrilmek ve her durumda mantıklı davranarak duygularıma dışarıdan gözlemleyen biri edasıyla yaklaşmak durumunda olduğumun farkındalığıyla olgunlaştım.

Türkiye'de orta halli bir ailede büyüyüp, kendi emekleriyle burslarla derecelerle eğitimini sürdürmüş birçok insanın tahmin edebileceği gibi, gardımı indirmek, dersleri boşlamak, oğlanlarla gezmek veya eğlencelere katılmak gibi lükslerim pek olmadı. Eğer biraz bile sorumluluklarımı boş versem, doğduğu mahalleden çıkmayan ailem gibi sıradanlığın pençesine çekilecek ve her akşam ucuz dizileri izleyerek, sevmediğim bir adamdan olan sevimsiz çocuklarıma meyve soyduğum nefret edilesi bir hayata doğru yol alacaktım.

Abartıyormuşum gibi gelebilir. Ama hedefim hiçbir zaman x bin lira maaş alayım ve evim arabam olsun olmadı. Hedefim, eğitimime odaklanmak, en iyi dereceleri tamamlayıp en prestijli firmalarda çalışmak, kendime lüks içinde bu çektiğim acıların sefasını sürecek bir yaşam hazırlamaktı. İyi de gidiyordu aslında bu projem. İsmini vermek istemem, ama İstanbul'un en prestijli özel okulu desem yeterli olacaktır, oradan tam burslu ve birçok projeye katılmış bir Mimar olarak mezun olduktan sonra, bir yurtdışı bursuyla kabul alarak geldiğim UCLA(University of Los Angeles)'da zorlu bir bütünleşik doktora programına başlamıştım. Ne kadar zorlarsa zorlasın doktora başaramayacağım bir şey değildi. Hedeflerimle aramda şunun şurasında 4-5 yıllık yoğun çalışma kalmıştı. Bitirdikten sonra istediğim herhangi bir tasarım firmasında yüksek bir pozisyonda iş bulabileceğimi ve bir daha asla Türkiye'ye dönmem gerekmeyeceğini biliyordum. Hatta ben iş aramayacaktım, onlar beni arayacaktı. Her şey güzel görünüyordu.

Eh, sanırım ailemin beni Craigslist'ten Robert Pattinson'a sattığını öğrendiğimde yaşadığım şoku tahmin edebilirsiniz.

SatılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin