12

342 43 12
                                    

Changbin alarmın sesiyle uyandı. Geçen seferle tamamiyle aynı saatte gitmek istediği için alarm kurmuştu. Gece boyunca giyeceklerini , olası konuşmalarını düşünmekten uyuyamadı. Hayatında bir defa gördüğü birinden bu kadar etkilenmek ona tamamiyle ters bir şeydi. Hayatı boyunca ilk görüşte aşk olaylarına inanan biri değildi. Büyük güven problemleri vardı Hyunjin'i bile çok zor benimsemişti. Hyunjin'in aptal -aslında buna minnettardı- çabalarını hatırlayıp gülümsedi.

Hazırlanıp çıkacakken bacaklarının titrediğini hissetti ona olan hislerinin bu kadar büyük olmasi ona tuhaf gelmişti çünkü onu daha tanımıyordu. Aklında bin türlü senaryo vardı ve neredeyse hepsinin sonu kötü bitiyordu. O çocuğun kötü biri çıkması en büyük korkusuydu. Hızlıca yürümeye başlad.

Kütüphanenin kapısına vardığında derin bir nefes alıp içeri girdi. Gözleri her yerde onu arıyordu. bulamayınca biraz daha dolaşmaya karar verdi. Merkezi bir yere oturup etrafına iyice bakmaya başladı. Hiçbir yerde göremeyince kalbinin kırıldığını hissetti. Belki onu rahatsız etmişti , belki onu bir daha asla göremeyecekti...
oradan gitmek istedi ama içindeki bir ses durmasını söyledi. Belki arkadaşlarına verdiği söz yüzündendir diye düşündü. Dikkatini önündeki kitaplara vermeye çalıştı. Bıkkınlıkla arkadaşlarına mesaj attı

ben 1 jet skiyim

Changbin:
Gelmemiş...

Hyunjin:
NE
Biraz bekle belki gelir🥺🥺

Changbin:
Gelmeyecek bence
bakarar onu rahatsız ettim kesin
Of aminakoyim

Jisung:
Ya bir dur yangına körükle gitme
drama queen bin
gelir yani
tam saatinde gelmesine gerek mi var sanki
sözleşmemişsiniz bi şey yapmamışsınız

Changbin:
haklısın lan

Chan:
Jisung aşırı mantıklı konuştun
Vay aq gruptaki görevim son buluyor sanirim...

Jisung:
ya boş yabma ilerle



Gülümseyerek telefonu bıraktı. Jisung'un söyledikleri onu bir nebze rahatlamıştı. Önündeki kitaba yönelirken bir parfüm kokusu duydu. Hayatinda hiç bu kadar rahatlatıcı bir koku hatırlamıyordu. Annesinin kokusunun bile onu bu kadar rahatlatmamıştı. Kokunun sahibine bakmak için kafasını kaldırdığında gördüğü yüz kalbinin titremesine sebep oldu. Ona aynı şekilde bakan sarışın çocuk... Bu sefer daha yakın oturmuşlardı Changbin buna sevinerek yüzünü iyice incelemeye başladı.

Hayatında hiç bu kadar güzel bir sey gördüğünü hatırlamıyordu. Güzel gözleri, minik burnu , o çilleri... Hayatında hiç çillerin bir insanda bu kadar güzel durduğunu görmemişti. Saçları güneş gibi pasparlaktı. Onlara dokunmak, hatta öpmek nasıl hissettirir diye düşündü Changbin. Herhalde cennet dedikleri şey oydu.

Changbin ona büyülenmiş gibi bakarken sarışın çocuk ona gülümsedi.
Changbin ağlayacağını düşündü. Kalbinin kaldırabileceği bir güzellik değildi bu. Tuhaf görünmemesini umud ederek o da gülümsedi. Sarışın çocuğun kıkırdağını gördü. Kesin şapşal göründüm diye düşündü ama o güzel kıkırdamayı duyduğu için kendini tebrik etti.

Sarışın çocuk önüne döndüğünü görünce isteksiz de olsa önüne döndü.Vermesi gereken bir proje ödevi vardı ve eğer bunu bitirmezse Chan bir ay boyunca onun basının etini yiyecekti. Konu ders olduğunda Chan çok fazla nutuk çekerdi. Aslında Chan her konu hakkında nutuk çekerdi ve hep haklı çıkardı. En korktuğu şey de bu sarışın çocuk hakkında haklı çıkmasıydı ardından -zor da olsa- tüm dikkatini derse verdi.

aradan geçen 1 saatin sonunda Changbin önünde bir hareketlilik hissetti. Yukari baktığında sarışın çocuğun önüne bir kağıt koyduğunu gördü. Kağıtta "Adım Lee Felix" yazıyordu. Changbin tam kendi adını söyleyecekken çocuğun hızla uzaklaştığını gördü. "Demek adı Felix" dedi.

.
.
.

malsf zaman dilimi hakkinda fazla bir şey dememişim ama changbin 2 hafta boyunca her gün gidecek o kutuphaneye umarım cok karisik olmamıştır lutfen yorum atin benim icin votedeb daha önemli ily❤️❤️






jazz bar | ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin