3

372 49 80
                                    

     Peter okula varmış dolabına eşyalarını yerleştiriyordu.

T: Ergen sürüsü.

P: (içinden konuşur) Ne bekliyordun ki?

T: Hmmm yakışıklı, güzel çocuklar. Akıllı uslu... Defter yemeyen.

Peter elinde olmadan güldü.

N: KANKA SONUNDA GELDİN!!

Mj: Senin için endişelendik.

P: Ben iyiyim çocuklar.

N: Az önce niye güldün?

P: Anlamadım?

T: Az önce dediğime güldün ya. Onu diyorlar.

P: Ha şey. Aklıma komik birşey geldi de.

Mj: Klasik yalan.

T: Bu kız zeki.

P: Ya ya ne demezsin.

N: Efendim?

P: Yok birşey. Bu aralar pek kendimde değilim.

Mj: Bu aralar dediğin Tony'nin ölümünden beri. Peter umarım düşündüğüm şey başına gelmemiştir.

P: Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama başıma birşey gelme-

F: HEY PATLAK PARKER!

T: Ah geldi yüzünü sevdiğim. (Language)

P: Flash havamda değilim. Sonraya sakla.

F: Senin havanda olup olmadığın umrumda değil Parker.

T: Ah seni öldürmek için neler vermezdim.

P: Bende bende.

F: Anlamadım?

P: Yok birşey Flash.

F: Hadi ama Patlak Parker. Biraz eğlenelim.

Mj: Geri bassana sen.

F: Mj, Mj... Sen bu işe karışma velet.

N: Fla-

F: Özellikle sen dombili.

Bu son cümle Peter'ı çileden çıkarmaya yetmişti.

Flash'ın yakasını kavradığı gibi sırtını duvara buluşturdu. Ard arda yumruk atmaya başladı.

T: Peter...

N: PETER DUR!

MJ: PETER YETER!! SAKİN OL!

Ama Peter hiçbir şey duymuyordu. Flash'ın yüzü kanla boyanmıştı. Peter'ın yumrukları kana bulanmıştı.

T: PETER YETER!

Peter kendine geldi ve çocuğu bıraktı. Hızlı nefes alıp vermeye başladı. Etrafına baktığında bütün gözlerin üstünde olduğunu gördü.

Dostlarına döndüğünde şaşkın olan yüz ifadelerini gördü.

T: Git buradan Peter. Üstüne çullanabilirler.

Peter hızla çantasını kaptı ve kendini okuldan dışarıya attı. Arkasından bağıran dostlarını önemsemeden koştu.

T: PETER NEFES AL!

Hâlâ koşuyor, Tony'i dinlemiyordu. Nereye gittiğini bile bilmiyordu. Gücü yettiği kadar koşuyordu. Tony'nin bağırışını bile duymuyordu.

🌌🌃🌌🌃🌌🌃🌌🌃🌌🌃🌌🌃🌌🌃🌌🌃

Kaç saattir koştuğunu bilmiyordu. Geldiği yer eski bir lunaparktı. Lunapark a gitti ve kendini ilk gördüğü duvara yasladı.

Çantasındaki su şişesini aldı ve içmeye başladı. Suyu yeterince içtiğine kanaat getirdi ve şişeyi çantaya koydu.

Etrafına bakındığında Tony'i görememişti.

"T-tony... Tony?"

"TONY??!!"

"TONY BENİ BIRAKMA!"

"TONY GERİ GEL!!"

"Özür dilerim... Özür dilerim yemin ederim özür dilerim."

"Özür dilerim Tony... Gel yanıma lütfen... Lütfen gel yanıma."

Kanlı ellerini kafasına sarmış, dizlerini karnına çekmiş sayıklıyordu.

"Yanıma gel... Yanıma gel Tony lütfen."

"Buradayım evlat. Buradayım."

Gerçek olmasa da Peter saçlarının okşandığını hissedebiliyordu.

P: Gitme.

T: Gitmicem.

P: Bırakma beni.

T: Bırakmayacağım.

P: Acı çekmeme izin verme.

T: Asla.

Peter duvara iyice yaslandı ve ıslak gözlerle Tony'e bakmaya başladı. Tony buruk bir gülümseme koydu yüzüne. Çocuğa yaklaştı. Yüzündeki tatlı gülümseme eksilmedi.

T: Her zaman yanındayım Peter. Her zaman. İste ya da isteme yanındayım.

P: İstiyorum. Gitmeni istemiyorum ama. Yanımda kal.

T: Kalıcam.

Peter gülümsedi ama hemen soldu. Çünkü elindeki kanı görmüştü.

T: Bunu İstiyerek yapmadın. Hak etmişti. Tamam mı? Sakinleş. Kendini hırpalama. Şimdi mendil al ve sil tamam mı?... Aferin. Bunu hak etmişti.

Peter kanlı mendili yere attı ve kafasını geri duvara yasladı.

P: Çok kötüyüm Tony. Artık nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. Neler yapacağımı, neler hissedeceğimi bilmiyorum. Tek hissettiğim şey... Acı. Başka birşey değil.

T: Geçicek. Geçicek Peter. Bunlar da geçicek. Yaşamayı öğreneceksin.

Peter güldü ve kafasını iki yana salladı.

P: Geçmiyecek Tony. Asla geçmeyecek. Hayat acı çekmemi istiyor.

Tony'nin yüzündeki gülümseme azaldı ve çok geçmeden yok oldu. Peter sadece gülümsüyordu.

DEVAM EDİCEK...


O YaşıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin