2

459 49 138
                                    

Peter gözlerini açtığında yanında Tony'i bulmuştu. Normalde her sabah uyandığında onu göremezdi.

 Normalde her sabah uyandığında onu göremezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Peter bilmiyordu aslında. Onu ne kadar çok görmek istediğini. Düşündüğünden daha fazla istiyordu onu. Ruhu dayanamadı beyniyle birlikte oyun oynadı ona. Tony gitmemiş gibi yaptılar.

Ruhu acı içinde kıvranıyordu aslında. Peter bunun farkındaydı ama fazla umursamıyordu. Çünkü yanında Tony vardı. Akıl hocası vardı. Babası vardı Peter'ın yanında. Gerçek olmasa bile yanındaydı.

Kabullenemiyordu.

Onun gerçek olmadığını kabul etmek istemiyordu.

Bırakmamıştı onu...

Anne ve babasının yaptığı gibi bir kaç hafta gözüküp gitmemişti...

Aylardır yanındaydı... Hem bedenen... Hem de zihnen...

Ayırmak istiyorlardı baba-oğulu...

Babasının gerçek olmadığını milyonlarca kez yüzüne vurmuşlardı genç oğlana.

Acı çekmesin diye söylüyorlardı aslında... Ama Peter bilmiyordu bunları... Ayrılınca daha fazla acı çekeceğini düşünüyordu.

Yanlız kalmıştı bu koskoca dünyada çünkü. Seveceği biri yoktu. Kendisini seven biri yoktu. Değer verdiği, değer gördüğü biri yoktu bu hayatta. Hepsi diğer taraftaydı.

Bu korkunç ve hüzün dolu dünyadan uzağa gitmişlerdi... Peter kıskanıyordu onları. Mutluluğa kavuştukları için. Sinirliydi aynı zamanda... Onu yanlız bırakmıştılar.

Anksiyetile, depresyonu ve bozulan psikolojisi ile yanlız bırakmıştılar.

Acılar içinde boğuşuyordu Peter Benjamin Parker... Kaybedeceğini bildiği hâlde savaşıyordu acılarıyla. Gücü tükenene kadar bırakmayacaktı savaşı.

Babalarının sözünü dinlemişti oysa... Niye hâlâ acı çekiyordu ki?

Hiçbir zaman onun yaptıklarını yapmadı... Yapmadıklarını da hiç yapmadı... Ama acıyordu canı işte...

O kadar güçlü olmadığını düşünüyordu Peter... Bu sorumlulukları kaldıracak kadar güçlü değildi... Gerçekten öyle miydi? Güçlü değil miydi Peter Parker?

Tony Stark'a dokunmak istiyordu Peter Parker. Ona sarılmak istiyordu. Ölene kadar sarılmak istiyordu. Bırakmak istemiyordu onu. Sanki tekrar ölücekmiş gibi hissettiriyordu genç oğlana.

...

"Günaydın Tony."

"Pffft. Niye gün doğuyor ki?"

"Normalde uyumayı sevmezdin. Ne oldu?"

"Biliyor musun? Yanı başımda melek yüzlü bir şeytan var. Çok tatlı uyuyordu. Öyle böyle değil. Benim de canım çekti."

"En azından uyuduğuna seviniyorum."

"Pffft. Hadi birşeyler yapalım."

"İki gün önce kostüme güncelleme yaptık."

"Dur. Okula gitmen lazım. Saat sekiz. Kaaalk kalk."

"Ooff. Gıcık."

"Bende seni seviyorum Pete-Petie."

"Offff."

"Ahahahah. Hadi."

Peter oflayarak kalktı ve hazırlanmaya başladı. Tony ona arada şakalar yapıp güldürüyordu.

Peter kapıyı kapadı ve çıktı. Tony haftada süzülerek Peter'ı takip ediyor ve bağırıyordu.

T: YEMEK YE PİJAMALI!"

P: *içinden konuşuyor*. TAAAM!

T: TAAM NE!?

P: TaMaM! Oldu mu?

T: Mükemmel.

Peter gözlerini devirdi. Telefonuna gelen mesajlara bakmaya başladı.

Fan girl

Hey Pete! Okula geliyorsun
değil mi kanka?

Geliyorum Ned.

Şeytan ama sakin

Okula gel artık. Yoksa
ben gelir ağlarınla seni
o lanet odadan çıkarırım.

Sakin ol MJ. Geliyorum.

Korsan kılıklı manyak

Peter. Bu gün de psikoloğa
gidiyorsun. İtiraz istemiyorum.

T: Bu günlük git Pete. Ben merak ettim.

P: Pfft.

Korsan kılıklı manyak

Peter. Bu gün de psikoloğa
gidiyorsun. İtiraz istemiyorum.

Pffft. Sadece bu günlük.

Normalde itiraz ederdin.
Kabul et. Tony yanında.

Ah hayır korsan. Ben sadece
kendimi kanıtlamaya gidiyorum.
Görmediğime ikna etmeye.

Kendine zarar veriyorsun
Peter...

Bu aldığım yaraların
yarısı bile değil demek
isterdim ama
onu görmüyorum korsan.

Şimdi izin verirsen okula girecem.

Peter iç çekti ve okulun içine adımladı.

Okul kısmını diğer bölümde yazarız artık.

Peki başka bir soru.

Sevmediğin bir kitabım ve bir sayfası (herhangi bir kitap)

O YaşıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin