Dracula'nın Kalesi

229 13 7
                                    

NATHA

Gözlerimi açtığımda kendimi oldukça karanlık bir yerde buldum. Kollarım ve bacaklarım o kadar sıkı bağlanmıştı ki kımıldamam imkansızdı. Sanırım beni bir duvara ellerim ve ayaklarımdan kelepçelemişlerdi.

"LLudmila? Burada mısın??" diye sordum.

Aniden ışık açıldı. Gözlerim kamaşsa da Miguel'in bir kaç metre ötemde kıpkırmızı bir elmayı kütür kütür yediğini görebiliyordum. Gözlerim ışığa alışır alışmaz Ludmila odada mı diye baktım. Yoktu.

-Ludmila nerede?

Miguel gülerek ayağa kalktı.

-Ludmila Dracula'nın kalesine doğru yolda. Onu Dracula'ya küçük bir ikram olarak gönderiyorum. ,dedi.

-Seni aşağılık herif!

-Ah Naty... ,diye fısıldadı bana yaklaşırken.

-Bana sadece yakınlarım Naty der. Sen Natha ya da Nathalia'yı kullanabilirsin. ,dedim sertçe.

Güldü.

-Merak etme hayatım birazdan çok yakın olacağız.

İğrenerek ona baktım.

-Ve bu arada Ludmila'yı Federico gelene kadar öldürmezler merak etme. ,dedi arkasını dönüp odadan çıkmadan önce.

Bana yapacağı şey hiç hoşuma gitmiyordu. Bir an önce bu lanet yerden çıkmalıydım.

FEDERİCO

Leon'u o daldan kurtarıp ne olacağına bakmıştık. Hızla iyileştiğini görünce en çok Vilu sevinmişti. Bir kaç gün önce yanlışlıkla onu ısırdığımda dönüşmüş olmalıydı. Ancak şimdi asıl sorunumuz bu değildi. Tanrı aşkına Ludmila'yı ağaçtan atmışlardı. Yaşıyor muydu onu bile bilmiyordum. Sinirlerim harap olmuştu.

Aniden Maxi kükredi. Natha kaçırıldığından beri bir türlü kendini kontrol edemiyor,insana dönüşemiyordu. Kurt gibi dişleri ve pençeleri olan bir insan gibiydi. Arada bir sinirlenip kükrüyordu,hırlıyordu falan. Eğer durum vahim olmasaydı cici köpek diye dalga geçerdim onunla.

-YETER! ,dedi Maxi sinirle. ,Lanet olsun bir şey yapalım artık!

-Haklı. ,dedi Leon ayağa kalkarken.

PEkala bizim bir plana ihtiyacımız vardı.

-Onları nasıl bulacağız? ,diye sordu Leon.

-Maxi'nin koku alma duyusundan yararlanabiliriz. ,dedi Vilu. Zeki kız her halinden belli oluyordu.

-Bu çok uzun sürer. ,dedi Maxi. ,Ayrıca Miguel'in salak olduğunu sanmıyorum. Mutlaka kokularını örtmek için chaostylvania ayini yapmıştır.

-Chao...Ne? ,diye sordu Leon değişik bir surat ifadesiyle.

-Chaostylvania ayini. Eski bir vampir yöntemi,kaçırılan kurt adamları sürünün geri kalanı bulamasın diye at kanı ve okaliptüs karışımı bir şeye bularlarmış. Kokunun tamamen kaybolmasını sağlıyor. ,dedi Maxi.

-O halde ne yapacağız? ,dedi Vilu.

Bir kaç dk süren bir düşünme faslından sonra Maxi konuştu.

-İyolas denen efsanevi bir yöntem var. ,dedi yavaşça.

-İyo...Ne? ,dedi Vilu ve Leon aynı anda.

-İyolas. Bakın yarım saat açıklayamayacağım sadece sessiz olun. ,dedi çömelip elini yere koyarken.

Gökyüzüne baktı. Aklından hiç bir şey geçmiyordu. Sonra aniden kalkıp,

-Ormanın ortasında siyah bir kulübenin mahzeni. ,dedi. Tabi ya iyolas. Ona görmek istediğini gösteren bir güçtü. Ancak ben onun kurtkanlara özgü olduğunu sanıyordum.

Vilu ve Leon şaşkın şaşkın bakarken ben,

-Bahsettiğin yeri biliyorum. ,dedim.

SELENA

Ludmila'yı yanımda bir kaç vampirle beraber Dracula'ya götürüyordum. Şimdi doğruyu isterseniz o adam tırsınçtı. Kim bilir Ludmila'ya ne yapacaktı. Aklıma benim ona yaptıklarım gelince sırıttım. İİlk olarak onu haklamıştım. Onu bir ağaçtan atmıştım. Sonra Miguel'in küçük kulübesinde ona işkence yapmıştım. Onu bağlamış ve kum torbası niyetine kullanmıştım. Sonra da kırbaçlamış ve bıçakla karnına bir kaç kesik atmıştım. Sonra gerizekalı Miguel gelip,

-O bize canlı lazım. ,demişti. Neyse ben öcümü almıştım.

Arkamı dönüp ona baktım. Onu devasa bir şişenin içindeki saydam hayat sıvısına koymuşlardı. Baygındı. Zaten hayat sıvısının içindek herkes baygın oluyormuş.

Aniden araba durdu. Yanımda oturan iki vampir arabadan indiğinde ben de indim. Her yer karanlıktı ve karşımda devasa ve simsiyah bir kale duruyordu. Kalenin etrafında uçan yarasalar dikkatimi çekti. Burası korkunç bir yerdi.

Vampirler Ludmila'yı alıp içeri taşıdılar. Ben de onlarla beraber içeri girdim. Dracula'nın huzuruna çıktığımda eğildim. Miguel bana onunla nasıl konuşacağımı öğretmişti.

MAXİ

Federico'nun gösterdiği kulübenin önüne gelmiştik. Miguel mutlaka geldiğimizi duymuş olmalıydı. Natha'nın ağlama sesi geldiğinde Fede ve ben bir an bile düşünmeden içeri girdik. Leon ve Vilu dışarıyı kollayacaklardı.

Koşarak mahzene girdiğimizde Miguel'in Natha'nın üzerindekini çıkarmaya çalıştığını gördüm. Zavallı Naty ondan kurtulmak için elinden geleni yapıyordu. Sinirim içimdeki kurdun dışarı çıkmasına neden olmuştu. Var gücümle kükredim. Miguel sırıtarak bana döndü. Sonra aniden vampire dönüşerek bana dişlerini gösterdi. Federico da ona dişlerini gösterdiğinde ben aniden Miguel'in üzerine atladım. Federico biyük bir hızla Natha'nın kelepçelerini kopardı. Miguel ağır yaralar alırken öfkeli koca bir kurda dadandığı için pişman olmuştu. Bunun kokusunu alabiliyordum. Son hamle  olarak dişlerimi boğazına geçirdiğimde nefes almak için çırpındı. Ancak bir kaç dk içinde son nefesini verdi pislik. Normal insana dönüşüp üzerinden kalktığımda Natha ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. Hızla koşup bana sarıldığında ben de ona sımsıkı sarıldım. Kokusunu içime çekmek istedim ancak tam da tahmin ettiğim gibi kokusu kaybolmuştu.

Birbirimizi bıraktığımızda Federico'nun endişeli gözleriyle karşılaştım.

-Ludmila. Nerde? ,dedi ağlamamak için tane tane konuşarak. Sesi çok boğuk çıkmıştı.

-Dracula'nın kalesi. ,dedi Naty.

Evet millet biraz kısa oldu ama umarım beğenirsiniz :) Bir sonraki bölümde Ludmila'yı kurtarmak için müthiş bir plana ihtiyaçları olucak Fede'nin büyük bir risk alması gerekecek. Ve yeni karakterlerle karşılaşıcaaaz :) Yorum yapmayı unutmayın öpüldünüz :*

Sonsuza Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin