Kalenin İçinde

314 15 24
                                    

Federico

"Oraya elimizi kolumuzu sallayarak giremeyiz yüzlerce vampirle dolu orası." dedim bir o tarafa bir bu tarafa yürürken. Ludmila'yı kurtarmamız lazımdı. Keşke Maxi bıraksaydı da ben gebertseydim o p.... Neyse ya ağzımı bozmayacağım.

-Arkadaşlarından yardım istesen? ,diye sordu Natha. Durdum.

-Bizde arkadaşlık yoktur. Çıkar vardır. ,dedim başımı öne eğerek. ,Biz acımasız yaratıklarız. Ludmila'yı gözlerini kırpmadan canice öldürürler. ,dedim ağlamaklı bir sesle. Sonra derin bir nefes aldım. Maxi,Natha'yı yavaşça bıraktı. Ve bana doğru gelip omzuma dokundu.

-Benimkilerden isteyebiliriz. Kurtların aile duygusu çok gelişmiştir. ,dedi. ,Ve tüm bunları bırak biz bir ekibiz Fede. Elimizde zeki bir kız,eski bir kurt avcısı,acemi bir vampir,yakışıklı bir kurtadam ve güçlü bir lider var.

Başımı kaldırdım.

-Bize liderlik etmen için bekliyoruz hepimiz. Gidecek ve Ludmila'yı kurtaracağız. Sen bir vampirsin ama canavar değilsin Fede. ,dedi Leon yanıma gelirken.

-Pekala. ,dedim. ,Maxi arkadaşlarını çağır. Güçlü kurtadamlar işimizi görür. Violetta,bir plana ihtiyacımız var en zekimiz sensin. Naty sana yardım eder ve Leon... Sana bir kaç yeteneğini nasıl kullanacağını öğreteceğim aksi takdirde diğer vampirler senden kat be kat güçlü olurlar.

Millet onaylayıp işe koyuldu.

Francesca

Siyah pelerini üzerime geçirdikten sonra saçlarımı içinden çıkardım. Komodinin üzerinde duran kan kırmızısı ruju dudaklarıma sürdüm. Dracula'nın kalesinde bunlar üniforma gibiydi. Bu bizi sonsuza kadar içeriye hapsedilmiş tutsaklardan ayırıyordu.

Odamdan çıktım. Uzun koridorlarda yürürken geride bıraktığım hayatımı düşünüyordum. Buna mecburdum. Eğer bütün bunları bırakmasam annem ve babamı öldüreceklerdi. Dracula beni istemişti. Bende büyük bir potensiyel gördüğünü söylemişti. Beni alıp en iyi şekilde eğittikten sora sağ kolu yapmıştı. Sol Miguel'di ancak son olaylar onu düşürmüştü.

Büyük siyah kapının önünde durdum. Kapıdaki iki vampir kenara çekilince kapıyı aralayıp içeri girdim. Dracula,adını bilmediğim bir sürü değerli taşla işlenmiş koltuğunda oturuyordu. Ona koltuk diyordu ama bence koltuktan çok bir taht gibiydi.

Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Ah,Fran. Ben de seni bekliyordum. Yeni mahkumlarımız var ve onlarla yakından ilgilenmeni istiyorum." dedi. Dracula asla lafı uzatmazdı. PAT diye söyleyiverirdi.

-Emriniz olur. ,dedim düz duruşumu koruyarak. Dracula odanın sol tarafında bekleyen Marco'ya işaret verdi. Marco da vampirdi,evet. Ama o tam bir vampirdi ve caniydi. Buraya yeni geldiğimde bir vampiri sırf bir insana aşık oldu diye idam eden oydu. Ve gönüllü olmuştu.

Marco hızla sarı örtüyü çekti. Sarı,tehlikeli demekti. Örtünün altındaki koca kafeste pençeleriyle kafesin parmaklıklarına yapışmış kükreyip duran bir kız vardı. Nah,kurtadam. Marco onun yanındaki yeşil örtülü kafese doğru ilerlerken Dracula açıkladı.

-Bu gördüğün cici köpeğin adı Nora. Kendisi doğuştan kurt olan bir beta. Ve güçlü bir sürü liderinin kardeşi. Abisi oldukça güçlü bir alfa. Kız da oldukça tehlikeli. ,dedi.

Bu sırada Marco yeşil örtüyü tuttu. Yeşil zararsız demekti. Ve aniden örtüyü kaldırdığında yeşil hayat sıvısı içinde uyuyan Ludmila'yı gördüm.

Federico

Üç tane büyük kurt koşarak içeri girdiler. Hepimiz durduk. Maxi onları selamladıktan sonra kurtlar yavaşça insan şeklini aldılar. Üçü de birer tişörtsüz erkekti. Kasları tişört giyseler bile belli olurdu herhalde. Leon vampir hızıyla Vilu'nun yanına gidip onun gözlerini kapattı. Haklı olduğunu söyleyebilirdim Ludmila olsa ben de aynı şeyi yapardım. Maxi hepsiyle sarıldıktan sonra,

Sonsuza Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin