Bölüm 12

193 17 2
                                    

Bayağı uzun bir aranın ardından tekrar merhaba. Bu bölüm biraz kısa oldu ama iki bölüm yayınlayarak açığı kapatabiliriz sanırım. İyi okumalar :)

''Siz gidin bir yer bulup oturun. Bizim Atacan'la konuşmamız gereken bir konu var.'' deyip Ecem'le Tunç'u yanımızdan kovduktan sonra Atacan'ı kafeden 1 metre kadar uzaklaştırdım. Gözlerimi kısıp konuşmaya başladım. 

''Atacan, artık bana inanmayacağım 'iyiyim' yalanları söyleme. Çünkü en başından beri iyi olmadığını biliyorum.''

''Değildim ve değilim zaten. Ama senin benim için endişelenmeni istemiyorum.''

''Böyle deyince endişelenmeyeceğimi mi sanıyorsun?'' 

''Evet. Yani, içimden söyleyince daha mantıklı gelmişti.''

''İzin ver de bir bakayım.''

''Ne?''

''Ensene diyorum. İzin ver de bir bakayım.'' deyince elini yavaşça kafatasının alt kısmından çekti. Acıtmamaya özen göstererek kontrol ettim. Hafif bir şişlik vardı. Normal bir şişlik olsaydı etkisi geçen haftadan bu yana biterdi. Neydi ki bu?

Anlamamış gibi yaparak, 

''Şişmiş.'' dedim. 

''Dedim sana. İyiyim ben.'' 

''Evet, öylesin Atacan.'' Hayır, hiç de öyle değilsin Atacan. 

***

Kafede bir şeyler içerken Tunç'un Ecem'e kaçamak bakışlarını fark edebiliyordum. Gülmemek için kendimi zor tuttuğum zamanlar oluyordu. 

Eve dönerken saat 7 idi. Daha bizim için çok erkendi. 

''Hadi bizim bahçede şişe çevirmece oynayalım.'' diye bir fikir öne sürdüm. Benim de adım Dolunay'sa, Ecem'le Tunç bugün birbirlerini sevdiklerini itiraf edeceklerdi. 

Atacan'a bakıp göz kırptım. O da ne demek istediğimi anlamış olacak ki, 

''Aynen. Hadi. Çok eğleneceğiz.'' diyerek beni onayladı. 

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin