"yani inanabiliyor musun taehyung, geldi bana aşıkmış gibi konuştu?"
"bu çocuğun çift kişilikli olduğunu düşünmeye başladım park, bilmiyorum sadece uzak dur ondan."
"elimden geleni yapıyorum, merak etme."ikili kısa bir konuşmanın ardından telefonları kapattığında jimin odasındaki yatağa kendini bırakmış ve gözlerini tavanına dikmişti. burada özgürce hayal kurabiliyordu, kimse karışamazdı ona. beyaz pürüzsüz tavan ona muhteşem hayallerin zemini ayarlarken jimin bu sefer hayalin dışında şeyler düşünmeye başladı.
"jeon böyle hızlıca değişemez, acaba birisi dövdü de düşünceleri mi değişti?"
gözleri kısık bir şekilde düşünmeye devam ederken telefonuna gelen mesaj ile düşüncelerinin arasından sıyrılmış ve ekrana bakmıştı. arkada yine jeon jungkook'un fotoğrafı vardı, bu yüzden dudaklarında şapşal bir gülüş çoktan varolmuştu. mesajın kimden geldiğini gördüğü an gözleri hızlıca büyürken yatağında oturur pozisyona geldi ve ekranını açtı. jimin hayatında bunu yaşamayı asla beklemezdi çünkü jeon ona mesaj atmıştı.
sanki bir görüntülü aramaymış gibi yatakta saçını başını düzeltip boğazını temizlediğinde mesaj kutusuna girdi ve kesilen nefesi ile klavyeye dokunmaya başladı.
jeon'una çok aşıktı o, kim ne derse desin ona sırılsıklam aşıktı.
jeonj_jk:
hey jimin, nasılsın?jiminpark:
oh, iyiyim jeon. bir sorun mu var neden yazdın?jeonj_jk:
ben de iyiyim teşekkür ederim.jiminpark:
üzgünüm, meraklandığımdan nasıl olduğunu sormayı unuttum.jeonj_jk:
sorun değil ama çok merak ettiysen belirteyim bir sebebim yok, konuşmak için yazdım.jimin birkaç saniye duraksamıştı. telefonunu kilitleyip elini saçlarına daldırdığında derince bir iç çekti. ona kesinlikle bir şeyler olmuştu, nasıl bir insan birkaç günde böylesine değişebilirdi ki? inanmıyordu jeon'un bu değişimine, onu tanıdığı kadar böyle yumuşak kalpli birisi olduğunu düşünmezdi.
soğukkanlı biriydi jeon, hoşuna gitmeyen kişilere okulu zindan ederdi. belirli bir grubu vardı ve onlar dışında kimseyle konuşmazdı. şimdi ne diye jimin'i rahat bırakmıyordu? yine onunla dalga mı geçecekti?
jeonj_jk:
çevrimiçi gözüküyorsun, neredesin?jiminpark:
bak jeon, sana açık olacağım. senden hoşlanıyorum evet, hoşlanmaktan ziyade sana aşığım hatta. yıllardır seninle olmanın hayalini kuruyorum, üstelik düz olduğunu sanarak. birkaç gün önce erkeklerden de hoşlandığını öğrendim ve bunun mutluluğunu yaşayamadan bana gereksiz ve asla ummadığım şekilde iyi davranmaya başladın. sana inanmamı ve seninle olmamı istiyorsun ama okulda insanların bana bakışlarından haberin yok bile! tanrı aşkına beni delirtmekten başka hiçbir bok yapmıyorsun jeon jungkook. karşıma geçip "özür dilerim, hepsi hataydı." diyemezsin. şimdi ne yapıyorsan yap ve mümkünse bana bir daha yazma.telefonun diğer ucunda jeon jungkook atılan mesajı birkaç defa okumuştu. jimin'in onu şu an istemediğini açıkça anladığında telefonunu kilitledi ve gözlerini sıkıca kapattı. başından beri yaptığı plan zaten saçmaydı, tüm okula bunu yaymaması gerekirdi. hayata verdiği saçma bir söz yüzünden miniğini kaybetmek üzereydi ve jimin'in onun "miniği" olduğundan haberi bile yoktu.
mesajı her okuduğunda onun ne kadar haklı olduğunu görmüştü. jeon okulda sayılır bir insan olduğunda ötürü yaptığı her şey milletin diline dolanırdı. onun yüzünden jimin çoktan okulda rezil olmuştu bile.
sonra bir an duraksadı;
hemcinsinden hoşlanmak bir günah mıydı? bir rezillik miydi?
hayır.
jeon bunu kafasına yerleştirdiği ve netlediği zaman gözleri iyice kararmış ve istemsizce yumruğunu sıkmıştı. yıllardır ondan hoşlanan jimin'i fark etmediği için kendine küfürler savururken bu işin içinden nasıl çıkacağının planını yapıyordu. belki de tae ile başlamalıydı, onu kendine çekerse jimin'e yaklaşabilirdi. ama tae ondan hoşlanmıyordu, bu yüzden onu en son iş olarak kodladı kafasına.
fark etmemişti ama aldığı mesajdan sonra jeon'un gözleri dolmuştu, kıpkırmızı olan gözleri sinir ve öfkeyle dolduğunda iyice kanlanmıştı.
ta ki bir fikri aklına getirene kadar.
yoongi hyung okulun en gözde öğrencisi ve saygın abisiydi. o bu işi halledebilirdi. telefonunu aldığında onun numarasını tuşladı ve kulağına götürdü.
"alo hyung!"
——
jimin mesajı attıktan sonra titreyen ve dolan gözleriyle odasındaki aynadan kendine baktı.
sevdiği adama rest çekmişti ve bunu bir anlık heyecan, öfke ile yapmıştı.
okulda asla yüzüne bakamazdı zira jeon'un kırılan kalbi gözlerine vuracaktı ve bu jimin'in pişman olmasına sebep olacaktı.
hoş şu an bile pişman hissediyordu.
derin nefeslerini alıp verirken başını geri yastığına koydu ve gözlerini kapadı.
o jeon'un kalbini kırdığı için bile dünyanın en kötü insanı gibi hissederken
jeon'un iyi bir insan olduğunu nasıl düşünebiliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the player | jikook
Fanfiction"ben eşcinsellerden nefret ederim park. sadece hayatımdan siktir git."