Merhaba ☀️
Son bölümün üstünden epey geçti, biliyorum. Bir özür borçluyum. Gerçek hayatın karmaşasıyla kurgu dünyasının iplerini aynı incelikle elimde tutamıyorum. 😔Gönülçelen, böyle bir hikaye olacak. Yavaş güncellenen.
Tabi sahilkaranfili , gelbikahveyapayim ve meridaofdunbrroch 'un dört koldan kuşatan ısrarlarıyla biraz daha hızlanacağım gibi duruyor ama bu verilmiş bir söz değildir. Umarım beni mazur görebilirsiniz bu konuda.
Karakterlerim için hiçbir zaman şu karakter şu kişi diye bir sınırlandırma yapmak istemiyorum, o nedenle bu hikayede göreceğiniz tüm görseller temsili olacak. Üst kısma sizin için temsili bir İlke koydum. Kocaman olan gözlerini orada görebilirsiniz. Zamanla fiziksel özelliklerinden bahsedeceğim hepsinin zaten. 🙈
Önceki bölümlerde, bu bölümde ve sonraki bölümlerde yazım hataları olabilir. Elimden geldiğince hepsini düzelteceğim. Yine de gördüğünüz bir şey olursa yazmaktan çekinmeyin.
Yorumlarınız olursa da ister mesaj olarak isterseniz buraya yorum olarak yazabilirsiniz. Her birini dönüp dönüp tekrar okuyorum. 🪂( Kız delirmiş, alo psikolog? Yok G*lsrn Hanım, siz değil psikolog...)
Keyifli okumalar.🌙
Anahtarımla kapıyı açıp eve girdim. Etütler bittikten sonra soru çözümüne kalmadan eve gelmiştim. Hastaneden döneli bir hafta oluyordu. Ne annemle ne de babamla konuşmamıştık. Hastane odasındayken annemle göz göze gelmeden bir süre durmuştuk ve O sonra doktorla konuşmaya gitmişti. Babam da çıkış işlemlerini yapıp arabayı kapıya getireceğini söylemişti, o kadar.
'İlke, iyi misin kızım?' yoktu, 'Ah annecim neden dikkat etmiyorsun kendine?' yoktu, "Güzel kızım, çabucak iyileş." de yoktu. İlgi içeren bir cümle yoktu. Onları buraya gelmek zorunda bıraktığım için kızgınlıklarını sözcüklere dökmeye bile üşenmiş; annem bakışlarıyla bana kızmış, babamsa her şeyi yok sayıp rasyonel işlerine yönelmişti.
Onlar gelene kadar bilinçsiz yattığım anların sisi zihnimden gitmemişti; hastaneye nasıl gelmiştim, beni kim bulmuştu ve olaylar nasıl gelmişmişti bilmiyorum. Bilincim açıldıktan sonrasında sadece ağlamak istemiştim. Biri elini kaburgalarıma sokmuş ve onları iki yana çekerek kırmaya çalışıyordu; bir yumru boğazıma oturmuştu ve gitmiyordu.
Öksürük krizim tuttuğunda odada tek başımaydım, ayağa kalkmaya çalışırken serumu kolumdan sökerken de tek başımaydım. Kolumdan bir anda fışkırmaya başlayan kanı görene kadar kapıya da gelmiştim. Tansiyonum düşüp ayaklarımı yerden kesmeseydi hemşireye seslenecektim, benim yerime koridorda çığlık atan biri seslendi.
Bir yerim kırılmamıştı, kalbim dışında yani. Çok şükür... Hızlıca bir tarama yapıldıktan sonra çıkış işlemleri yapılmış ve arabaya geçmiştik.Babam yerine geçerken elindeki ilaç poşetini arkaya, bana doğru, uzatmıştı. Elime aldığımda çıkan sesle içinin epey dolu olduğunu anladım. Zatürre mi olmuştum acaba? Kimse benimle konuşmadığı için bilmiyordum.
Eve geldiğimizde duşa girmiştim, onlar da sofrayı hazırlamıştı. Sofraya geçip sessizce yemeğimi yedim. Erendiz ailesinin bir akşamları aşağı yukarı bu kadardı zaten. Bazen, çok nadiren, babam iş ile ilgili bir şey söylerdi ve annemle konuşurlardı. Anlamadığım kelimeler bir biri ardına sıralanırken nefes alıp vermeye devam ederdim.