15. Bölüm

165 21 12
                                    

Medya nasıl ben yaptm(◕ᴗ◕✿)

Tsukiden:

Bir kaç gündür U.A'dayım neyseki kaçtığım için geri lanet hapislere göndermediler. Kaito-kun beni gördüğünde salya sümük bacağıma yapışmıştı. Gerçekten özlemiş... Ve bu süreç boyunca izuyu unutmaya çalıştım. Becerebildim mi? Orası malum. Ayrıca 1-A sınıfı cidden bana çok iyi davranıyor. Nedenini merak ediyorum açıkçası. Bu sorumu tabiki kendime saklayacağım. Onlara sorarsam ayıp olur sanırım.

Şuan odamda kaito-kun ile beraber onun özgünlüğünü geliştiriyoruz. Sonuçta endeavoru yenmemizre en büyük rol Kaito-kuna düşüyor. Nasıl mı? Diyelim ki...

Büyük bir yara aldım yada kaybetmek üzereyiz. Kaito-kun burda devreye girip hemen geçmişe gidicek ve savaşırken yaptığımız eksikleri kapatıcak.Eh anladığınızı umuyorum.

"Hadi kaito-kun biraz daha-" kapının çalmasıyla sustum.

"Efendim?"/tsuki

"Yemek hazır tsuki-chan! Gelicek misin?"/ochako

"Evet elbette, hadi gidelim bücür." Dedim gülümseyerek. Kaito-kun bana öyle bir baktı ki bir an geberdim sandım. Küçük ama asi çocuk vay anasını.

Aşağı mutfağa indik. Herkes masaya oturmuş bazıları yemeğe başlamak için bizi bekliyordu. Yemeğimizi yerken bir yandanda telefondan haberlere bakıyordum. Cinayet vakaları %10 artmıştı. Bunların bir çoğunu izunun yaptığını biliyordum o yüzden moralim bozuluyordu ama neyse...

İzukudan:

Sokakta oturmuş yeni öldürdüğüm fazlalığa bakıyordum. Ne kadar acınası... Kendini korumaya çalışmadı bile. Sokakın başından gelen ayak seslerini duydum ve oraya baktım. Adam bana gülümseyerek yaklaşıyordu. İstifimi bozmadım. Konuşmaya başladı.

"Bunu sen mi yaptın küçük adam?" Ayağa kalktım. Her ne kadar katil olsakta şerefimizi koruyoruz sonuçta.

"O kadar da küçük değilim ve evet ben yaptım."

"Adın nedir."

"İzuku Midoriya. Senin ki ne?"

"Bana all for one derler." Dedi ve yüzüne daha büyük bir sırıtış koydu. Tiksindirici bir şekilde gülüyor..

"İzuku, ben bu dünyada barışı sağlamaya çalışıyorum. Kahramanların  ne kadar cani olduğunu anlatmama gerek yoktur heralde?"

"Evet, evet herneyse. Saade de gel."

"Benim bir birliğim var. Kötüler birliği (LOV). Katılır mısın?"

"Ben özgünlüksüzüm."

"Haha orayı neden dert ettinki onun çaresi var elbet. Sadece söyle. Katılmak istiyor musun? İstemiyor musun?"

"Katılacağım."

"Mükemmel" dedi ve bizi bir yere ışınladı. Karşımda barmen olan mor bir sis, yüzünde el olan psikopat bir adam, yüzünde takılmadık piercing bırakmayan bir psikopat daha ve son olarak... Sanki bana çıplakmışım gibi bakan bir manyak kız. Umarım yanlış yere ışınlanmışızdır.

"Sensei bu kim?"/shigaraki

"Bu çocuk çok yakışıklı! Kanını alabilir miyim?!"/toga

"..."/Dabi

"Bu İzuku Midoriya. Artık birliğimizin bir parçası. Onun vücudunu iyice geliştirin 1 ay sonra ona özgünlük vereceğim." Dedi ve çıktı. Arkasından bakakalmıştım. Tekrar birliğe döndüm.

"Ben Tomura Shigaraki"

"Ben Kurogri"

"Ben Himiko Toga!"

"Dabi"

"Toga Midoriyayı sen çalıştır"

"Hai!"

Tanrım neydi benim günahım, bu kız psikopat!

"Hadi gel benimle!"

(...)

Etrafı ağaçlarla çevrili bir yerdeydik. Sanırım antrenmanı burda yapacağız.

"Hadi bakalım izu-chan 50 şınav 200 mekik!"izu-chan...mı? Haha aynı tsuki-chan gibi... He-herneyse.

"Hai!"

(...)

-...97...98...99...100..!

"Bitti en sonunda!" Dedim ve yere yayıldım. Beni bu kadar zorlayacağını tahmin etmemiştim.

"34 dakika 47 saniye 29 salise. Çok fazla sürdü. Yarın bunu en fazla 25 dakika olucak şekilde yapmazsan senden 1 tüp kan alırım izu-chan!" Bu kızın psikopat olduğunu söylemişim değil mi? Salisesine kadar saymış ya..!

"Eh hadi bara geri dönelim!" Derdemez ağaçların arkasında bir hareketlilik hissettim togada hissetmiş olucak ki savaş pozisyonu aldı. Hemen ayağa kalktım ve bende pozisyonumu aldım. Silüet iyice yaklaştı ve durdu.

"İzu...ku?"/silüet(⌐■-■)

"Sende kimsin!"Yavaş yavaş yanıma yaklaştı.

"Tanrım! Senle konuştuktan sonra akıllanırsın sanmıştım! Çok fena yanılmışım... Şimdi de kötüler birliğiyle iş birliği mi yapıyorsun ha!? Haha kesin sana özgünlük vaat ettiler. Yalan da söylemiyorlardı sonuçta değil mi izu!?"
Bu yoksa... Tsuki-chan.!? O ağlıyor mu..?

"Senin için çok endişelenmiştim ben acaba sokaklarda yalnız başına ne yapıyordur, yaralanmışmıdır diye. Sen, sen ne yaptın? Aklının ucundan bile geçmedim değil mi?"

"Tsuki-cha-"

"Sus!" Arkasından birileri daha geliyordu. Görebildiğim kadarıyla mavi saçlı, açık mavi gözlü, kırmızı bir sweatshirt giyen bir çocuktu. İyi de 1-A'da böyle biri yoktu ki? Tsuki arkasını dönüp konuştu.

"Keşke önceden bana onun birliğe katıldığını söyleseydin, hiç onun peşine takılmazdım."

"Bunu bende bilmiyordum..." Bu ses çok tanıdık ama nerden tanıyorum ki(klasik aptal ana karakter)

"G-gidelim seni boşuboşuna çağırmışım..."

"Boşuboşuna değildi tsuki! Upuzun bir zaman sonra birbirimizi gördük işte abini özlemedin mi yoksa?" Abini derken? Katai abi mi!?(Eh- günaydın koçum)

"Hm hm özledim ama amaç başkaydı ya işindende alıkoydum seni kusura bakma" dedi gülerek.

"Ee- ben adam öldürmekten başka ne yapıyorum ki?" Derdemez tokatı yedi.

"Aptal! Bodrumda ki bir adamı sorguya çekemediğin için mızmızlanıyordun az önce" ne yani katai abiye bir şey demiyor mu? O da benim gibi katil!?

"*Fısıldayarak* ee izu-chan biz yavaştan sıvışalım"/toga

"*Fısıldayarak* aynen" dedim ve yanımızdaki portala tam girecekken yakamdan biri çekti ve giremedim.

"Seni öylece bırakmayacağım. Benimle geliceksin."/tsuki

"Nereye!?"/İzuku

"Kes sesini" dedi ve korkunç ve soğuk bir bakış attı. Vücudumun çok fena titrediğini hissettim ve yola koyulduk.

Ehuehe önceki bölümlerin hattına uzun yapıcaktım ama üşengeçlik adlı arkadaş benim peşimi bırakmadı gomenne. Soru sorucm.

Sizce nereye gidiyorlar--->

Tsuki neden abisinin katil olmasını umursamazken, İzuku katil olunca çok üzüldü----->

Villain Deku  Bkdk (with Oc)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin