Normalde çok çalışkan bir kız değildim. Fakat eğer Büyücülük Dünyası'nda hayatta kalmam gerekiyorsa bunu yapmak için elimden geleni yapacaktım.
Shifting'i de araştıracaktım, eğer olur da işler kötüye giderse nasıl geri döneceğimi öğrenmem gerekiyordu.
Bu nedenle kütüphaneye doğru yol almak için önümde yürüyen birini durdurdum, "Bakar mısın-"
Bu Tom Riddle'dı.
Hemen utançla bakışlarımı kaçırdım, etrafta gezdirmeye başladım. "Şey," Tüm diyeceklerimi unutuvermiştim. "Kütüphane nerede acaba?"
Güldü. "Sakin ol." dedi. "O kadar yakışıklı mıyım gerçekten?"
Öyleydi.
Ama tabii ki ona bunu söylemedim. "Hayır, sadece biraz midem bulanıyor." diye yalan söyledim.
Alt dudağını büzerek onayladı, hiç inanmışa benzemiyordu. Ama en azından daha fazla soru sormasını engellemiştim.
Bir süre durduk. Tom sanırım sorduğum soruyu unutmuştu. Bense endişeyle bana cevap vermesini bekliyordum.
"Şey, kütüphane!" dedi ve aynı gerginlikle ensesini kaşıdı. Sonra boğazını temizleyerek ses tonunu düzeltti, "Ben de oraya gidiyorum, sana eşlik edebilirim."
"Süper." dedim ve aynı yöne yürümeye başladık.
"Seni ormanda bulana kadar..." diye söze girişti Tom bir süre yürümenin ardından. "... Hiç dikkatimi çekmemiştin."
"Öyle mi? Dikkatini mi çektim yani?" dedim yüzüme bir sırıtış yerleştirerek.
"Hayır. Demek istediğim bu değildi." diye tersledi.
Yüzümdeki sırıtış yerini soğuk bir ifadeye bıraktı. Hala çok soğuk davranıyordu. "Sen de benim." diye yalan söyledim. "Pek de dikkat çekici biri sayılmazsın."
"Sen de öyle. Hiç dikkat çekici falan değilsin."
Omuz silktim. "Seni etkilemeye falan çalışmadım zaten, Riddle."
Riddle kaşlarını çattı. "Ben sana beni etkilemeye çalışıyorsun demedim zaten, Harding." Soyismimi bastıra bastıra söylemişti, sanki çiğner gibi.
"Tamam, üzgünüm." diye konuyu kapattım ve daha üstüne gitmemeye çalıştım. "Seni sinirlendirmek istememiştim."
"Umurumda bile değildi." Yüzünü nahoş bir ifade aldı.
Bu sefer kaşlarını çatan bendim. "Çok kabasın!"
Kütüphanenin kapısını benim için açtı, "Buyurun, leydim." Kapıdan içeri girdiğimde söylendi, "Mutlu musun, Bethany?"
"Bana Bethany deme, arkadaş falan değiliz, Riddle." Rafların arasında kaybolurken cevap verdim.
"Nasıl istersen, Bethany."
Kitaplar alfabetik sıraya göre dizilmişti ve istediğim kitapları böylece bir bir aldım. Kucağımda bir yığın kitapla masaya doğru ilerlerken Riddle'ın masaların birinde oturup oradan oraya koşturmamı izlediğini fark ettim. "Ne bakıyorsun öyle?"
Omuz silkti. "Bir tavşan gibi bir oraya bir buraya hopluyorsun, gözlerim kayıyor."
Ne demekti bu yani?
Kitapları hiçbir şey demeden masaya bırakınca ofladı, "Ohoo... İşimiz zor seninle. Hep böyle yapışık ikizler gibi yan yana mı gezeceğiz?" diye söylendi.
"Pardon?" Alayla güldüm. "Kalkıp gidebilirsin, seni masaya falan bağlamadım."
Onun yerine masada duran kitap yığınından en üstte durana elini uzattı ve aldı, incelemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evden Uzakta 爱 Tom Riddle
Fiksi PenggemarGerçeklik değiştirerek Hogwarts'a gelen Bethany, korkunç bir aşk üçgeninin kurbanı olur. Hogwarts başta büyüleyici derecede güzelken işler planlandığı gibi gitmez, Bethany geçmişteki travmalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Sevgisiz büyümüş bir adam...