thirty-one

1.7K 174 508
                                    

Harry kulağında çalan şarkıyla beraber kafasını cama yaslamıştı. Kendisini hiç iyi hissetmiyordu. Eğer dün o mesajlar hiç yayılmasaydı şu anda Louis'nin bineceği durağı heyecanla bekliyor olurdu. Ama şimdi ona bile heyecanlanamıyordu.

Dün geç saatlerde Tom, bir sürü ekran görüntüsü paylaşmıştı. Kimse kimin paylaştığını bilmiyordu ama bunu Tom'dan başkası yapmazdı, Harry biliyordu.

Ekran görüntüleri Camille ve arkadaşlarının olduğu bir gruptandı. Sadece kendisi hakkında değil, birkaç kişi hakkında daha konuşuyorlardı. Ama Harry kendisi hakkında yazdıklarını defalarca okumuştu.

Camille okulun popüler kızıydı. Ve daha popüler olmak için yapmayacağı şey yoktu. Harry bunu dün anlamıştı.

Onun gibi ibne biriyle tabii ki konuşmam ama biliyorsunuz, son zamanlarda bu lgbt taraftarları arttı ve okulda da fazlalar.. ne anlıyorlarsa...

Okulun popüler kızı tabii ki herkesle konuşmalıydı. Sonuçta o iyi biriydi, değil mi? Onun gibiler her zaman kibardır, herkesi severler.

Yanıma gelip duruyor. Anla artık sevmiyorum seni ya akdkfskmx

Gruptaki diğer kızların da gülmesiyle beraber konuşmaları uzadıkça uzamıştı.

Ayrıca burnu da çok büyük, kafam kadar. Konuşurken burnuna bakmamak için zor duruyorum.

Harry burnunun normale göre biraz büyük olduğunu biliyordu. Ama bu şekilde kötü göründüğünü düşünmemişti. Şu ana kadar hiç kimse ona böyle bir şey söylememişti bile. Belki de herkes böyle düşünüyordu.

Saçları çok yağlı değil mi ya hfkdmxksmd banyo yap artık BANYO

Diğerlerinin alaycı konuşması ve grupta saç bakım ürünleri fotoğrafları döndüğünde Harry için bu bardağı taşıran son damlaydı. Kendisini yatağına kapanıp ağlarken bulmuştu.

Kendisini aptal gibi hissediyordu. Onu sevmişti, gerçekten iyi biri olduğunu düşünmüştü ve hep onun da kendisiyle konuşmak istediğini düşünmüştü. Her konuştuklarında içinden gülüyordu belli ki. Kendi çıkarları için kendisini kullanmasına inanamıyordu. Her şey çok gerçekçiydi oysa ki.

Camille yazdıklarına göre homofobikti. Harry diğerlerini de okumuştu. Aynı zamanda ırkçıydı. Okuldaki siyahi çocukla dalga geçmişti. Arkadaşları olduğu için bu kadar rahat konuşuyordu ama bu çok rahatsız ediciydi.

Metro durup kapılar açıldığında Harry başını yasladığı yerden kaldırdı ve gözleriyle Louis'yi aradı. Louis girdiğinde ona küçük bir gülümseme gönderdi ve yanından çantasını kaldırdı.

Louis ve Harry, okula birlikte gidebilmek için her gün aynı saatteki metroya biniyordu. Louis ona her zaman ilk vagona binmesini söylemişti. Böylelikle birbirlerini daha kolay bulabiliyorlardı.

"Selam." dedi Louis yanına oturduğunda. Kot ceket giymişti ve saçlarını her zamanki gibi yukarı kaldırmıştı. Harry onun ne kadar güzel göründüğünü düşündü.

"Selam." Harry ona aynı şekilde karşılık verdi. Sesi istediğinden daha kısık çıkmıştı.

"Nasılsın?" Louis ona bakarak sordu, üzülmesini istemiyordu. Dün sadece ona gerçekleri göstermek istemişti ve sinirlenmişti. Harry'nin üzüleceğini tabii ki biliyordu, herkes üzülürdü. Uzun bir süre yapıp yapmamakta kararsız kalmıştı. Ama sonra bilmesi gerektiğini düşünmüştü ve bunun doğru karar olduğuna karar vermişti.

Harry telefonundan okurken onu göremese de sesini duyabiliyordu. İlk başta her şey sessizdi. Birkaç dakika sonra burun çekme sesleri geldiğinde Louis onun ağladığını anlamıştı. Kendisini kötü hissetmekten alıkoyamıyordu.

Lock his heart // L.S // textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin