twenty-six

1.4K 162 414
                                    

Harry'nin her sabah uyandığında yaptığı tek bir şey vardı: telefonunu kontrol etmek. Yataktan bile kalkmaz, ilk önce gelen bildirimlere ardından sosyal medyada gündem olan şeylere saatlerce bakardı. Yataktan çıkma anı gelene dek. Her bulduğu boşlukta.

Ne yazık ki, artık bunu yapamıyordu. Uyanmak için bir sebebi bile yoktu. Boş boş yatakta yatmayı, boş gözlerle telefonuna bakmayı özlemişti. Şimdiyse telefonundan nefret ediyordu. Gözünün önünde olunca bile geriliyordu.

Buna bağlı olarak telefon kullanma süresi minimuma inmişti. Harry hep telefonda ne kadar çok zaman geçirdiğinden yakınıp dururdu. Bırakmayı denerdi ama asla başaramazdı. Bırakması için çok özel güçlerin müdahale etmesi gerektiğine inanıyordu: Tanrı gibi, büyük özel güçler.

Ama ne yazık ki, Tanrılar değil, şeytanlar müdahale etmişti. Ona yazan kişi Harry için bir şeytandı. Şeytanların bile ondan daha iyi olduğuna inanıyordu.

Onu kamerasından izliyordu, mesajlarını okuyordu, yetmezmiş gibi sadece ve sadece ilgisini çekmek için bunları yayıyordu. Fotoğraf ve videolarına erişimi vardı ve bunları izleyip kaydediyordu. Bir de yetmezmiş gibi videolarını yaymakla tehdit ediyordu.

Harry bütün bunları düşününce ürperdi ve beyninden bu düşünceleri atmaya çalıştı. Etrafına göz attı. Metro çok kalabalık değildi. Telefonlarına boş gözlerle bakan öğrenciler ve işe giden insanlar vardı.

Başka bir müzik çaldığında Harry sesi biraz daha açtı. Yüksek sesle müzik dinlemeyi seviyordu. Ses ne kadar yüksek olursa olsun, sevdiği şarkı çalınca her zaman refleks olarak sesi açardı.

Gözlerini kapattı ve başını arkaya yasladı. Anın tadını çıkarıyordu. Ne kadar sabahın köründe kalkmak yorucu olsa da müzik dinlemek günün en keyifli anıydı.

Yanına birinin oturduğunu hissettiğinde pozisyonunu bozmadı. Kulağındaki kulaklık çekilene dek. Toparlanıp yanına baktığında Louis'nin ona gülümseyen yüzünü gördü. Çıkardığı kulaklığı kendi kulağına takmıştı. "David Bowie?" dedi sırıtarak.

Harry de ona gülümsedi. "Güzel seçim." dedi Louis bu sefer.

"Evet, şarkılarını çok seviyorum. Kendisini de. Adam tam bir ikon."

"Ortak bir yönümüz varmış. Şaşırdım doğrusu. Sen daha çok uzaktan pop müzik dinleyen gay çocuk gibisin."

Harry güldü. "Pop rock dinliyorum. Yine de gay sayılır mıyım?" Harry alayla konuştu.

Louis elini çenesine koydu ve düşünüyor gibi yaptı "Bilemiyorum."

Harry güldü. Onun yanında rahat hissediyordu. Çünkü o biraz... özgürdü? Hiçbir zaman kendisini saklamamıştı. Herkes nasılsa, o da öyle olmuştu. Bir şey diyenlere aldırış etmemişti. Çevresinde de homofobik yoktu zaten. İlk başlarda okulda birkaç kişi onunla uğraşmıştı ama arkadaşlarının desteği sayesinde onlar da susmak zorunda kalmıştı.

Bir keresinde Harry okula yürürken sabahın erkenliğinden dolayı hava karanlıktı. Son sınıflardan bir öğrenci sıkıştırmış, sözlü şiddette bulunmuştu. Harry o an kendisini çok kötü hissetmişti. Etrafta kimse yoktu ve sakin bir şekilde yürürken durdurulup o tarz cümleleri dinlemeyi kimse istemezdi. Çocuk ileri gidip ona fiziksel şiddette bulunmaya yeltenince imdadına Zayn yetişmişti. Onu ilk defa o zaman görmüştü. Zayn 10. sınıfken. Yanında birkaç kişi daha vardı ama Harry kim olduğunu hatırlamıyordu. O an sadece duvar ve çocuğun arasından çıkmaya çalışıyordu.

Ne kadar onu sadece Zayn savunmamış olsa da o kadar özgüvenli konuşmasından dolayı Harry ona hayran kalmıştı. Zayn ve arkadaşları 4 5 kişiydi, ondan 2 sınıf küçük olsalar da sayının çokluğundan dolayı çocuk bir şey diyememişti. Bir daha da Harry'ye bulaşmamıştı. Harry o günden beri takıktı Zayn'e işte. Ona yapılan bu iyiliği asla unutamazdı.

Lock his heart // L.S // textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin