32 🍕

2.3K 147 64
                                    

Beden dersinin son saatindeydik. Öğrencilerin bir kısmı top oynarken bizde çardağa dizilmiş dedikodu kaynatıyorduk. O meşhur penguen Alimiz elini masaya vurdu ve ünlü yeşil çam oyuncularını taklit ederek sohbete katıldı.

"Nayır, bunu kabul edemem!"

Başka bir sınıftan olan henüz adını bile hatırlamadığım çocuk Ali'nin kafasına bir şaplak attı. Ali hızlıca kendini toparlayıp ona tükürmek için dudaklarını büzdü. Hepimiz iğrenç nidaları atarken nihayet vazgeçip geri önüne döndü.

" Bu arada adın ne? " diye sordum diğerleri çok farklı muhabbetlere dalmışken.

"Adım, Kağan. Sende Bade."

"Tanıyorsun beni,"

"Dört yıldır aynı okuldayız adını bilmemek aptallık olurdu." Dudağımı ısırdım. Ben ona adını sormuştum ve bas baya aptal demişti. Omuz silkip kibarca gülümsedim.

"Haklısın bende adını unutmuşum yani-" bir süre ne söylemem gerektiğini düşündüm. Cevap veremeyince o dahil oldu. "Sorun değil hatırlamaman çok normal. Genelde kimse hatırlamaz." diye yanıtladı. Gözlerinden geçen hüzün saniyesinde hissizleşti. Gözleri bir saniyeliğine arkama kaydı. Duyduğum ses irkilmeme sebep oldu.

"Bade, konuşabilir miyiz?" Yavaşça arkaya dönüp tepemde Azrail gibi dikilen Emre'ye baktım. Günlerdir perdemi bile açmamış mesajlarına dahi yanıt vermemiştim.

"Benim konuşacak bir şeyim yok," saçımı savurup önüme döndüm. Gözlerimi kapatıp birkaç derin nefes aldım. O kadar şeyden sonra onunla konuşmamı bekleyemezdi. Pusulamızı arkadaşlığa doğru çevirmiştik ama ne arkadaş olmayı becerebilmiştik ne de düşmanlığımıza son vermeyi. Sadece ağladığım için özür dilemesini istemiyordum. Gerçekten bütün iyi niyeti ve pişmanlığı ile karşıma dikilirse ancak o zaman içimde ki bu öfkeyi yarıya indirebilirdim. 

"Israr ediyorum," dişlerinin arasından konuştu. Ayağa kalkıp yüzümü ona doğru döndüm. Aramızda ki birkaç santim tuhaf hissettirdi. Midem sanki sıcak su doldurmuşlar gibi kavruldu. "Ee, yani?"

Yüzüme bakmaya devam etti. "Israr ediyorsun diye seninle konuşacak mıyım?" 

"Bak ben sadece," Efnan sessizce yanımıza oturmaya devam etti. Arkadaşlığımızın bozulduğunu hissedebiliyordum. Emreden hoşlanmadığını da biliyordum. Eminim bu kızgınlığı sadece Emre'nin onunla flört ettiği halde benim peşimde dolaşmasıydı. 

"Kız istemediğini söyledi Emre." Emre'nin bakışları benim üzerimden ayrıldı. Arkamda oturan adını yeni hatırladığım Kağan'a döndü. Kaşları aynı hızla çatıldı. 

"O gözünü tekrar morartmamı istemiyorsan kapa çeneni," Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Burada ima ettiği şey çok berbattı. Kağanı küçümsüyor üstüne üstelik daha önce de dövdüğünü ve tekrar yapabileceğini ima ediyordu. Kağan sessizce bakmaya devam etti. Fazla arkadaşı yoktu. Asosyal bir tipe benziyordu. Daha önce hep okulda diğerleri tarafından dışlandığını biliyordum. İnsanlar bunu neden yapardı ki? Emre henüz bakışlarını Kağandan çekmişti ki Emre ve bank arasından çıkıp okul binasına doğru yürümeye başladım.

Emre kolumdan tutup kendinde doğru çevirdi. "Hayır, konuşacağız."

Adımlarını okulun çıkış kapısına yönlendirdi. Zorlukla direndim. Ayakkabılarım zeminde sertçe sürtüldü. Tam düşmek üzereydim ki diğer kolumdan tutulduğumda kim olduğunu umursamadan beni kendine doğru çekmesine izin verdim. Kollarım neredeyse kopacaktı. Öğrenciler etrafımızda çember oluşturup olayın tuhaflığını izlemeye başladılar. İki erkeğin birbirine attığı ölümcül bakışlar arasında nefes almaya çalıştım. Burada neler oluyordu?


Selam bebeklerim, nasılsınız? Dün atacaktım bölümü ama keyfim yoktu. Peki ben ne yaptım? Mükemmel bir isim bulup yeni bir texting yazmaya başladım. Düşman inş 15K olursa ya da kafam eserse onu da yayımlayacağım. Çok iyi bir kurgu olacak. Konusundan bahsederdim normalde ama hayır. Çünkü kendisinin gibi yazıp benden önce paylaşacak ibneler olabilir. ^^

Sizleri seviyorum. Ama siz bana artık demiyorsunuz. Ağlıcam bb. 

DÜŞMAN | Texting ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin