"Sana dokunmama izin ver Dipper..."
Rahatsızca etrafa bakınmaya başladım. Kahretsin gene bir benzer rüyaydı. Derin bir soluk aldım ve sinirli bir şekilde konuşmaya başladım.
"Her ne olduğunu bilmiyorum ama git başımdan! Uykularıma sızmayı bırak. Yoksa seni bulurum lanet varlık!"
Koca hiçliğin içinde bir kahkaha yankılandı.
"Beni bulman için can atıyorum prensim. Bu arada seni gün içinde izlediğimi söylemeliyim. Gün içinde en sevdiğim zaman duştan çıktığın zaman. O an kendimi alaşağı etmemek için zor dayanıyorum"
Sinirden gülmeye başladım.
"Şimdide bir sapık olduğunu gizlemiyorsun. Sana tek sözüm..."
Sakinleşircesine bir nefes aldım. Ellerimi saçlarımdan geçirerek konuştum.
"Siktir... git! Seni adi varlık, gay falan olduğumu mu sanıyorsun?!"
Belki benim yerimdeki biri böylesine kendine musallat olan varlık sebebiyle korkardı ancak geçirdiğim maceranın ta kendisi olan bir sürü yaz ile sanki anormallik duygumu kaybetmiştim. Benim dünyam buydu, bazılarının anormal bulduğu benim normalimdi.
Durduğum zemin çatırdamaya başlarken kaşlarım çatık, kollarımı bağladım. Bu varlık her neyse piçin tekiydi. Usul usul havaya süzülürken belimde hissettiğim el ile dudaklarımı dişledim. Bu varlığı başımdan savmak için her ne kadar beceremesemde sakin olmalıydım. Sadece sarı parlak bir ışık halindeki kol benzeri uzuv belimden tutup beni geriye doğru çekti.
Sırtım bir bedene yaslandığında çevrem tümüyle parlak sarı bir ışıkla kaplanmıştı. Işığın kaynağı arkamdaki bedendi. Sinirlenerek ellerimi parlak süzmelere uzattım. Belimdeki elini tutmaya çalıştığımda her seferde ki gibi parmaklarım ışık tutamları arasında kayboldu. Beni tutuyor, çekebiliyordu ancak ona dokunamıyordum. Her seferinde elim boşluk ile karşılaşıyordu. Öylece sarı ışığın içinden geciyordu.
"Ellerini bedenimden çekmezsen seni parçalarım!"
Muzip kıkırtısı kulağıma kadar gelirken sinirden bağırmak üzereydim.
"Hahahh... cidden hiç değişmeyeceksin. Her zaman asabi... Prensim... benimle istediğini yapabilirsin. Ancak-"
Büyük kahkahası kulağımın dibinde çınlarken rahatsız olarak ellerim ile kulaklarımı kapattım.
"Ancak önce bana dokunabilmen gerekmez mi ?"
Ses çıkarmadım. Ne diyebilirdim ki? Yorgunca ve daha çok bıkmışca iç çektim.
"Dostum, bana zihnimde ne aradığını söyle. Benimle neden uğraştığını söyle. Bu beşinci kez rüyama gelişin. Sana her seferinde söylüyorum. Beni. Rahat. Bırak! Hala benden ne istediğini anlamıyorum. Eğer bir oyuncak arıyorsan o ben değilim. Rahat bırak beni! Gördüğün üzere ne senden korkuyorum ne de korkmaya niyetliyim"
Onaylamaz mırıltılar çıkarmaya başladığında gözlerimi devirdim. Gene başlıyordu.
"Sana de-"
"Bana dediğin gibi bana şuan hiçbir şey söyleyemezsin!"
Bilindik cümle, beşinci kez aynı an. Bu sefer bedenimi hızla döndürdü ve parlak süzlemerle göz göze gelmemi sağladı. Gözlerim kamaşırken ellerimi siper ettim. Madde yapısını bilmiyordum ancak bana sürekli sarı bir ışık olarak gözüküyordu. Elleri gözlerimin üzerindeki elleri tuttu ve aşağı indirdi. Parlayan varlığa bakamazken küfürle karışık bağırdım.
"Lanet olası parlaklığını kısamaz mısın? Gözlerimi becerdin burada!"
Kıkırdaması duyulurken alnını omzuma yasladı. Sıcak nefesleri tişörtümden içeri girerek bedenimi karıncalandırıyordu. Rahatsızca kıpırdamaya çalıştım. Bu halime daha da güldü.
"Parlaklığımı kısmak? Hah. Bunu bana da öğret. Üzgünüm şuanlık tam manasıyle kendime bir beden yapamıyorum. Biraz daha sabretmelisin Dipper. Dipper... Dipper... Dipper... Hala kim olduğum yada burada ne aradığım hakkında sana birşey söyleyemem. Ama şunu bil... Seninle geçmişimiz var... tam üç yıl önceki yaz kadar."
Sinirle gülerken son cümleler ile sustum. Yaz... Esrarengiz kasaba, Bill, gözlerim kısılırken sinirle kaşlarım çatıldı.
"Sakın bana bir cüce yada daha farklı bir şey olduğunu söyleme! Cüce değilim de! Zaten geçen yaz gelinimiz ol diye peşimi bırakmamışlardı!"
O manyak varlıklar kız kardeşimi neredeyse gelini ilan ediyordular! Ardına geçen yazda benimle uğraşmışlardı.
Büyük kahkahası boş karanlıkta yankılanırken iç geçirdim. Bu adamla iki cümleyi ciddi bir şekilde zor konuşurdunuz.
"Artık uyumalısın. Yarınki gece görüşürüz Dipper. İyi uykular!"
Daha sorularım bitmemişken hızla konuşmaya başladım.
"Dur! Dur sana daha so-"
Parmaklarını şıklattığında karanlık ortam parıl parıl parlamaya başlarken sinirle gülümsedim.
"Gelecek sefer sana bu kadar iyi davranmayacağım adi piç"
"Bende seni seviyorum bebeğim..."
Herşey parladı. Parlaklık kör eden bir türe ulaştı. Ve son...
Nefes nefese yatağımda sıçradım. Uzanıp komidindeki lambamı yaktım. Soluk soluğa kalmışken elim ile alnımdaki teri sildim.
"Seni adi varlık... uykularımı becerdin"
Sinirle fısıldarken ışığı kapattım ve biraz soluklanıp geri, tekrar yatağıma yattım. Sakin ve rahatsız edilmeden uyumak istiyordum.
Aradığım kitabı bulamadım bu yüzden kendime yazmaya başladım. İlk bölüm mübarek olsun. Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Güneş
FanfictionTAMAMLANDI "Bill... Sanırım hayatımın kayıp güneşiymişsin... Seni seviyorum" Başlangıç: 22 Nisan 2021 Perşembe Bitiş: 23 Temmuz 2021 Cuma 1. #bill 1. #billdip 1. #billcipher 1. #çamağacı 1. #gravityfals 1. #Dipper 1. #esrarengizkasaba 2. #fan 2. #di...