İçimdeki zelzele

21 1 0
                                    

Aşk ,aslında tek kelimelik bir duygudur. Ama bazı kelimeler birden çok şeyi içinde barındırır. Onları bulmak hissetmek zordur. Sevmek mi sevilmek mi diye sorarlar ya hani. Herkes sevilmek der. Neden ,neden sevilmek peki? Sevmek iyi değil mi? Karşındaki de seni sevemez mi? Aşk bir oyun mu? Öyleyse Romeo ve Julıet arasındaki o bağ sadece bir his karmaşası mı? Ne kadar çok soru var dimi? O zaman aşkın aslında ne demek olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz diyebiliriz. Hepsi kısa ayrılıklardan ibaret yada sadece zevk. Eğer bir gün birini beğenirsem  başkalarına göre aşık olursam , o kişiye bunu asla açıklamam. Çünkü ben orta bırakılıp sadece zevk için kullanılmak veya kullanmak istemiyorum kim ne derse desin ,herkese aşkın nasıl güzel bir şey olduğunu açıklamak isterse istesin sonuç aynı kalacak .Aşk aslında herkesin birbirini kandırıp sadece bir ömür yalnız kalmamak için birbirini kollaması ,ilgilenmesi ve zor zamanlarında yanında olmasıdır. Hepsi sadece  ölene kadar yalnız kalmamak için. Hepsi sadece bir hayat oyunu.

 Gerçekleri kimse anlamak istemiyor olsa da bu gerçek herkesin yüzüne bir gün vuruyor. Ve o zaman yalnız kaldıklarında hayat onlara çok zor geliyor. Ben tüm doğaya karşı bir olup onun kurallarının yerine kendi kurallarımı koyacağım .Filmlerde de öyle derler , ben bu hayatı sınırsız  ,kuralsız yaşayacağım. Ama aslında hepsi en sonunda aşkın kollarında bulurlar kendilerini. Benim deyişimle hayat oyunu. Hiçbiri hayatını sınırsız yaşayamaz. Çünkü bu his vücutlarını ele geçirir. Ve aslında filmin sonunda kurallara esir düşerler. Ama tabi bunu perdeler arkasından izleyemezsiniz. Bunu sadece yaşayabilirsiniz. Ömrü boyunca yalnız yaşamayı seçenler hep dışlanır. İçine kapanık ,iç bozuntusu ,salak, mağaranda çık ta bir yüzünü görelim. Bunlar bazıları. Hiçbirini dikkate almaz onlar .Bazen düşünürler ama. İnsanlar neden böyle sosyalleştiklerini    anlatıyorlar. Ama sonunda şu sonuca varırlar; en sonunda üzülecekler yine  sosyalleşmek adı altında yaptıkları  yanlışlarla dışa dönük kimseler olacaklardır. İçine kapanık insanlar çoktan Dünya'nın sırrını çözmüşlerdir. Siz mutlu olmanın yolunu ararken onlar çoktan yolu yarılamışlardır.  Bunu fark ettiğinizde iş işten çoktan geçmiş olacak ve siz dizlerinizi dövüp komaya girmiş olacaksınız bile. Bu yüzden yalnızlık sırrını çözenler hayatın sırrını da çözenlerdir .Yalnızlık  en büyük ihtiyaç ve mutluluğun asıl sırrıdır. Yalnızım diye sıkılanlar kendine oynayacak birini bulmaya çalışanlar bilin ki aslında mutluluğun yolunu hiç bulamamışlardır.



Gürültülü bir ses duyuldu aniden .Etrafıma uykulu gözlerle baktığımda hiç bir şey gözükmüyordu. Yada uykulu olduğum için göremiyordum. Yavaş yavaş ayağa kalktığımda artık görüş açımda netleşmişti. Ama yine de etrafımda ağaçlar ve çalılıklardan başka bir şey yoktu. Bir an olanları hatırlamaya çalıştım .Neden burada uyumuştum. Babam beni kesin çok merak etmiştir. Hava hafif aydınlıktı. Sanırım akşam oluyordu. Babamı aramak için telefonumu gezindim ama yoktu. Telaşla telefonumu aramaya başladım. bir anada aklıma olanlar geldi. Telefonumu da o kızgınlıkla arabada bırakmış olmalıydım. Şu anda eve gitmek istiyordum ama nerde olduğumu bilmiyordum. Burası şehir dışı olmalıydı. Gerçi şehir içi olsa da pek bir şey değişmiyordu. Çok telaşlandım çünkü nerde olduğumu bilmiyordum .Telefonum arabada kalmıştı ve babamın nerde olduğuma dair bir bilgisi yoktu. Bilmediğim bir ormanda uyuya kalmış ve ve öylece ortada kalmıştım. Ama  pişman değildim .Onların hiçbir şey olmamış gibi eğlenmesini göz göre göre izleyemezdim. Yine olsa yine yapardım kuşkusuz. Ama şu an kelimenin tam anlamıyla kaybolmuştum. Daha önce hiç kaybolmamıştım bu yüzden ne yapacağımı da bilmiyordum. Bazıları hatalarını anlayıp beni aramaya çıktımı bilmiyordum. Babam geç kaldığımı fark etti mi bunu da bilmiyordum. Şu an tamamen çaresizdim. Çaresiz evet çaresizdim.

Aklıma yapacak başka bir şey gelmediği için bağırmaya başladım . Bağırmaya devam ediyordum. Belki birlerinin aklına gelmişimdir ve beni aramaya çıkmışlardır diye. Gökyüzüne baktım. Beklediğimin aksine hava daha da aydınlanmıştı. Buda demek oluyordu ki sabah oluyordu. Dün akşam evden ayrılmıştım ve ertesi sabah bilmediğim bir ormanda gözlerimi açmıştım. Dualar ediyordum ,bağırıyordum. Ama kesinlikle ağlamıyordum. Ağlamak hiçbir işe yaramayacaktı çünkü. Daha çok uykumu getirecekti hatta .Ve buda benim lehimeydi. Bir süre sonra bağırmaktan sesim kısılmıştı. Sanırım saatte yaklaşık 10 civarıydı .Beni artık bulmaları gerekiyordu ama yoktu, kimse yoktu. Ne babam ne de  o şerefsizler . İçimde bir zelzele oluyordu. Ağlamak istiyor ama bastırıyordum. İnsanın hıçkırıklarını tutmaya çalışması çok zordu . Artık bağırsaklarıma bir şey olacakmış gibi hissettiğimde tuttuğum nefesimi bıraktım. Ve gözümden derin ve anlamlı bir gözyaşı aktı. 

Gözyaşımın düştüğü yere bakmak istemedim. Ama sonra bir daha ve biri daha. Ne oluyordu sanki ağlayınca? Rahatlarsın diyorlardı ama rahatlanmıyordu. Ruhsal olarak rahatlayamıyordum.  Bağırırken aynı zamanda yürümeye de başlamıştım. Bu yüzden şimdi belki de ormanın daha da derinliklerine girmiştim. Bir adım daha attığımda ayağım bir şeyi sürükledi. Ses gelen yere baktığımda bunun telefonum olduğunu gördüm. İnanamıyorum telefonum arabada değildi .O an gözümde daha da canlandığında zaten telefonum hep hırkamın cebindeydi hızla koşarken düşmüş olmalıydı. Tanrı dualarımı kabul etmiş olmalıydı. Hemen telefonumu aldım. Dün telefonumu şarja takacak vakit bulamamıştım. Bu yüzden şarjı beşti. Ama sadece babamla hızlı konuşarak beni bulmalarını sağlayabilirdim. Babam nerdeyse milyon kez aramış ve birkaç mesaj atmıştı. Lisa 'dan 50 küsür arama ve 5 tane mesaj vardı. Diğerleri de beşer kez aramıştı. Ama Yoongi ne aramış nede mesaj atmıştı. Zaten ondan ne beklenirdi ki? Hayır içim asla burkulmamıştı. Onu ilk gördüğümde bir melek olduğunu düşünmüştüm. Ama o tam tersinde bir şeytan çıkmıştı. Gerçek yüzünü göstermişti bana. O zaman Lisa' ya sığınmıştım. Ama oda güvenimi boşa çıkarmıştı. Onlarla sadece bu gizli iş bitene kadar birlikte olacaktım. Ve bir daha yüzlerini bile görmeyecektim. Evet planım buydu.  Ben mesajlara bakarken telefonun şarjı 3 olmuştu bile. Acele ermem gerekiyordu. Hızla rehbere girip babamı aradım. Telefonu açmasını bekledim. Çaldı çaldı tam kapatıp tekrar arayacaktım ki telefon açıldı.

- Alo baba

Yn: Neredesin sen? Seni ne kadar merak ettik biliyormusun?

Şaşırmıştım. Açan Yoongi'yidi ama babamın yanında ne işi vardı. Beni merak ettiği söylüyordu melek yüzlü şeytan ama bir kere bile aramıyordu. Şaşırmıştım çünkü sesi bir o kadar meraklı ve telaşlı geliyordu.

Yn: Şimdi trip yapma sırası değil . Nerde olduğunu söyle

-Trip yapmıyorum .Nerde olduğumu bilmiyorum ama ormandayım ayrıca şarjım iki. Sanırım arabadan indikten sonra ki yakın bölgelerdeyim. Olduğum yerde bekliyorum şarjım bitmeden beni kurtarın.

Dedim ve kapattım. İçimde bir yanım evet seni kurtaracaklar diyordu. Ama diğer yanım onlardan ne bekledin ki babanı istemeliydin diyordu. İkisine de uyuyordum. Düşüncelerim beynimi ele geçirmiş durumdaydı. Ama beklemekten başka çarem yoktu. Sessizce yere bağdaş kurdum ve beklemeye başladım. Belki de hiç bitmeyecek bir bekleyişti bu.

Cinayet yonnieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin