Bölüm-4- Yolcu Koltuğundaki Kalp

47 9 15
                                    

İyi okumalar dilerim...

Bölüm şarkısı: Ersan Erdura- Seni Uzaktan Sevmek Aşkların En Güzeli

Bölüm şarkısı: Ersan Erdura- Seni Uzaktan Sevmek Aşkların En Güzeli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sevilmek güzeldir ama sevmek çok daha kıymetlidir güzel gözlüm." diye severdi beni Sevgi annem. Her gün akşam uyku saatinden önce odasındaki pencerenin kenarında duran koltuğuna oturur beni de önüne oturtup saçlarımı koklaya koklaya, okşaya okşaya tarardı. Bu sırada da güzel nasihatler verir, öğütlerle dolu masallar anlatırdı. Kırılan yerlerimden sarardı bu masallar beni. Bazısında anne sevgisini tadardım, bazılarında ise baba şefkatini...

Bana doğru uzatılan eli dumura uğramış bir şekilde hafifçe sıktım. Aksel'in elinden elime akan elektrik o kadar yoğundu ki avuç içlerimi karıncalandırmıştı. Rüzgar'la da el sıkışıp tanıştıktan sonra sağımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

Arel de karşımdaki yerine oturduktan sonra "Aksel de işaret dili biliyor. O yüzden rahat olabilirsin." deyip göz kırpmıştı. Hafifçe tebessüm edip Bilgisayarımı kapatıp önce kılıfına, oradan da çantama yerleştirip önümdeki dağınıklığı toplamaya devam ettim. "Ya bir şey soracağım. Sizin işaret diline olan merakınız nereden geliyor? Yanlış anlamayın lütfen. Bu zamanda işaret dili bilen kişi sayısı o kadar az ki. Şaşkınlığımdan soruyorum." Rüzgar'ın meraklı sesiyle dikkatimi tekrar masada dönen muhabbete verdim. 

İkisi de hafifçe tebessüm ettikten sonra Aksel tok ve karakteristik sesiyle söz aldı. "Bizim babamız geçirdiği bir kaza sonucu işitme yeteneğini kaybetti. Biz de onun için işaret dili öğrendik." Rüzgar kafasını 'anladım.' dercesine salladıktan sonra "Çok geçmiş olsun." deyip bana döndü. "Fındığım, ders başlayacak az sonra. Kalkalım mı?" Kafamı salladım ve ikizlere döndüm. "Sizin de dersiniz başlıyorsa beraber gidebiliriz." dedim. 

Arel gülümseyerek kafasını iki yana salladı. "Bizim bugün dersimiz yok. Senden özür dilemek için geldim bugün fakülteye. Dışarıda bir yerde önünü kesip konuşmaya çalışmam yakışık almazdı." diyerek küçük bir açıklama yaptı. Kafamı anladığımı belirtircesine salladıktan sonra çantamı sırtıma atıp ayağa kalktım. 

"Hafta sonu işiniz var mı?" diye sordu tok sesin sahibi. Rüzgarla birbirimize kısa bir bakış attıktan sonra Rüzgar "Anlamadım? Neden ki?" diye cevabını oldukça merak ettiğim bir soru yönlendirdi. Aksel hafif bir tebessümle "Hafta sonu babamın yanına Giresun'a gideceğiz. Aileniz izin verirse siz de gelin. Sizleri sevdik, iyi insanlarsınız." Rüzgarla aramızda geçen kararsız bir bakışma sonucu hafifçe omuz silktim. Rüzgar elini saçlarında gezdirip derin bir nefes aldı. "Olur, geliriz." 

Arel gülümseyerek telefonunu Rüzgar'a uzattı. "Telefonunu kaydedersen size yola çıkacağımız zaman haber veririm." Rüzgar telefonu alarak hem benim hem kendi telefon numarasını kaydetti. Gözlerim Aksel'i bulunca zaten yeşil ormanlarıyla bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp Rüzgar'ın koluna dokunup "Ben sınıftayım." diyerek hızlıca kafeteryadan çıktım. 

İPEK KÖPRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin