1.0

582 64 25
                                    

Vernon kendini sokağa attığında sinirden ellerinin titrediğini fark etti. Sakin kalmaya çalışıyor, zihninden Johnny'nin ismini silip atmak istiyordu ama nafile bu konu dışında hiçbir şey düşünemiyordu.

Elinde olsa çoktan o adamın boğazına yapışıp acı çekerek ölmesini keyifle izlerdi ama aralarında Seungcheol vardı ve neden o şerefsizi koruduğunu, onun işini neden yaptığını bilmiyordu. Seungcheol'ün de ağzı çok sıkıydı şu an Seokmin'e bir şey söylemezse bundan sonra asla kimseye neden Johnny ile iş birliği yaptığını söylemezdi.

Vernon ellerini saçlarından geçirdi. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı o da sürekli gittiği kafeye gitmeye karar verdi. Kafede geceleri ya bir iki kişi ya da hiç kimse olmuyordu. Zaten etrafı iğrenç insanlarla dolu olan, sürekli sorunların olduğu bir mahallede neden öyle bir kafeyi açmışlardı bilmiyordu ama onun için harika bir kafa dinleme yeriydi. Bu yüzden pek de üzerinde durmamıştı.

~

"Sen kafayı sıyırmışsın!"

"Jun artık evimden defol git gecenin kaçı olmuş hala başımda dırdır ediyorsun."

Woozi gözlerini devirdi. Kendisi azar işitmese bile şu an da orada olup olan biteni dinlemek zorundaydı ve Jeonghan'a da üzülüyordu.

"Jun kes artık. Sen aşık olmayı ne sanıyorsun? İstediğin kişiyi seçebileceğini ya da pat diye ona duyduğun hisleri bırakabileceğini mi sanıyorsun? Mantıklı düşün biraz."

Jeonghan Woozi'ye minnettarlığını anlatan bakışlarımı gönderdi. Gerçekten iğrenç hissediyordu bir de Jun'un onu azarlaması çok daha iğrenç hissetmesine sebep oluyordu.

"Hayatını mahvedebileceğini biliyorsun. Aşk bir uyuşturucudur Han bağımlılık yapar ve sana zarar verir. Aşktan uzak dur. Joshua denen çocuktan da uzak dur."

Woozi "Yeter artık. Seninle bu konu hakkında tartışmayı çok isterdim ama dua et ki başım çatlıyor o yüzden tartışmayacağım. Şimdi gidiyoruz. Jeonghan'ın dinlenmeye ihtiyacı var yoksa daha da düşüp hasta olacak" diyerek Jun'u çıkışa ittirmeye başladı.

~

Seungkwan sessiz, kimsenin olmadığı kafede müşterinin gelmesini bekliyor, uyumamak içinse 2 kez sildiği yerleri tekrardan siliyordu.

Seungkwan günlerdir hem ödevler hem de geceleri çalıştığı için uykusuzdu, gözlerinin altı mosmordu. Kimsenin fark etmemesi için kapatıcı kullanıyordu ama son günlerde pek de işe yaradığını söyleyemezdi.

"Uyuma Seungkwan. Kendine gel Seungkwan." Kendine sürekli bu iki cümleyi söyleyip uyanık kalmaya zorluyordu. Belki müşteri gelse bunu yapmak zorunda kalmazdı ama kafeye sinek dahi gelmiyordu. Adeta unutulmuş bir yerdi. Tabi kafenin sabah çok daha iyi işlediğini biliyordu. Zaten saat gecenin 4'üydü böyle kıyıda kalmış bir kafeye kimsenin gelmemesi de çok doğaldı.

Seungkwan 2. kahvesini siyah kupasına doldurdu. Jeonghan aklına geldiğinde kendini endişelenmekten alıkoyamadı. Şu an bu haline görse kesinlikle Seungkwan'ı çenesiyle öldürmekten beter ederdi. Seungkwan arkadaşının onu ne kadar sevdiğini bir kez daha hatırladığında gülümsedi. Ama daha fazla Jeonghan'a yük olamazdı. Zaten okul masraflarının hepsini Jeonghan üstlenmişti bir de ev kirası, ihtiyacı olan ıvır zıvırları da Jeonghan'a yükleyemezdi. Tabi 4 kişinin kaldığı, sıcak suyunun sürekli kesilip durduğu küçük ev için kira verdiğini öğrense çıldırırdı. Çıldırmaması ve onu o evden zorla çıkarmaması için kuzenimin evi diye yalan söylemek zorunda kalmıştı.

Seungkwan kapının açılma sesini duyduğunda düşüncelerinden ayrıldı. Sevinçten neredeyse kahvesini dökecekti.

"Hoş geldiniz."

target 'jihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin