1.2

579 67 55
                                    

"Hay sikeyim ama! Neden seninle olduğum zaman başımıza bir şey gelmek zorunda?"

Vernon söylenmesini bitirip önce korkudan nefesi kesilmiş, yüzü kızarmış Seungkwan'a daha sonra da ona bıçak doğrultmuş orta boylarda, üzeri tozdan kirden görünmeyen adama baktı.

Adam bıçağını çekmiş Seungkwan'ın olan parasını ve telefonunu vermesini istiyordu. Şu an Seungkwan korkudan bayılacak gibi hissetmeseydi ona hiç parasının olmadığını, olsa böyle saçma sapan yerde ne işinin olduğunu bağırarak söylerdi ama yapamıyordu, korku bütün bedenini ele geçirmişti.

"Pişman olmak istemiyorsan siktir git!"

Bıçaklı adam Vernon'ın sözlerine gülüp bıçağı Seungkwan'a daha çok sallayarak bağırdı.

"Üzerinde ne varsa çıkar çabuk!"

Seungkwan sonunda fısıltı ile "Hiç param yok" demiş geriye doğru bir adım atmıştı.

Adam bir kez daha güzel çocuğa bağırmadan Vernon çoktan rüzgar misali adamın arkasına geçip boğazını sağ kolu ile sıkıp sol eliyle bıçağı almıştı. Adam nefessizlikten çırpınırken Seungkwan Vernon'dan aldığı güç ile siyah saçlı adamın bacak arasına tekmesini savurmuştu.

"Göt herif param olsa sabahlara kadar  bu boktan yerde çalışır mıyım?"

Vernon kendini tutamamış ağzından küçük bir kıkırtı kaçırmıştı.

Seungkwan rahat bir nefes alarak Vernon'ın yere düşürdüğü yüzüğünü alırken melez çocuğun kısık ama şiddetli inlemesini duymuştu. Seungkwan korku ile Vernon'a doğru dönmüş gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Vernon sol kolunu tutuyor kesik kesik soluk alıyordu. Parasını çalmak isteyen adam ise ondan daha uzun boylu bir adam ile kaçıyordu.

Seungkwan'ın gözyaşları çenesine doğru usul usul akarken "Lütfen ölme" diye fısıldadı.

"Abartma kolumdaki yara yüzünden ölmem."

"Ambulansı arayacağım."

"Sadece taksi çağır ve beni eve götür."

"Saçmalama hastaneye gitmeliyiz!"

Vernon burnundan soluyordu. "Taksi çağır dedim!"

~

Joshua kafasını yasladığı yumuşak göğüsten çekerek doğruldu. Vücudunu esneterek sarışının yüzüne baktı. Jeonghan uyanıktı ve onu huzurla izliyordu.

Yavaş bir göz kırpışın ardından Jeonghan gözlerini Joshua'nın büyük gözlerine kenetledi, yanağını ilgiyle okşadı. "Günaydın. Biraz daha uyuyabilirsin saat daha çok erken."

Jeonghan ellerini usulca indirdi. Huzurlu tavrı yerini endişeye bırakmıştı çünkü Joshua'nın surat ifadesi hiç de iç açıcı durmuyordu.

Joshua tek elini dağılmış saçlarında dolaştırdı huzursuz bir nefes bıraktı. Daha sonra gözlerini onun solgun teninde çatlamış dudaklarında gezdirdi. Yorgun ve uykuluyken bile melek gibi görünüyordu.

"Jeonghan..."

Tam olarak hislerini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu. Jeonghan'a karşı onun hissettiği duygular gibi duygular beslemiyordu. Şu an bok gibi hissediyor tek kelime etmeden çekip gitmek istiyordu ama bunu ona yapamazdı.

Joshua'nın konuşmasını bekleyemeden sözcükler ağzından yavaş yavaş dökülmeye başladı sarışının.

"Seni öpmek, seninle vakit geçirmek, seninle ilgilenmek istiyorum. Daha önce kimsenin yapmadığı biçimde gözlerini üzerimde dolaştırmanı istiyorum. Seni bana yakın tutmak, kimseye anlatamadığın sırlarını anlatmanı istiyorum." Jeonghan fısıltıyla devam etti. "Beni sevmeni istiyorum."

target 'jihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin