- Bana biraz arkadaşından bahseder misin? Adı ne demiştin?
Yüzünde kocaman bir tebessümle koltuğunda kıpırdanan küçük çocuğa bakarak konuşan doktor bir taraftan da önündeki kağıtları karıştırıyordu.
- Tomo. Onun adı Tomo.
Çocuk bu ismi öyle bir mutlulukla söylemişti ki doktorun yüzünde acımayla karışık bir gülümseme oluştu ve önündeki kağıda ismi not etti.
- Peki, Tomo ile ne zamandır arkadaşsınız?
Çocuk Tomo hakkında konuşabildiği için çok mutluydu. Çünkü annesi ona hem Tomo ile hem de başkalarıyla Tomo hakkında konuşmasını yasaklamıştı. Halbu ki Tomo, onun en iyi arkadaşıydı. Neden annesi böyle yasaklar koymuştu ki? Hiç anlamıyordu. Ama önemli değildi. Şimdi bu amca ile istediği kadar onun hakkında konuşabilirdi. Sonuçta onu buraya annesi getirmişti ve ona, bu amcanın bütün sorularını doğru bir şekilde cevapla demişti. O zaman bir sorun yoktu değil mi?
- Ben ve Tomo bir ay önce parkta tanıştık.
Doktor tekrar önündeki kağıda bir şeyler karaladı.
- Hikaru, şimdi bana Tomo hakkında her şeyi anlatmanı istiyorum. Kaç yaşında, nasıl görünüyor gibi. Ve tanıştığınızdan şimdiye kadar yaşadıklarınızı. Tamam mı?
Çocuk bu sözler üzerine yüzündeki gülümsemeyi biraz daha genişleterek konuşmaya başladı.
- Tomo benden büyük, üç yaş kadar. Galiba 16 yaşında. Çünkü benden büyük gözüküyor. Onunla parkta tanıştık. Parktaki çocuklar benimle görünüşüm yüzünden dalga geçtikleri için ağlıyordum. Sonra onun sesini duydum. Bana neden ağladığımı sordu. Önce onu görmezden geldim. Fakat ısrar edince kafamı kollarımın arasında çıkarıp ona baktım. Siyah saçları ve simsiyah parlak gözleri vardı. Ona bakınca bana ağlamamamı onların bendeki güzelliği göremediklerini söyledi. Ben melez olduğumdan saçlarım sarı ve gözlerim mavi. Bu yüzden benimle hep dalga geçerlerdi. Hiç arkadaş da edinememiştim. Benimle bu şekilde konuşan babamdan sonra ilk kişiydi. Ve bana güzel olduğumu söylemişti. Babam gibi...
Bu kelimeleri söylerken yüzü hafiften kızaran Hikaru, sözlerine devam etti.
- Daha sonra hep onunla konuştum, oynadım. Onunlayken çok mutluydum. Benden büyük ve uzundu ama yine de onu çok seviyordum. Çünkü o da beni seviyordu. Her gün eve gittiğimde anneme ondan bahsediyordum. Bir gün annem onu eve çağırmamı, tanışmak istediğini söyledi. Çok mutlu olmuştum. Onu davet ettiğimde kabul etti ve o gün beraber parkta oynadıktan sonra eve gittik. Eve girdiğimde annemi çağırdım o kapının önüne gelince Tomo, onu saygılı bir şekilde selamladı ama annem yüzünde korkmuş bir ifadeyle bir bana bir de kapıya bakıyordu. Ne olduğunu anlamadım. Anneme ona selam vermesini söylediğimde o da ona selam verdi ve bu gün işi olduğunu, Tomo'yu çağıranın o olduğunu ama başka bir gün tekrar gelmesini söyledi ve Tomo gitti. Ondan sonra annem bir daha Tomo ile konuşmamamı söyledi. Ama o benim tek ve en iyi arkadaşımdı. Öyle söylese bile onunla konuşmayı kesemezdim değil mi? Sonra gizli gizli buluşmaya başladık ve ben yine çok eğleniyordum. Bir gün annem evde yokken onu eve çağırdım beraber oyun oynadık ama annem bizi yakaladı ve sonra buradayım işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALİMİN AŞKI
Roman d'amourHAYALİMİN AŞKI Hayalindeki kişi karşına çıksa ne yapardın? Geçmişinin laneti geleceğinin mutluluğu olabilir mi? !!!DİKKAT!!! Konusu YAOİ (boyxboy)'dur.