Merhabalaaaaar. öncelikle bunu bölüm san-şaka şaka. sövmeyin, bölüm aşağıda he he .____.
Bardakları kurutup yerine yerleştirirken hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyordu. Tüm gece olanları düşünüp kalp çarpıntısından yorganını tekmeleyerek uyumuştu. Uzun bir aradan sonra rahat hissediyordu. Son 1 hafta boyunca yaşadığı ya da hissettiği duygular şu an yoktu.
Zihni tertemizdi. Hyunjin ile aralarındaki büyük sorunları çözmüş olduğuna inanıyordu. Mutluluğunu pek yamsıtmamaya çalışsa da Minho'nun gözünden pek bir şey kaçmazdı.
"Bu kadar çok sırıtırsan kaslarının işleyişi bozulur ve yüzün botoks yapmışçasına o pozisyonda kalır." dedi önlüğünü bağlarken. "Lütfen suratını asma. Mutluluk sana çok yakışıyor."
Felix kızaran yüzünü gizlemek için başını eğdi. "Teşekkürler, hyung."
"Dün yurtta dans edercesine dolaşıyordun."
"Sen. Yurtta mıydın?" dedi Felix şaşkınlıkla. Sorduğunun aptalca olduğunu biliyordu. Sadece attığı ufak çığlıkları Minho'nun duymuş olmasından utanıyordu.
"Yoktum say." dedi Minho elini 2 tarafa getirip omuzlarını silkerek. Felix'e bakıp kaşlarını imalı şekilde dans ettirdi. "Giydiğin kıyafetler de çok yakışmıştı. Hyunjin'in güzel bir tarzı varmış." dedi eğlenerek.
Felix utançla başını eğip işine gömülmeye çalıştı. Ama bir şekilde bu konu hakkında konuşmak istiyordu. Hatta saatlerce sadece Hyunjin'den bahsedebilirdi. Bu amaçla bakışlarını kahve kavanozlarını düzenleyen Minho'ya çevirdi.
"Dün gece barıştık." dedi parmak uçlarındaki tırnaklarıyla oynarken. Minho ona bakmadan sadece hımladı. Felix, Minho'nun söylediklerini can kulağı ile dinlediğini biliyordu. "Bir ihtimal onu öpmüş olabilirim."
Minho elinde kavanoz olduğu halde
vücudunu Felix'e çevirdi. Felix utangaç bakışlarını yakalamaması için başını öne eğdi. Minho'nun dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı. "Sana 1 hafta demiştim ama daha hızlı çıktın." dedi kahkaha atarak. Küçük olan sırtını Minho'ya döndü.
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum." dedi sesini stabil tutmaya çalışarak.
Minho Felix'in yanına gelip dirseğini bankoya dayayıp onunla göz göze geldi. "Asıl soruya gelelim. Onun hakkında şimdi ne düşünüyorsun?" dedi. Yüzünden kendini beğenmişlik ifadesi açık bir şekilde okunuyordu.
"Bilmiyorum," parmaklarıyla oynamaya devam etti "acele etmek istemiyorum. Changbin konusunda ne olduğunu biliyorsun."
Minho elini omzuna koyup sıkıca kavradı Burada olduğunu hissettirmek ve onu rahatlatmak istiyordu. "Acele etme Felix, istediğin tüm zamanı alabilirsin."
Felix ona gülümsedi. Aynı anda kapının açıldığını duyup o tarafa yöneldi. Kapıdan girenin kim olduğunu görünce istemsizce gülümsedi. Hyunjin sırtında bir çanta ile ona bakıp gülümsüyordu. Minho manalı bir şekilde Felix'in koluna hafifçe vurup personel odasına geçti.
"Hey," dedi Hyunjin bankoya yaklaşırken. "günaydın." gülümsemesi yakın mesafeden kesinlikle daha güzeldi. Felix bunu her sabah görmeye alışabileceğini hissetti.
"Günaydın." dedi Felix, gözlerinin kısılmasına engel olmadan gülümsedi. Dirseklerini bankoya yaslayıp Hyunjin'e eğildi. "Ne isterdiniz?" dedi resmi bir tonla. Hyunjin onun eğlenmek istediğinin farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to win a guy in 10 days ° hyunlix
Teen FictionGenç, hırslı ve patronundan nefret eden Hyunjin çalıştığı iş yerinde daha üst konuma gelebilmek için patronu ile bir erkeği kendine 10 günde aşık etmek üzerine iddiaya girer. Ama Hyunjin'in kendine aşık etmek için gözüne kestirdiği Felix'in planı ço...