"Al kahven." diyerek elindeki bardağı masaya sert bir şekilde bıraktı. Hyunjin bitkin bir hareketle masadaki bardağa uzandı.
Hiç durmadan kahveyi kafasına dikti ama ardından kahvenin sıcaklığı ile kahvesini yutamayıp yanaklarının arasında bekletti. Gözleri sıcaklıktan ötürü yaşarmıştı.
Jisung parmaklarını birbirine geçirmiş düz bir ifade ile ona bakıyordu. "Yanlış anlama normal şartlarda da sana üzülmem ama şu an bu başına gelenleri hak ediyorsun."
Hyunjin acı kahveyi zorla yudumlayarak ona döndü. Gözyaşlarından ötürü gözleri kısılmıştı. "Teşekkür ederim, terk edilen arkadaşını çok güzel teselli ediyorsun." dedi imayla.
"Felix'in sana 5 gün dayanmış olması bile mucize." diyerek omuzlarını silkti. "Sanırım bir sonraki madden de 'onu kısıtlama' falan olacak. Hatta bak 'onu kısıtlamayın yoksa terk edilebilirsiniz' diye ekleyebilirsin. Deneyimle onaylanmıştır."
Elini salladı. "Lütfen konuşma bu konu hakkında. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Sadece…" eliyle kahve bardağının etrafında daireler çizmeye başladı.
"Onu kıskanmadın değil mi?"
Eliyle kahve bardağına fazla baskı uygulamış olacak ki bardak masanın üzerine devrildi. "Oh, kahretsin!" dedi oturduğu yerden hışımla kalkarak. Ortalık birbirine girmişti ve her yere dokunarak peçete arıyordu.
Jisung eliyle Hyunjin'in ön koluna dokundu. "Hyunjin sakin ol, kantin görevlisi temizlemeye geliyor."
Hyunjin derin bir nefes alıp sandalyesine çöktü. Temiz elini saçlarının arasından geçirip bıkkın bi ifadeyle Jisung'un suratına baktı.
"Hyunjin," dedi Jisung elini uzatarak. Hyunjin bakışlarını önüne eğdi. "bana karşı dürüst ol lütfen." diğeri kafasını salladı. "Felix ile gerçek anlamda barışmak için mi o kütüphaneye gittin yoksa sadece iş için mi?"
Hyunjin elini kendine çekip tırnakları ile oynamaya başladı. Gözünün kenarı seğiriyordu.
"Ama kütüphanede çıkardığın taşkınlığı düşünürsek galiba ilki oluyor."
"Hayır." dedi sağlam bir sesle. "Yazımda 10 gün diyordu. Bunu 5 günde bitirirsem iddiamız geçerli olmaz-"
"Hyunjin inkar ediyorsun." dedi sözünü keserek.
"Hayır gayet ciddiyim." diyerek karşı çıktı.
"Gözün seğiriyor."
"Kahve elimi yaktı o yüzden!" dedi tonunu yükselterek. Jisung ona tatminkar bir ifadeyle baktı.
"Bu yüzden mi ona o notları yazmaya devam ettin?" başını tekrar önüne eğdi.
"Böyle bir şey mümkün olabilir mi?" diye sordu neredeyse yalvaran bir tonla.
"Neden bunu deneyip görmüyorsun?" dedi kaşlarını yumuşatıp.
"Beni görmek istemediğine eminim." sesi cümlenin sonuna doğru küçüldü.
Jisung ayağa kalkıp Hyunjin'in yanına gitti. Elini omzuna koyup şefkatli bir ifadeyle ona baktı. "Seni görmek istemeseydi kütüphane faciasından sonra seninle konuşmak için tüm kampüsü turlamazdı."
Haklıydı. Ve bu onu Felix ile konuşmak için daha da cesaretlendirmişti. Gün içinde belki de ilk defa gülümsemişti.
Telefonunu çıkarıp Felix'in numarasına tıkladı ve onunla konuşmak istediğini söyleyen bir mesaj bırakıp telefonunu tekrar kapadı. Jisung'a baktı. Jisung ona gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to win a guy in 10 days ° hyunlix
Roman pour AdolescentsGenç, hırslı ve patronundan nefret eden Hyunjin çalıştığı iş yerinde daha üst konuma gelebilmek için patronu ile bir erkeği kendine 10 günde aşık etmek üzerine iddiaya girer. Ama Hyunjin'in kendine aşık etmek için gözüne kestirdiği Felix'in planı ço...