|3|

539 6 0
                                    

  ......

Eşyalarımı toplayarak, son kez kapımda dikilmiş alexe baktım. Evde bir çift çorap bırakmamıştım. O öyle istemişti çünkü.

Nevresimlerin olduğu valiz ile tamı tamına iki valiz yapıyordu. Ve acımadan evden kovulmuştum. Gidecek yerim yoktu, tabi müstakbel kocamın evini saymazsak.
Büyük kaynanamdan aldığım adrese güvenerek zorluk çıkartmadan gidiyordum.

Bozuk olan asansörle şansıma küfrederek, valizleri merdivenlerden ittim. Kapıda gelmiş olan taksiye binerek adresi söyledim.

Önünde olduğum binanın aradığım bina olup olmadığını ölçerken taksiden inerek ücreti ödedim. İnşallah asansör sağlamdır.

Taksicinin indirdiği valizlerimi alarak, teşekkür ettim. Demir kapıdan valizlerle beraber geçerek, evde birilerinin olması umudu ile istediğim katın düğmesine bastım.

Kapıdaki pembe süsü bir kez daha inceleyerek zile bastım. Ben adamı şato gibi bir oturuyor sanırken meğersem şirin ve küçük olan pembe bir evde oturuyormuş.
Demekki bir insanı dış görünüşüne göre yargılamamak gerekirmiş.

Tekrar zile basacağımda, kapıyı siyah saçlı büyük siyah gözlü minyon tipli bir kız açtı.
" ah, yanlış geldiğimi biliyordum, robert nerde oturuyor acaba?"

Kız ince kaşlarını çatarak beni süzdü.
" hayır, yanlış değil burası robertin evide siz kimsiniz?"

" birşeyi değilim canım, alt üstü müstakbel eşi, siz?" Gözlerini hüzün kaplarken, bana öfke ile bakmaya başladı.

" ben robertin sevgilisiyim, eğer sen onu tehdit etmeseydin evleneceği kadın." Göz ucu ile onu şöyle bir süzdüm. " eh iyi ya işte onu büyük bir dertten kurtarmış oldum." 

Valizlerimi içeriye sürüyerek, etrafa göz gezdirdim. " ee, varmı benim için boş bir oda?"

" var " derken, resmen tıslamıştı. Kesinlikle dış görünüşüne zıt bir kavramdı. Omuz silkerek, bana gösterdiği odaya ilerledim.

Valizleri boşalttığımda, yataktan oturarak ağlamamak için kendimi sıktım. Her şey üst üste gelmişti. Bide yetmezmiş gibi sevgilisi vardı. İçeriye gittiğimde, esmer kız kulağında telefonla hiddetli bir şekilde biriyle konuşuyordu.

Sanırım iki sevgilinin arasını bozmuştum, herneyse. Mutfağa geçerek yemek yapmaya başladım. Şimdi bu kız sinirden yemek yapmayıda unuturdu, manzallah aç kalırdık.

" ne yapıyorsun?" Bağırmamak için kendini sıktığı belliydi, onun haline zıt gülümseyerek elimdeki tahta kaşığı gösterdim. " yemek, özel olarak istediğin birşey varmı?"

   .....

Yemekleri hazırlamış, sofrayı kurmuş müstakbel eşimi bekliyordum. Esmer kız ise odasına girmiş ve bir daha çıkmamıştı. Kapı zili çaldığında esmer kızdan önce giderek kapıyı açtım. Rabert bana sinirli Bakışlar atarken, arkadan bir başka sinirli adım sesleri duyuldu. " konuşmalıyız!" Rabert derin bir nefes alarak içeriye girdi.
" hoşgeldin müstakbel kocacım, nikahımız için gün aldın mı?"

Bana zarar vermemek için yumruklarını sıkarken içeriye geçti. " sende haklısın bunlar böyle ayak üstü konuşulacak konular değil, hadi sofraya geç senin için yemek hazırladım." Dediğimde, salona adımımı atmıştım. " bu sus artık, ya sen nasıl ikimizin evine bu kadını getirirsin?"

" ben onun yüzünü bile görmedim, başka bir şekilde öğrenmiş olmalı, allah aşkına sen nasıl böyle birşey düşünürsün?" Ikisini kavga ederken izlemek nedense hoşuma gitmişti. Tabağıma makarna alarak ketçap mayonez sıktım.

Çatalı uzun makarnanın içinde dolandırırken ikiliye göz gezdirip tamamen yemeğe daldım. " şuna bak bide yüzsüz gibi girdi mutfağa yemek yaptı, şimdide yiyor, sen cidden onunla evlenecekmisin?" Sesi sonlara doğru sesi kısılırken, dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım. Arada  iki kıkırtı çıkarken ikiside bana döndü. Şuan tüm havayı bozmuştum. " kusura bakmayın, ben genelde böyle sahneler izlediğimde dayanamam gülerim, siz devam edin lütfen, bana aldırmayın."

Robert masaya yaklaşarak örtüyü kendine doğru çekince yemekler yere saçıldı. Bir an irkilirken " siktir git, burdan " dedi.

Olduģum yerden kalkarken, " pekala, ben gideyim siz rahat rahat kavganızı edin." Dedim. Yerden yaptığım kurabiyeleri koyduğum poşeti alarak yanlarından ayrıldım.

" anahtarı aldım." Diyerek içeriye bağırdıktan sonra dışarıya çıktım.

   ....

" sevgilim, özledinmi beni?" Burnumu çekerek yanına oturdum.

" iaiaay" göz yaşlarım akmak için direniyorlardı, ama ağlayamazdım bu benim biriciğimi daha çok üzerdi. " bebeğim çok az kaldı. Sen hiç merak etme. En fazla bir yıl sonra çekip gideceğiz buradan ve sen iyileşeceksin."

" aiaiya " dudaklarımı yamuk dudaklarına bastırdım, salyaları bulaşsada umurumda değildi. Bu ona senden iğrenmiyorum şeklimdi, ne dediğimi anlamıyordu ki, sadece hareketlerim ile ona gösterebiliyordum. " seni çok özledim, yanında yatmayı, başımı okşamanı, beraber yaptığımız çılgınlıkları hepsini özlüyorum."

Gözlerim daha fazla dayanamadı ve yaşlar yanaklarımdan dökülmeye başladı.
" birlikte olup az mı çektirdik millete, sürekli sana kocaman adamsın diyip dururlardı uyma şu velete dediklerini bile duymuştum. Ama sen hiçbirini dinlemedin ve her saçmalığımda yanımdaydın " 

" ben o bebeği doğurduktan sonra paramızı alıp gideceğiz buralardan sen iyileşekceksin biz yine seninle sarhoş olup trafik canavarı olacağız. Belkide gittiğimiz yerde katya gibi paçamızı kurtaracak biri olmayacak ama biz yine birlikte olacağız " ellerini alkışlayarak,
" toe,toyu,toyn " dedi.

Hem ağlayarak, hem gülerek kafamı salladım." Evet baba torun, ama hiç öpüp koklayamayacağım bir torun " babam hala gülerken ben arkama dönerek sessizce göz yaşı dökmeye başlamıştım.

Hiçbir zaman yolun sonu değildi, ama hiçbir yolda dümdüz değildi.

  ....

tough love || Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin