"Sicheng'a sordum. Hendery'i sakin ve rahatlatıcı bir yere götürmeni öneriyor."
Lucas'ın söylediği şeyle başımı sallamış ve düşünmeye devam etmiştim. Bu sabah bir acil durum toplanması yapmış ve tüm dostlarımı evime çağırmıştım. Cumartesi sabah 9'da uyandırıldığı için Haechan bana telefonda küfürler etmişti ama yine de gelmişti kıvırcık marulum. Bu arada kim Haechan'a yanlış küfür öğretmişti merak ediyordum. Çocuk havalı havalı küfür ettiğini sanıyordu ama her seferinde poponu eşek öpsün diyip duruyordu. Bu tam Yangyang'ın öğreteceği bir şeydi. Odama ilk girdiği an küfürlerini ettiğinde Yangyang onunla nasıl uğraşmamıştı şaşırmıştım doğrusu.
Hendery'nin beni merak etmesi üzerinden 2 gün geçmişti. Aslında küçücük bir olay gibi gözükebilirdi ama benim ve destekçi arkadaşlarım için bu büyük bir teklif gibi bir şeydi. Haechan'a göre çocuk bana ilk görüşte aşık olmuştu o yüzden eksikliğimi hissetmişti. Chenle'ya göreyse Lucas ve flörtünün yanında sıkıldığı için öylesine sormuştu.
Chenle'nın söylediğini mantıklı buluyor olmalıydınız ama hayır. Benim aşık zihnim kesinlikle Haechan'ın söylediğine katılıyordu. Ne ara bu kadar alık olmuştum ciddili merak ediyordum.
"Sicheng Dejun'unkine bir şeyler ötmez değil mi?"
Yangyang kıyafet dolabımı karıştırırken sormuştu. Hızlıca Lucas'a bakmıştım. Bu ihtimali hiç düşünmemiştim, eğer böyle bir şey olursa felaket rezil olurdum. Mezarımın yerini seçmeye başlardım dakikasında.
"Söylememiştir değil mi?"
Sormuştum. Lucas başını iki yana sallamış ve söylemez demişti. Sicheng benim arkadaşına vurulmuş olduğumu duyduğunda önce şaşırmış sonra da sevinmiş. Ona göre 4'lü çift randevularına çıkmak için bir fırsat doğmuştu ve arkadaşı yanında 3. kişi olarak yalnız kalmayacaktı. Böyle bir şeyi asla hayal etmek istemesem de bana yardım ettiği için bizim devenin gönül yarasına karşı minnet hissetmiştim. Ne kadar çok kişi yardım ediyordu benim Hendery'i tavlamama. İyi dostlar biriktirmiştim.
"Aslında kafeye gidebilirsiniz."
Chenle ayna karşısında oturmuş saçlarını tararken söylemişti, dipleri geldiği için yeniden turuncuya boyatmıştı saçlarını. Tek sorun saçlarının parlamasıydı, sulu portakallar gibi parlıyordu saçları. Haechan da onun yanına gitmiş ve kıvırcık saçlarına çantasından çıkarttığı tokalardan takmaya başlamıştı.
"Hayır bence kafe sıkıcı olur ve çok klasik."
Shotaro Lucas'ın yanına oturmuş oyunda yaptığı skoru gösteriyordu.
"Sinemaya ne dersiniz?"
Önermiştim. Haechan güzel fikir olduğunu söylemişti. En arka koltuğa bilet alırsam çok daha güzel olacağını söylemişti. Lucas konuyu farklı yerlere çekmiş ve bana karşı kaş göz yapmış durmuştu gülümserken. Şu tipe bakın ya, şu şerefsizin şu tipine bir bakın. Sanki açık manga sahneleri geçiyordu gözünün önünden. Ona göz devirmiştim.
"Bence sahil en iyisi."
Yangyang dolabımdaki kıyafetleri yatağımın üzerine atarken dalgınca söylemişti.
"Ne yapıyorsun abi? İçine sıçtın odamın."
Bana ters ters bakmış ve cevap vermeyerek yaptığı şeye devam etmişti. Onun yerine Chenle cevap vermişti.
"Senin zevkine güvenmediği için sana kombin hazırlıyor."
"Kusura bakma ama en az 42 yaşındaki dayım kadar sıkıcı giyiniyorsun tatlı çiçeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90's love ; Xiaodery (askıda)
Short StoryBen Xiao Dejun ve 1999'un Mayısında, atari salonundan çıkarken gördüğüm o güzel çocuğa aşık oldum. [20.04.2021]