Anlamsızdı herşey sebebi bilene kadar

29 5 2
                                    

O telefon hayatımın şokunu yaratmıştı bana. Ne oluyordu. O tehlikede miydi yada tehlikenin ta kendisi mi?
- Kızım babanla sahile çıkıyoruz. Gelicek misin ?
- Hayır anne ben bugün erken yatıcam.
- Tamam kızım bir saate geliriz bizde.
Annemler çıkmıştı. Acaba onlarla gitse miydim korkusu kapladı içimi.
- Aaa!!
Elektrik kesildi. Hemen pilli olan ledlerimi açtım. Sonra dolapta olan fenerimi buldum. Sultan abla yoktu. Bu arada Sultan abla evimizin hizmetlisiydi. Bugün izin almıştı. Odamdaki penceremden dışarı baktım. Hava yağışlı değildi ve NEE!! Bu olamazdı sadece bizim elektriğimiz mi gitmişti. Bu hiç normal değildi. Bir dakika mutfaktan sesler geliyor. Hayır olamaz bir de hırsız mı girmişti içeri. Bir gecede başıma gelenlere bak. Off ne yapacaktım. Hemen ledlerimi ve fenerimi kapattım. Küçük kalem fenerimi aldım. Yatağımla duvarın arasında kalan yere girdim. Sonra odamın kapısı yavaşça açıldı. Allahım ne olur kurtar beni. Gitti. Oh şükür. Ben yinede oradan çıkmadım. Evimizin kapısının sesi duyuldu. Çıkmıştı. Pencereden baktım gidiyordu. Ne olmuştu öyle. Eğer hırsızsa neden odamı kurcalamadı. Elektrikler geldi . Odada dolaşmaya başladım. Bekle o da ne ? Masamın üstünde küçük bir not vardı.
Bu sadece bir uyarı. Ondan uzak dur. Yoksa sonucunu sen çekeceksin. Ve bu arada orada olduğunu biliyorum. Elektriklere dikkat et birden giderler ve bir daha gelmeyebililer.
Bu neydi böyle. Birden kapı açıldı korktum. Bu sefer cesaretli olup kapıya baktım. Annemler gelmişti.
- Kızım sen uyumadın mı?
- Hayır anne uyku tutmadı.
- Tamam kızım bizim uykumuz geldi biz yatıyoruz.
- Tamam baba.
Annemler odalarına çıktılar. Ben hala az önce olanları sorguluyorum. Ama şuan hiç bir şey sorgulayacak durumda değildim. Hemen yatağıma uzandım ve uyuya kaldım. Sabah olduğunda hazırlanıp okula çıktım. Ona bunun hesabını soracaktım. Sınıfa girdiğimde dünkü yerinde oturuyor ve telefonuyla ilgileniyordu. Hemen onun yanına geçtim.
- Konuşmamız lazım.
Bana baktı ve umursamadan önüne döndü.
- Ne konuşucaz.
- Tehlikeyi
- Ne
Anlamış olacak ki korku dolu bakışlarıyla bana döndü.
- Ne diyorsun sen?
- Burada olmaz ders arasında konuşalım.
- Tamam.
Hoca geldi. Bugün Eslem yoktu. Eslem'in anne babası ayrıydı. Annesiyle yaşıyordu fakat bugün babasıyla buluşacaktı. Ders boyunca olanları düşünüp durdum. Ders arasına girdik.
- Gel hadi .
Beni kolumdan kibarca tutup bahçenin gizli bir köşesine götürdü.
- Anlat ne oldu?
- Sen... Tehlikede misin yoksa... Tehlike mi.
Bunu sorduğumda hem sinirli hem de üzgün bakışlarıyla bana bakıyordu.
- İkiside...
Ona anlam veremez bakışlarla baktım
- Ne ?
- Üzgünüm bunu sana en başta anlatmam gerekirdi.
- Hayır en başta benden uzak durman gerekirdi. Senin yüzünden evde tekken elektrikler kesildi ve evime hırsız gibi biri girdi ve bunu notu bıraktı.
Notu ona verdim. Okuyunca kendi içinden sövdü durdu.
- Sana her şeyi anlatıcam.
- Anlatmanı bekliyorum.
- Ben ünlü iş adamı Murat Uygar'ın oğlu Yamaç Uygarım.
- Bir dakika şu mafya olan Murat Uygar'dan bahsediyorsun dimi?
- Evet ta kendisi. Ben 2 yıl önce babamın işlerinden birine bulaştım. Bu işte bir adam öldü ve  suçu bana attılar. Babam beni korumaya çalıştı fakat 1 yıl önce vuruldum. Bir kaç hafta hastanede kaldım. Babam beni öldü bilmelerini istedi ve soyadımı değiştirdi. Onlar da benim öldüğümü sandılar uzun bir süre beni aramayı bıraktılar. Çünkü öldüğümü sanıyorlardı ta ki şimdiye kadar.
- Peki o adamlar niye baştan polise gitmediler.
- Onlar da mafya Alçin. Bütün mafyalar kendi adaletini kendi sağlar.
- Sen o... işin içine nasıl girdin ve bu nasıl bir iş.
- Bu karşı mafyalar toplu katliamlara bulaşmışlar babam ne kadar mafya olursa olsun. Özünde iyi bir insandır. Onları uyaracaktı. İşler yolunda gitseydi tabii.
- Tamam ben anlıcamı anladım uzak dur benden.
- Alçin..dur
Arkamı dönüp hızla ilerledim. Beni kolumdan tutup kendine hafifçe çekti.
- Dur gitme.
- Bırak beni!
Alnını alnıma yasladı ve gözlerimin içine okyanus mavisi gözleriyle baktı. Hem hüzün hem tutkuyla benim gözlerimi izliyordu. Sonra nefesim nefesime değdi o anda ne yapacağını anlasam da geri çekilmedim. Çünkü beni kendi içine çekmişti bile. Dudakları dudaklarıma hafifçe değdiğinde kendimi geri çektim ve yapmak istemiceğim bir şey yaptım. Ona tokat attım. Hızlıca oradan uzaklaşıp okula girdim. O sinirle birine çarptım.
- Üzgünüm benim hatam.
Dedim içtenlikle olmayan bir sesle. Yüzüne bakamıyordum.
- Alçin naber.
Bu Doruk'tu.
- Doruk sen misin?!
- Evet aramıyorsun unuttun beni alt tarafı farklı sınıftayız.
- Üzgünüm Doruk ya bugünlerde çok dalgınım.
- Seni bir şekilde affederim. Bugün çıkışta yemek yiyoruz itiraz istemiyorum.
- Ama Dor-
Tam devam ederken parmaklarıyla sözümü kesti. Kibar bir sesle.
- İtiraz istemiyorum.
- Peki. Derse yetişmem lazım çıkışta görüşürüz.
Gülümsedi. Ben de buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim.
- İyi dersler.
- İyi dersler.
Oradan uzaklaştım ve sınıfa geçtim Yamaç yerinde değildi en arka sıraya geçmiş üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Ona hiç aldırmadan sırama geçtim.

      YAMAÇ'IN ANLATIMIYLA
Buna inanamıyorum. Alçın benim en büyük sırrımı öğrenmişti ve bu onu tehlikeye atmıştı. Onu benden yani tehlikeden uzak tutmalıydım. Ders başladı ve hoca girdi. Ben Alçin'in benim hakkımda ne düşündüğünü düşünüp durdum. Bu bana çok koyuyordu. O s*kt*iğimin çocuğu ölmüştü ve tüm suç benim üstüme kalmıştı. Dersler bitene kadar ne o benle konuştu ne de ben onla. Dersler bittiğinde Alçin'in bir çocukla beraber çıktığını gördüm. O kimdi öyle. Birden hayatımızda beliren kara kedi. Onları takip ettim. Tamam bu psikopatlık bir hareketti fakat ben Alçin'e aşık olmuştum. Onu başka biriyle görmek canımı yakıyordu. Bir restoranda yemek yemeğe başladılar. Birbirlerine gülüp duruyorlardı. Bir yandan onun güldüğüne sevinirken diğer yandan başkasına güldüğüne sinirleniyordum.
Yakınlarında olan bir masaya gittim. Alçin'in arkası bana dönüktü. Ne konuştuklarını duymaya çalıştım.
- Beni aramamanın sebebini anlatmadın hala kaç gündür senden telefon bekliyorum.
Sırıttı mı o.
- Dedim ya bu aralar canım sıkkın.
- Alçin senin canın hiç sıkkın olmazdı. Ne oldu?
Sanane lan *r*spu.
- Boşver sen nasılsın?
- İyi işte biliyosun. 2 hafta önce sevgilimden ayrıldım. Tabi buna ayrılık denirse.
- Ne oldu niye öyle dedin ki?
- Kız ben ondan ayrılsam bile o benden ayrılmıyor. Neredeysem koşarak geliyor. Yalvarıyor. Bırakmıyor peşimi musallat oldu c*n gibi.
Ufak bir kahkaha sesi duydum. Alçin'den geliyordu.
- Ne gülüyorsun kızım ya zaten ondan sonra kime çıkma teklif etsem kabul etmiyorlar. Kız meğersem korkutuyormuş onları.
Bir kahkaha daha duyuldu.
- Allah sabır versin nediyim?! Hadi kalkalım bugün kuzenlerim geliyor yetişmem lazım.
- Hangisi?
- Didem
- Kızım onu bana ayarlasana hadi be.
- Hayır Doruk onun 3 abisi var ne diyosun sen!
- Ohaa kızım ne yapıyor sizin sülale böyle 3 abi ne ?Senin abin hala Amerika'da mı?
- Evet bu yaz gelicek.
- Sizin sülaleden korkmaya başladım.
- Hadi tamam kalk abartma sende.!
Hesabı isteyip kalktılar. Bende hesabı istedim. Sonra peşlerine düştüm. Doruk başka bir yere Alçın başka bir yere gidiyordu. Ben Alçin'i takip ettim. Evine girdi. Arka bahçeleri gözüküyordu oraya baktım bir adam ardı.Alçin'den bir iki yaş büyük biri .
Birbirlerinin yanaklarını öptüler ve içeri girmeden bir kız geldi. Bu Didem olmalıydı.  Ben bir yerden onları izliyordum. Beraber dışarı çıktılar. Sahile doğru gittiler. Oradaki bir sinema salonunun içine girdiler.

Arkadaşlar bunu belki kısa bulabilirsiniz en yakın zamanda bir sonraki bölümü de yayımlıcam.

Lütfen takipte kalın sizin takipte kalmanız bu hikayeyi daha da güçlü kılıyor.

Yeni bölümde görüşmek üzere >

KIZIL KUŞ~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin