ŞAKA

9 2 1
                                    

( Arkadaşlar bu arada Berk ve Didem artık dayılarının çocukları amcalarının değil kapiş.)

Neyse Devam Keee...

Çadırdan çıkıp koşturarak Didolarin çadırına vardım. Nasıl bana söylemez sevgili olduklarını. İçeri girdiğimde Didem ile Alpereni öpüşürken yakaladım.
- Sıçarım ağzınıza ayrılın lan!
İkiside bana şaşkınlıkla bakıyordu.
- Alperen şimdi siktir ol ve çadırın önünde olan Berk'ten dayak ye. Dido sende bana herşeyi anlat.
Evet Berk çadırın önünde bekliyordu. Alperen'i çekiştirip çadırdan dışarıya attım ve tam fermuarı çekecekken bütün kızlar içeri girdi.
- Ne oluyor lan!?
- Çekil kız şurdan.
Diye çemkirdi Jale.
Hepsi içeri girdi. Hepimiz 'anlat' bakışlarıyla Didem'e baktık.
- Tamam herşey çadırlara girince başladı. Aslında o zamana kadar konuşmadık sonra öptü.
- Ne!

Dedik hepimiz aynı anda.

- Öyle işte sonra beni sevdiğini söyledi. Ee ben de onu seviyordum. Sevgili olduk. Bu kadar.
- Odun.
- Öküz
- Kalas
- Kütük
- Bana bişey kalmadı. Ama zaten ne olsun ki biz de Berk ile böyle sevgili olduk
Dedi Sinem.
- Ne!
Dedik aynı anda.
- Aha şimdi sıçtım.
Dedi ve kendini dışarı attı. Hepimiz dışarı çıktık. Sinem çadırın önünde mal değneği gibi duruyordu. Hepimiz domino taşları gibi önümüzdekine çarpıp düştük. Ben bağırdım.
- Ne dikiliyon lan mal değneği!
Herkes kalkıp Sinem'in baktığı yere baktı. Alperen ve Berk dayak yemişti. Ne Berk mi? Tüm erkekler oradaydı Onların yanına gittim ve konuşmaya başladım.
- Evet şimdi olayı kısaca özet geçiyorum. Berk Alperen'e daldı sonra Selim ayirmaya çalıştı. Bir tane yumruk yedi sonra Berk'in Sinem ile sevgili olduğunu öğrendiniz. Bu sefer Emir Berk'e daldı. Ama hiç biriniz karışmadiniz sizin benim Berkcimle ne alıp veremediğiniz var ya.
- Bunun her yerde gözü var. Ama ufak bişey eksik Berk'e herkes daldı.
- O niye?
- Sinem hamileymiş.

Sinem hamile, Sinem hamile , Sinem hamile.

Hızlıca koşup Berk'e sert bir yumruk geçirdim. Sonra gidip Sinem'e sarıldım. Sonra çekilince.
- Kaç aylık teylasının gülü.
- Teyla ne be?
Dedi herkes aynı anda.
- Teyze ve halanın birleşimi.
Dediğimde herkes kahkaha attı.
- Ee kaç aylık? Yada kaç haftalık?
Dedim.
- 2 haftalık.
- Ya daha küçücük kıyamam!
Dedik bütün kızlar aynı anda.
Erkekler bize canavarmisiz gibi baktı.
Sonra kızlarla aynı anda tekrar.
- Ne öyle bakiyonuz?
Dedik. Erkekler kelime-i şehadet getirmeye başladı. Biz tüm kızlar kahkahalarla gülüyorduk. Saate baktığımda 15.13 tü.
Kızlarla beraber erkeklerin yanına gittik. Son anda Doruk'un olmadığını farkettim.
- Doruk nerede?
Diye sordum. Erkekler kahkaha attı. Kızlarla onların baktığı yere baktık. Doruk ve Sena geliyordu . Ama nasıl.
Doruk Senanın omzuna kolunu atmıştı.
- Siz de mi?
Dedi Jale.
- Evet sevgilim olur kendisi.
Dedi Doruk.
- İyi de siz daha yeni tanıştınız.
Dedi Ümmü Gülsüm.
- Yoo.
Dedim ben sırıtarak.
- Alçinnn! Anlatma.
- Yoo anlatıcam. Bakın şimdi biz kafes dövüşlerine gittiğimizde ikimiz de dövüşüyoruz tabi ben kimliksiz maske ile dövüşüyorum. Sena da öyle dövüşüyormuş. Doruk bunla dövüşücekti. Sena bunu dövdü. Hatta hastanelik etti.
Diyip kahkaha attım. Diğer herkes de benimle birlikte gülmeye başladı.
- Alçin abin sana neden Kızıl Kuş diyor biliyorum.
Dedi Doruk.
- İsmimim anlamı o çünkü.
- Sadece o mu?
Dedi Doruk.
- Doruk kırarım kemiklerini. Abi bişey de.
Dedim.
- Doruk bu benim hakkım söylersen fena olur.
- Tamam abi sen söyle.
Dedi Doruk.

- Hainlik yapma abi.

- Çok geç. Bakın şimdi Alçin 7 yaşındayken bir akrabamızın kinasina gitmiş. Geline yakılan kınayı saçına sürmüş. Annem bunu görünce hemen eve getirmiş . Annem bunu hemen banyo yaptırdı. Sonra Alçin salona geldi. Bir baktım saçları kıpkırmızı. Ben de bastım kahkayi. İki haftaya anca geçti kına.
Dedi herkes gülmeye başladı.

KIZIL KUŞ~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin