Onu görmemle şok geçirmiştim ama yüzümde hiçbir değişiklik olmamıştı. Tüm gücüm tükenmişti sanki.
Beni nasıl bulmuştu? Bir plan mı yapmıştı yoksa? Ve en kötüsü bundan sonra ne olacaktı.
Gülümsedi.
"Gerçekten öylece kaçabileceğini mi sandın?"
Nefretle ona baktım. Geri çekilip çenemi kurtardım ve ayağa kalkmaya çalıştım. Daha bir adım atmışken önümde belirdi.
"Bırak peşimi yoksa polislere haber veririm!"
Gülümsemesi yüzüne yayıldı ve
"Hala anlamadın mı?"
Dedi.Akıl oyunlarıyla kafamı karıştırıyordu.
Kaşlarımı çattım
"Ne saçmalıyorsun sen?"Kollarını göğsünde birleştirdi.
"Anlatırdım ama... Bu uzun sürer."Bakışları donuklaştı.
"Ama istersen şu son kısımdan sonra anlatabilirim."Dedikleri beynimin içinde sürekli dönüp dolaşıyor ama bir sonuca varamıyordum. İçimden bir ses tehlikede olduğumu söylüyordu.
Hemen harekete geçip buradan gitmek istiyordum.
İçimden üçe kadar sayıp koşmayı planlıyordum. Hadi, bunu yapabilirsin!
Bir...
Gözlerime odaklanmış bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu.
İki...
Yüzümdeki ifadeyi kontrol etmeye çalışıyordum, ona hiçbir şey belli etmemem lazımdı.
Üç!
Arkamı döndüm ve hızlı adımlarımı peş peşe sıraladım. Kaçabileceğimi pek sanmıyordum ama yine de vazgeçemezdim.
Arkamdan geliyor muydu bilmiyordum ama yine de koşmaya devam ediyordum. Başımı çevirip zaman kaybetmekten korkuyordum.
Yandaki ara sokağa dalıp koşmaya başladığımdan beri düzgün nefes alamamıştım. Bir süre sonra beklenmedik bir şekilde önüme bugün hastanede gördüğüm adamlardan biri çıktı.
Sağımdaki sokağa girmekten başka çarem yoktu. Hemen sağa döndüm ve hiç durmaksızın koşmaya devam ettim. İçimde kurtulmaya dair umut yeşerirken karşıma çıkan ve boyumu geçen telden duvar durmama neden oldu. Sokağın sonuna kadar gelmiştim ve gidebileceğim başka bir yer yoktu.
Arkamı döndüm. Karanlık sokağın başındaki sokak lambasının ışığının altında o belirdi. Adını, kim olduğunu, ne yapacağını ve nasıl biri olduğunu bilmiyordum ama tehlikeliydi.
Hiçbir şey yapmadan nasıl başıma böyle bir bela alabiliyordum?
Elleri ceplerinde yolun ortasına kadar geldi. Pek acelesi varmış gibi durmuyordu. Başını kaldırıp bana baktı ve bir adım attı. Telaşla ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Bir adım daha attı.
Hemen arkamı döndüm ve tırmanabilirmiyim diye tel duvara bakarken sol köşedeki koparılmış teller sayesinde oluşan çıkışı gördüm.
Bu sırada arkamda neler olup bittiğine bakmak için döndüm ve aradaki mesafenin daraldığını fark ettim.
Durmuştu ve az önce fark ettiğim boşluğu o da görmüştü.
Vakit kaybetmeden kopan tellerin açtığı yerden el verdiğince geçmeye çalıştım. Belim geçince oturur pozisyona geçip bacaklarımı kendime doğru çektim. Bunu yaparken karşımdaki adamın aradaki kısa mesafeyi hızlı adımlarla katettiğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKTAŞI
Teen FictionOnu hiç böyle görmemiştim. Gözlerindeki hüznü, kararsız bakışlarını... "İyi misin?" Elleri dizlerinin üzerinden aşağı sarkmıştı. "Hayır desem inanır mısın?" Yorgun gözleri hafif kısık bir şekilde yeri inceliyordu. Bende yere oturdum ve onun gibi di...