VAZGEÇEBİLİR MİYİM Kİ?

1K 117 13
                                    

Mert'i de arkamda sürükleyerek bir hışımla girdim içeri.  Odaya girip montumu çıkardığım gibi yere fırlattım. Ellerimi saçıma geçirip hırsla çektim. Bu yaşadıklarımızın tek mantıklı açıklaması vardı ve ben buna inanmak istemiyordum. Ne olursa olsun bunu yapacağına ihtimal vermemiştim. Ama gel gör ki bütün oklar aynı yönü gösteriyordu. Bu düşüncelerle beslediğim öfkem bana odada volta attırırken Mert kolumdan tutup beni durdurdu:

" Sakin ol, ne olduğundan emin olmadan celallenme. Adam gibi karşımıza alıp konuşalım. Eğer bu işte onun parmağı varsa o zaman öfkelenirsin."

   Burnumdan sık nefesler alarak beni yatıştırmaya çalışan Mert'e:

" Senin sükunetini sikeyim Mert. Her şey gün gibi ortada sen hala konuşalım diyorsun."

   Mert bu sefer iki omzumdan tutarak beni kendine döndürdü:

" Cenk bana bak..." 

  İnatla Mert dışında her yere bakıyordum:

" Cenk , Zeki şu yaşadıklarımızın sorumlusu olarak görünebilir ama beni dinle. Zeki'yi senden önce ve senden uzun tanıdım. Yaşadığımız onca olayda kendisiyle ilgili bir şey olmamasına karşın bizi satmadı. Aksine ailelerimiz bizi korumak için uzaklaştırdığında o bizi savunduğu için zarar gördü. Bu yüzden en azından onu dinlememiz gerektiğine inanıyorum." deyince sakinleşip Mert'e baktım. Yorgun gözlerinde şefkat, dudaklarında ufak bir tebessüm vardı. Bu adam benim bütün sinirimi beş dakikada yerle yeksan etmeyi nasıl başarıyordu?

" İyi tamam senin dediğin gibi olsun ama eğer bu işin arkasında o varsa beni durduramazsın bilmiş ol"

 Sesim haddinden çok çıkmış olmalı ki Kaan uyanmıştı:

" Neler oluyor?"

" Yok bir şey sen uyumaya devam et." dediğimde itiraz etmeden yeniden uykusuna döndü. Ben de dolaba yönelip Mert'e temiz eşorfman çıkardım. Mert giyinmek için banyoya gittiğinde ben de üzerimi değiştirip yer yatağını hazırladım. Sobayı takviyeleyip kendi yatağımı hazırlarken Mert odaya girdi. Dolaptan bir şey alıp yatağına geçti. Ben işime devam ederken Mert sol koluma asılıp beni yer yatağına çekince dengemi kaybedip Mert'in ayaklarının dibine kıçım üstü düştüm.Bir hışımla dönüp:

" Ne yapıyorsun Mert?" dediğimde tanıştığımız günkü soğuk ve ifadesiz suratıyla:

" Üstünü çıkar" dedi. Afallamış bir şekilde kocaman açtığım gözlerimle Mert'e bakıp:

" Anlamadım" dediğimde ise:

" Sen kendimi Herkül mü zannediyorsun ? Az önce sırtına sopa yedin, sıcağıyla hissetmiyor olabilirsin ama ilgilenmezsen sonradan sıkıntı yaratacak. Şimdi uslu uslu üstünü çıkar Cenk" dediğinde ise:

" Ben sonra hallederim, endişelenme." dedim.

" Sırtına nasıl merhem sürmeyi düşünüyorsun acaba? Sakın bana utanıyorum deme daha bir ay önce yaralandığında yaralarını temizleyip üstünü değiştiren kişiden utanman çok saçma. Ama sen de Zeki gibi düşünüyorsan sana diyecek hiç bir şeyim yok."

   Kolumu bırakıp yanındaki ilk yardım malzemelerini yatağın kenarına itti. Yaptığım hareketin saçmalığı yüzüme tokat gibi inmişti. Derin bir nefes alıp üstümü çıkardım ve sırtımı Mert' döndüm:

" Özür dilerim."

  Kısa bir sessizliğin ardından sırtımda hissettiğim iri parmakların nazik dokunuşu ile irkildim. Sanki kırılacakmışım gibi dikkatle kremi yedirdi. Dokunuşu içimi ısıtsa da dahada önemlisi varlığı hayatımda dolduramadığım bir boşluğu dolduruyordu. Ellerini çektiğinde kazağıma uzandım.

" Her şey için teşekkür ederim Cenk ama daha fazla benim hayatıma müdahil olmanı istemiyorum."

" Sen ne dediğinin farkında mısın? Yine mi sineye çekeceksin?" diyerek ona dönmeye çalıştığımda parmaklarını koluma sararak durdurdu:

" Hayır ama bundan sonrasını ben hallederim. Sen uzak dur, artık incindiğini görmek istemiyorum."

  Evet, kalın kafalı olabilirdim ama söylediklerinin altında söyleyemedikleri olduğunu anlayacak kadar aklım vardı. Ben bunları düşünürken parmakları kolumda daha da sıkılaştı:

" Burada dur artık. Ne ailemin dayağı, ne Zeki'nin sözleri hiçbiri seni bu halde görmek kadar acıtmıyor canımı. Bu yüzden işlerimi en kısa zamanda halledip gideceğim. Tekrar her şey için teşekkür ederim..." dediği zaman göğsümün sıkışması ile elimi göğsüme attım. Hüç bir şeyi kaybetmek canımı bu kadar acıtmamıştı. İçimden geçenleri doğru düzgün anlamadığımın farkındaydım ancak şu kısacık zamanda hayatıma giren Mert'ten vazgeçmeye hiç niyetim yoktu. Onun ne hissettiğini anlayabilirdim ama kendi hislerimi anlamak içinse zamana ihtiyacım vardı. Sağ elimi koluma uzanan elinin üzerine koyup geriye dönerek gözlerine baktım:

" Daha fazla müdahil olmamam gibi bir durum yok. Yeteri kadar içindeyim. Şimdi bunları düşünme de uyu." deyip kazağımı üzerime geçirerek yatağıma geçtim. Zor bir gündü ve hem öfke hem de kavganın etkisiyle uykuya yenik düştüm.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

   Hayatımda hiç bir vakit kendi kendime uyanan biri olmadım. Yatağım benim en büyük aşkımdı.  Şimdi ise tepemde konuşan ikiliye inat sıcak yorganımın içine daha da gömülmüştüm.  Kaan:

" Onu kaldırmanın yolu kesinlikle bu değil Mert. Adam yorganıyla aşk yaşıyor ve emin ol onların aşkı Kerem ile Aslı'nın aşkından büyük."

   Mert'in neşeli kahkahasının devamında:

 " Yanılıyorsun Kaan , emin ol onun en büyük aşkı yemek ve vücudunu beyni değil midesi yönetiyor. " sözlerinin ardından gözlerimi açmaya tenezzül etmeden:

" İkinizde haklısınız, benim için tartışmanız gururumu okşasa da susun ki biraz daha uyuyayım Allah aşkına. Zira dün işe rest çektim." deyip yorganımın içine daha da gömüldüm. Mert yatağımın kenarına oturup beni omzumdan sarsarak:

" Kalkta bir şeyler ye, istiyorsan tekrar yatağınla aşkına dönersin."

   Oflaya poflaya yataktan kalktığımda odayı dolduran yumurtalı kavurma kokusuyla mest oldum:

" Allah'ım bana cennet bahşedecek olursan ne olur yanıma yemek yapmakta usta bir huri nasip et" deyince  evdeki ikilinin " cık cık cık" sesleri ile kıkırtılarına maruz kaldım.  Sobanın üzerindeki sudan  alıp günlük işlerimi görmeye banyoya gittim. Döndüğümde Mert çayları doldururken Kaan'la sıcak bir sohbete dalmışlardı. Masaya oturduğumda kapının ısrarla çalınmasıyla ayağa kalkıp kapıya yönelirken söyleniyordum:

" Ne alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı, bir ağız tadıyla kahvaltı yapamayacak mıyız?" diyerek kapıyı açtığımda karşımda telaşlı ve korkmuş bir Zeki bulmanın şaşkınlığı ile dona kaldım.


ÇIĞ(GAY) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin