KARAR

1K 109 9
                                    

Kapıda ayakta durmaya çalışan Mert'e baktığımda öfkemin yerini acı aldı. Gözlerim doldu ve elimin tersi ile akmaya fırsat kollayan gözyaşlarımı silip hızla Mert'in yanına koştum. Omzundan yakaladığımda acı ile inledi. Daha nazik olmaya çalışarak kolunun altına girip kapıyı kapattım. Ayakkabılarımı çıkarıp Mert'i oturma odasına götürdüm. Oturma odası her zamankinin aksine darma dağınıktı.  Mert'i sedire bırakıp odasına giderek bir battaniye aldım ve üstüne örttüm. Kömürlükten gerekli malzemeleri alıp hızla sobanın yanına geldiğimde herşeyi hazırlayıp sobayı yakmaya çalıştım. Yakmaya çalıştım diyorum çünkü ellerim hem sinirden hem acıdan titrediği için zorlanıyordum. Derin bir nefes alıp sakinleşince tekrar kibriti yakıp kağıdı tutuşturabildim. Dışarısı soğuktu ama içerisi dışarısından da soğuktu. Mert'e döndüğümde yırtılmış kıyafetleri ve hırpalanmış vücudu ile titriyordu. Hızla etrafı toparladım, köşedeki süpürgeyi alıp salonu süpürdüm.  Sedirin yanındaki yer minderini alıp sobanın yanına serdim. Tekrar Mert'in odasına gidip yastık ve bir battaniye daha alıp geldim ve battaniyeyi yatağın üzerine açıp yastıkları da yerleştirdim. Mert'i mindere yerleştirip mutfağa gittim. Ocağa bir kazan su koyup ecza çantasını alarak Mert'in odasına geçtim. İç çamaşırı ve kalın eşorfmanlarını aldıktan sonra tekrar salona gittim. Oda az da olsa ısınmıştı ama Mert hala titriyordu. Karşısına oturup kazağını, içliğini ve en son da fanilasını çıkardığımda vücudunda gördüğüm izler sanki benim vücudumdaymışcasına canım acıdı. Sopa ve kemerle yapılmış, bazıları eski yaralarının üzerine geldiği için derisi iyice açılmıştı. Ecza çantasını açarak batikonu pamuğa döktüm, dikkatle yaralarını dezenfekte etmeye çalıştım. Bağırmamak için ellerini ve çenesini sıkıyordu. Çantadan antibiyotik merhemi çıkarıp yaralara sürerken içimden lanet temalı yaratıcı küfürler saydırdığımdan olsa gerek kaşlarım çatılmıştı. İşim bittiğinde fanilasını ve eşorfman üstünü giydirdim. Battaniyeyi arkasından geçirip omzuna attım. Pantolonunu dikkatle çıkarıp bacakları ve ayaklarındaki yaraları da aynı şekilde temizledikten sonra:

" İç çamaşırını değişti ve eşorfmanını giy. Ben sıcak suya bakıp geliyorum." deyip konuşmasına fırsat vermeden odadan ayrıldım. Eğer Van gibi soğuk bir yerde yaşıyorsanız evinizin demirbaşlarından biri de tuluk( sıcak su torbası)tur. Mert'in odasını biraz karıştırınca tuluğu bulup bir çiftte çorap alarak mutfağa gittim. Su kaynamıştı, tuluğu doldurarak tuvaletteki el yüz havlusuna sardım. Odaya girdiğimde Mert o haline rağmen eşyalarını büküp kenara koymuş ve battaniyeye sarınmıştı. Yanına gidip yastıklarını düzeltip onu yatağa yatırdıktan sonra üstünü örttüm. Tuluğu ayağının altına yerleştirip battaniyenin yanlarını bastırdım.  Tekrar ecza çantasını açarak pansuman malzemelerini çıkarıp yüzüne eğildim. Yüzündeki izler eski morluklarının üzerine denk gelmiş, dudağı ve kaşı da iki yerden patlamıştı. Onu bu halde gördüğümde babamın sözleri doldu aklıma. Ergenliğimin ilk yıllarında babama aşkı sorduğumda bana:

" Bak oğlum aşk sakin sularda çıkan fırtına gibidir. Onu görünce duyduğun heyecan da , canı yandığında hissettiğin öfke de takanın dümenini fırtınada kaybettiğin gibi beyninin kontrolünü kaybetmene neden olur. Heyecanın yaptıklarındaki mantığı yok ederken, sevdiğinin canı yandığında ona bunu yapanlara duyduğun öfkede beynini aradan çıkarır. Duyguların yerine oturduğunda ise beynin kalbinin öfkesine eşlik edip çözüm üretmeye başlar. Bu aşamaya geldiğinde ise karşındaki hayatının geri kalanında yanında olmasına karar verdiğin doğru kişidir."

   Mert'i görmediğim zamanlarda bu konuşma aklımdan hiç çıkmamıştı. Şu an karşımda duran adamı bu halde görünce daha iyi anlıyordum babamın sözlerini.  Mert'le tanışmadan önce hayatıma giren kadınla olmuştu ama hiç birine Mert'e karşı hissettiklerimi hissetmemiştim. Düşüncelerimin içinden Mert'in "ah!.." sesi ile irkildim. Dudağına değdirdiğim pamuğu sert bastırmamın etkisiyle yüzünü buruşturduğunu gördüğümde:

" Hay benüm kot kafam. Özür dilerum, gercekten çok özur dilerum. Canun çok acudu mi?" Mert gözlerimin içine bir müddet bakıp ardından sağ eliyle ensemi tutup beni kendine çekti. Dudakları dudaklarıma değdiğinde dondum kaldım. Kısa bir süre hareketsiz kaldıktan sonra dudaklarımdan ayrılıp geri çekildiğinde hissettiğim boşlukla kendime gelip bu defa ben yanaklarından tutup dudaklarımı dudaklarına mühürledim. Gözlerini kocaman açmış bana bakan adama aldırmadan dudaklarımı yaralarını acıtmamak için yavaşça hareket ettirdim.  Beni ensemdeki eli ile itmeye çalışınca sol elimi beline dolayıp sırtından tutarak uzaklaşmasını engelledim.  Bana karşılık vermezken dudağımın kenarında hissettiğim ıslaklıkla durdum ve geri çekildim.

" Canuni mi acuttum. Üzgünüm bilerek yapmadım." deyip yanaklarını iki elimin arasına alıp yüzüne endişe ile baktım. Yanağından dökülen iki damla yaşı baş parmağımla sildiğimde:

" Teşekkür ederim Cenk."

" Neden?"

" Yanımda olduğun, beni bulduğun ve kabul ettiğin için."

   Derin bir "off" çekip Mert'e gözlerimi diktim:

" Bana bak Mert, ben düz ve net bir adamım, lafı evirip çeviremem . İçimdeki fırtınaya yelken tutmak artık mümkün değil, görünen o ki sende de durum aynı. Ama bana karşı sabırlı olmalısın. Zaten bu konularda  kıtım bir de yaşadığımız ülke ve toplum düşünülürse işler benim için oldukça karmaşıklaşıyor. Demem o ki zaten sabırlısın ama arada yapacaklarıma karşı biraz daha sabırlı ol yani anla işte ..."

   Mert elimin üzerine ellerini koyup:

" Dur doğru anlamış mıyım? Yani şimdi biz aynı gemideyiz. Ve sen yavaş yavaş ilerleyelim dedin bana. Bu yoksa bir teklif mi?"

Utanmanın verdiği etki ile yüzümü yine garip şekillere sokup başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım. Gülmeye çalışan Mert'ten çıkan acı bir inleme  ile gülümseyip:

" Karar verildiğine göre bu acemi aşçı mutfağa rota çiziyor. Sen de yat dinlen" dediğimde beni başıyla onayladı. Mert'i yatağa yatırıp mutfağa geçtiğimde  bir yanım "göç yolda düzelir" dese de diğer yanım " Daha savaş yeni başlıyor " diyordu. Başımı sağa sola sallayıp içimdeki boş boğazları susturdum , şimdi önceliğim Mert'ti.

ÇIĞ(GAY) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin