Giriş - Gandalf'ın Ziyareti

68 3 8
                                    


Kahverengi cübbesiyle elindeki meşe ağacından yapılma asasıyla ağaçların arasında yol alıyordu. Kulübesi biraz ilerdeydi. Radagast güneş batmadan evine gitmeyi amaçlamıştı. Ama güneş batalı iki saat olmuştu. Anlaşılan misafirine verdiği sözü tutamamıştı. Misafirine güneş battığı zaman kulübesinin evinde olmasını istemişti. Ondan önce yapması gereken işleri vardı. Ama bu kadar işlerinin uzun süreceğini o da tahmin edememişti.

Radagast omzunda konan kırlangıca sevgiyle baktı. Kırlangıç kulağına birkaç şey söyleyip havalandı. Radagast düşünceli bir halde: "Demek ki beklemekten sıkılmış, misafirim. Ne yapalım? Zaten kırk yılda bir misafirim oluyordu. Onu da kaçırdık. Yalnız geldik yalnız gideceğiz." dedi.

Kulübesine doğru yürümeye devam etti. Birden hava serinlemeye başlamıştı. Kafasını yukarı çevirdiğinde koca bir gölgenin ona doğru alçaldığını gördü. Gelen kartalların kralı Gwaihir'di. Gwaihir'in sırtında da biri daha vardı.

Radagast gülümseyerek: "Ben de beni beklemekten sıkıldın sanmıştım, kuzen Gandalf

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Radagast gülümseyerek: "Ben de beni beklemekten sıkıldın sanmıştım, kuzen Gandalf." dedi.

Gandalf gülerek: "Şu kuzen meselesini unutsan, artık Boz Radagast. O sadece hobbit dostumun kafasının karışmaması için söylediğim küçük bir yalandı. Bizim gerçekte ne olduğumuzu anlayamayacak kadar bilge biri değil. Sonuçta bir elf değil en azından." dedi.

Yavaşça Gandalf, Gwaihir'in tepesinden yere inerken Radagast da yardım etti: "Ben de senin için sevdiğin yeşil çaydan toplamaya gitmiştim. Ama kış aylarında çay toplamak oldukça sıkıcıymış. Ta tepelere çıkmam gerekmişti."

Radagast çaydanlığı ocaktan alırken Gandalf çoktan piposunu tüttürmeye başlamıştı. Radagast: "Bugünlerde kendini hobbit kültürüne adadığını duydum, Gandalf." dedi.

Gandalf: "Ah, evet. Hobbitler oldukça ilginçler. En azından cüceler gibi homurdanan ya da elfler gibi aşırı ukala tipler değiller. Peki, benim ilgi alanlarım neden senin bu kadar ilgini çekti ki dostum?" diye sordu kuşkuyla.

Radagast: "Bilirsin, Başkan Saruman bugünlerde bir garip. Bana birkaç kuş dostumu araştırmaları için kullanabilir miyim diye sordu. Onun ilgi alanı ne benim hayvanlar ve doğaya karşı olan ilgim ne de senin hobbit kültürüne olan ilgin gibi sadece eğlence veya vakit geçirmek amaçlı değil. O tarihe ve özellikle sihirli yüzüklerin akıbetine kafayı takmış durumda. Şu Isildur'un hikayesinde eksik yerler olduğunu iddia ediyor. Efsanevi yüzüğün denizin derinliklerinde kaybolmayıp belki de başkaları tarafından bulunmuş olabileceğine dair kanıtlar arıyordu." diye açıkladı Radagast.

"Yüzükler her zaman Saruman'ın ilgisini çekmiştir. Umarım bu araştırmaları sadece merak ve bilgi amaçlıdır. Yoksa yüzük konusu oldukça tehlikelidir senin de bildiğin gibi, Radagast." dedi Gandalf.

Gandalf, piposundan çıkan dumanlardan daireler oluşturmaya bayılırdı. "Bu pipoya da hobbitlerden alıştım. Oldukça eğlenceli bir şey." dedi sonra gülümseyerek.

Radagast, akşam serinliğinde Gandalf'a kendi evinin sınırlarına kadar eşlik etti. Üzüntüyle: "Erken gitmene üzüldüm. En azından bir hafta daha kalırsın diye ummuştum." dedi.

Gandalf, Radagast'a gülümseyerek baktı: "İçimden bir ses yakında hiç ummadığımız olaylarla karşı karşıya kalacağımızı söylüyor. En iyisi fazla oyalanmadan yola çıkmak."

Radagast: "Bırak bahaneyi. Sen hiçbir zaman sabit bir yerde duramazsın, Gri Hacı. Gezginlik senin kaderinde varmış." dedi gülerek.

"Görüşmek üzere, dostum." dedi Gandalf ve karanlığa karıştı.

" dedi Gandalf ve karanlığa karıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Devam edecek...

Gelecek bölümde: 

Macera Rohan'da başlıyor.... 

Theodred, Eomer'i tutup: "Babamla konuştum. Artık burada kalacakmışsınız. Hatta babam seni kendisi eğitecekmiş. Artık kendine gelmelisin, Eomer. Ağladığını kimse görmemeli." dedi.

Eowyn, ağabeyinin gözyaşlarını sildi: "Beni bırakmayacaksın değil mi, ağabey?"

Eomer, Eowyn'in altın sarısı saçlarını sevdi: "Hayatta, kardeşim. Bizi kimse ayıramaz."

Gelecek bölümde görüşmek üzere...

ORTA DÜNYA HİKAYELERİ - KARGALAR TARLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin