1 ay sonra
Geçen hafta abimden sonunda İstanbul'da çalışmak için izni koparabilmiştim.
İzin almamın hemen ardından herkesten gizli gelip bizimkilere yakın bir evi almıştık. Kabul etmesem de abim iş hediyesi olarak almıştı.
Bende bir iç mimarla anlaşmıştım ben gelesiye kadar evi güzelce yerleştirecekti.
İstanbul'da bir özel okulla anlaşmıştık. Haftada 3 gün çalışacaktım ama bu bile bana yeterdi sonunda öğretmen olacaktım ama bizimkilerin hiçbirine hiçbir şey söylememiştim.
Dorukhan'a gelirsek onunla ortak gruptan sohbet ediyorduk, aramızda özel bir şey olmamıştı.
Bugün Beşiktaş'ın maçı vardı ve Dorukhan oynayacağına çok emindi. Umarım oynardı çünkü çok heveslenmişti, üzülmesini istemiyordum.
Sabah'ın 6 sınde götüreceğim şeyleri arabama tıkıp tam gidecektim ki bir ıslık duydum. Yusuf'tu ''Ben sana gelme ağlarım demedim mi'' Birde çantasıyla gelmişti ''Son kez göreyim dedim'' Sarıldım ''Vaz mı geçsek acaba burada yap öğretmenliği ben sana okul açarım burada'' ''Olmaz Yusuf, aslında biraz da bu yüzden gidiyorum, siz her şeyi yapıyorsunuz benim yerime. Bazı şeyleri tek başıma yapmam gerek'' ''özleyeceğim seni'' ''Hafta sonlarını kim götürmüş geleceğim hafta sonları buralardayım'' ''Söz ver'' ''Söz dedim ya Yusuf elimden geldiğince buraya geleceğim'' ''Hatta sen bile gelebilirsin'' ''Şimdi de geleyim mi?'' ''Antrenman'' ''Yok bugün'' ''İyi gel kaldığım yeri görmeden için rahat etmeyecek yarın dönersin''
Abim'le de duygusal bir vedalaşma yaşadıktan sonra yengeme ve beni uğurlamak için uyanmış canavar yeğenlerime sarıldım.
Sürücü koltuğuna binip kemerimi bağladım, 13 saatlik bir yolumuz vardı ve yeni bir hikaye beni bekliyordu. Artık üzerimde çok daha fazla yük olacaktı bunu biliyordum ama zaten bunu kabul etmiştim, her şeye hazırdım.
Arabaya bineli 15 dakika dahi olmamıştı ama benim canım kardeşim uyumuştu bile. 2000'ler Türkçe Pop listemi arabaya bağlayıp sesini yükselttim. Yanımdaki dibinde top patlasa uyanmayan tiplerdendi o yüzden sesi sıkıntı etmedim.
Saat 8'e gelmişti ve ben çok acıkmıştım. Daha Ordu'ya yeni gelmiştik çok uzun bir yolumuz vardı, telefonumdan en yakın kahvaltı mekanını bulup navigasyonu ayarladım. Yaklaşık 7-8 dakika sonra gelmiştik. Yusuf'u dürttüm ilkinde uyanmadı, tekrar dürttüm yine uyanmadı. ''Yusuf araba yanıyo'' Bağırmamla irkilmesi bir olmuştu ''Kızım ne bağırıyon kulağımın dibinde da'' ''Kalk kahvaltı yapacağız''
Kahvaltımızı sessizce yapmıştık, yanımıza kahve ve fındıklı kurabiyelerden alıp arabaya geri döndük. ''Ben kullanayım mı'' ''Olur'' ''Hiç hayır diyemezdim uykum vardı
Kahvelerimizi ve kurabiyelerimizi midemize indirdikten sonra ben uyumaya başlarken Yusuf'u Karadeniz şarkılarıyla baş başa bıraktım.
*
Uyandığımda saate baktım dördü çeyrek geçiyordu, gerçekten bu kadar uyumuş muydum?
''Oha bu kadar uyudum mu cidden'' ''Günaydın, biraz daha uyanmasan en yakın hastaneye sürecektim yan koltukta ölü var diye'' ''Ha ha ha komik çocuk seni, neredeyiz'' ''Bolu'dan çıkmak üzereyiz'' ''Oo az kalmış Yusuf Bey hızlı sürüyorsunuz'' ''Uyudun ya ondandır'' ''Hadi çek bir restorana da sana orman kebabıyla ovmaç çorbası ısmarlayayım'' ''Artvin nerede desem bilmezsin ne yenir desem bilirsin hee'' ''Yoğurtlu silor, mısır ekmeği, cevizli kete, laz böreği, karalahana sarması, turşu kavurması...'' ''Tamam da motorun soğusun''
Yusuf'a söylediğim gibi orman kebabı ve ovmaç çorbası yemiştik, garip bir ikiliydi ama güzeldi de. Yemekten sonra yola çıktık bu sefer ben sürmek istedim ama Yusuf ısrar edince yan koltuğa geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miss you (Dorukhan Toköz)
FanfictionBurak Yılmaz'ın biricik kardeşi Feryal kalbini hiç olmadık birine, Beşiktaş'ın topçusuna kaptırır. Önleri engellerle dolu olan bir çiftin buluşma hikayesi...