Balodaki halk, telaş içerisinde kralın etrafında toplanmaya ve kendi aralarında konuşarak ağızlarını eliyle kapatmaya başladılar. Çığlıklar, haykırışlar havada uçuşurken Dünyalılar ne yapacaklarını bilememiş bir şekilde oldukları yerde kalakalmışlardı. Hükümdar'ın etrafında toplanan kalabalığa dağılmasını emreden kralın yardımcısı, revire götürülmesi için görevlileri yanına çağırdı. Sedyeyle taşınarak mekandan ayrılması sağlanan Hükümdarın arkasından prens ve prensesler kaybetme korkusu ve yoğun stresle beraber koşmaya başladılar.
Elisa'nın dökülen gözyaşlarıyla "Baba." diyerek ağlamasını gören Eldon, bir an için kral adına üzülecek oldu. Gözleri dalgın dalgın yere bakarken Barlas'ın "Öldü mü acaba?" demesiyle dudaklarını büzerek bilmediğini açık etti.
"Ölmemiştir bence. Ama ölecek gibi duruyor. Baksana çok kötüydü adamın hali. Yazık." dedi Roxa alçak bir sesle.
"Biz neyi bekliyoruz o zaman burada? Niye kimse dışarı çıkmıyor?" diyerek kafasını kaşıyan Irving'e karşılık cevap geç gelmedi. Görevlilerden biri "Herkes olduğu yerde kalsın." deyip salonun ortasında bağırırken kapıda da nöbetçiler duruyordu.
Anlamsızca birbirlerine bakan Dünyalılar derin bir nefes alarak herkes gibi ayakta beklemeye devam ettiler. Ne zamana kadar burada kalacaklarını ve neden hala gitmelerine izin vermediklerini bilmiyorlardı fakat kuşku verici işler döndüğü belliydi. Bu yüzden de sabırla görevlilerden birinin bir açıklama yapmasını bekliyorlardı.
Kapıdan içeri giren Hükümdarın yardımcısı sorgulayıcı bakışlarıyla salondakilere göz gezdirirken "Biri kralımıza zehir içirmiş." dedi sert mizacıyla.
Herkes şok olmuş bir şekilde birbirlerine baktıklarında Dünyalılar da en az onlar kadar şaşkın görünüyordu. Adamın hastalığı olduğu için yere kapaklandığını sanmışlardı ama sanıldığı gibi bir durum yoktu. Ortalıkta çok ciddi meseleler dönüyordu ve onlar kendilerini olayın tam ortasına düşmüş gibi hissediyorlardı. Bu hissiyat ne yazık ki gerçek oldu ve görevlilerden biri "İçimizde bir ajan var. Veya belki de ajanlar mı demeliyim?" demesi üzerine halk bir anda tanımadıkları, hatta ilk defa gördükleri Dünyalılara kafalarını çevirerek tuhaf bakışlarla baktılar.
"Ben bunları hayatımda ilk defa görüyorum."
"Ajan gibi bir havaları var."
"Suçlu bunlar olabilir."
"Konuşmaları bir değişikti zaten."
Etraflarındaki kişilerin onlar için kurduğu cümleler karşısında dudaklarını ısıran Roxa, kabullenmesi zor olsa da suçun onlara kalacağını idrak edebildi. Arkadaşları da onunla aynı fikirdelerdi ve hatta bu düşüncelerinden vazgeçmeleri için kendilerini kurtaracak herhangi bir koz da yoktu ellerinde.
Hükümdarın yardımcısı, yürekleri hoplatan her adımında Dünyalıların yanına daha da yaklaştı ve "Siz," dedi boğuk çıkan sesiyle. "Benimle geliyorsunuz."
Ardından görevlilere işaret yapıp Dünyalıların yanlarına gelmelerini ve onları sıkıca tutmalarını emretti ve keskin bakışlarıyla maznunlara bakmayı sürdürdü. Eldon ise öfkeyle soluk alıp veriyor ve ani hareket yaparak etrafındaki insanlara saldırmamak için kendini zor tutuyordu.
Neredeyse görevlilerden birine dalmak için harekete geçmişti ki Barlas onu tutarak durdurmayı başardı ve sonrasında "Bir yolunu buluruz Eldon. Sakin olmak zorundasın. Suçsuzken suçlu duruma düşmeyelim." dedi arkadaşının yanlış hareket yapmamasını sağlamak amacıyla.
Gözlerini sıkıca yumarak dişlerini sıkan Eldon, yapacağı ya da yapmayı düşündüğü hamleden vazgeçti ve görevlilerin onu tutmasına mani olmayarak sessizce bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amizade Gezegeni
FantasiUzay yolculuğu yapan bir grup arkadaşın daha önce ismi, cismi bilinmemiş bir gezegende kendilerini bulmalarıyla Amizade Gezegeni'nin hikayesi başlar. Bu gezegen; uzaklaşmak istedikleri Dünya'dan çok daha güzel ve iyi görünse de aslında her yerde old...