giriş

56 8 20
                                    

lütfen bir şans verin belki beğenirsiniz <3
eğer yetişkin içerik olursa yani argo, küfür, şiddet vs. başında yazacağım :)
şu anlık sadece argo kelimeler kullanacağım
iyi okumalaar <33

Uyandığımda saat sabahın üçüydü, camdan dışarıya yorgun gözlerle baktım. Dışarıda tek bir kişi bile yoktu.

Dışarıyı aynı sakinlik ve yorgunlukla izlerken karşı apartmanın önünde duran bir kız dikkatimi çekti. Kız mıydı? Daha iyi görmek için gözlüklerimi taktım. Sanırım kızdı.

Ne yapıyordu? Neden buradaydı? Kafamı iki yana salladım. Beni neden ilgilendiriyordu ki? Belki de ona benzettiğim içindi. Gözlerimi kısıp baktım. O olabilir miydi,

"A, hadi ama!" Sokak çok karanlıktı ve tek görebildiğim hareket etmeden öylece gözünü dikmiş bir yere bakıyor olmasıydı.

Üzerime siyah kalın bir hırka geçirip evin merdivenlerinden o kıza bakmak için olabildiğince sessizce inmeye başladım.

Kapıdan çıktığımda esen buz gibi rüzgar benim titrememe neden olmuştu. Kız hala oradaydı. Yanına yavaş yavaş yürümeye başladım. Yürürken içimde bilinmeyen korku artıyordu.

Yanında bir adam olduğunu fark ettim ve olduğum yerde donup kaldım. Kız... yaşıyor muydu?

Kız bana baktı. Melek! Melek'in ağzında kan vardı ve ağlıyor gibiydi. Bir şeyler hatırlatıyordu ama neyi hatırlatıyordu. Adama baktım ama adamın yüzü görünmüyordu.

Melek'i bir anda yola ittirdi. Ben de o sırada yaşananları duvarın arkasından izliyordum.

Melek yola savrulduğunda ne olduğunu anlayamadan çok hızlı gelen bir araba kızın üzerinden geçti.

Melek'in kırılan kemikleri duydum ve bir anda kesilen acı çığlığını... Olayın şokuyla donup kaldım.

Araba geçip giderken adam da evin kenarında duran arabaya binip olay yerinden uzaklaştı.

Hızlanan kalp atışlarım, ağrıyan başım ve korkudan kuruyan boğazımı görmezden gelip cebimde duran telefonu çıkardım.

Korkudan elim titriyordu. Telefonumu açamayınca sinirle cebime koyup Melek'in yanına koştum. Hala nefes alıyordu,

"M-melek!" Gözlerini açmıyordu, parmağını oynattığında elinde tuttuğu kağıdı fark ettim ve elinden kağıdı alıp içinde yazılanları okumaya başladım,

"Seni çok seviyorum... Gül kurusu..."

...

Sabah, alarmın sesiyle uyandım, gece olanlar hala aklımdaydı. Rüya mıydı, yoksa gerçek miydi? Evimizden aşağıya baktım, ufacık bir iz bile yoktu. Sahi, Melek kimdi? Yataktan aşağı doğru ayaklarımı sarkıttım. Yataktan ağır ağır kalkarken annemin beni çağırdığını fark ettim,

"Valentin, kızım geliyor musun?" Gözlerimi devirdim ama sakinliğimi korumayı başardım,

"Geliyorum annecim." Annecim mi? Bunları diyebilecek bir insan mıyım ben? Derin bir nefes aldım. Oyalanacak vaktim yoktu. Çabucacık hazırlanıp mutfağa gittim,

"Valentin üstünün başının hali ne böyle?" Üstümdeki kıyafetlere baktım. Ne vardı ki halimde? Anneme baktım,

"Böyle giderse okuldan atacaklar seni!" Başımı iki yana sinirle salladım. Kahvaltı sofrasına oturup bugün kahvaltıda neler olduğunu incelemeye başladım,

"Sana diyorum! Her gün, her gün!" Hiç bu kadar ileriye gitmemişti. Derin bir şekilde nefesimi verdikten sonra her gün yaptığım şeyi yaptım, sustum.

Anneme bakmadan önüme konan yemeği yemeye başladım. Yemek yerken annemin sinirli homurtularını duyabiliyordum. Yemeğim biter bitmez çantamı sırtıma alıp okula yürümeye başladım.

10. sınıfa başlayalı üç ay olmuştu. Okulun en iyi öğrencilerinden biri olsam da içimdeki bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum. Okula geldiğimde kıyafet kontrolü yaptıklarını fark ettim. İçimden küfrederek yürümeye başladım,

"Siktir. Neden şimdi olmak zorunda. Kontrol yapıyor." Arkamdan birinin bana seslendiğini duyunca arkamı döndüm,

"Böyle kaba konuşursan, okuldan atılırsın." Bu kız tüm okulda popüler olan kız değil miydi? Kaşlarımı çattım ama yine evde de olduğu gibi sustum, adımlarımı sıklaştırdım. Beni takip etmeye devam etti, ben de yürümeye devam ettim. Okulun kapısından hoca bana sert bir bakış attı. Arkamdaki kıza döndüm,

"Birazdan burada olmak istemeyeceksin." O kaşlarını çattı, ben de sakince yürümeye devam ettim. Müdür yanıma geldi,

"Bu halin ne?" Tüm kelimeleri bastıra bastıra söylemişti. Bir şey demedim, evdeki gibi sustum. Kız arkamdaydı, hissedebiliyordum. Bana daha da fazla yaklaştı,

"Anneni aramamı istemezsin değil mi?" Dişlerimi gıcırdattım, tabi ki de o şeytanın buraya gelip beni herkesin önünde rezil etmesini istemiyordum,

"Hayır." Sesini yükseltti,

"O zaman bu halin ne! Erkek gibi giyiniyorsun!" Gözlerimi yumdum ve sertçe başımı kaldırıp müdürün gözlerine dik bir şekilde baktım ama konuşamadım. Arkamdaki popüler kız konuşmaya başladı,

"Giyiniş tarzı sizi neden etkiliyor anlayamıyorum." Ona baktım, sanki müdüre meydan okuyordu. Etrafımızda birkaç öğrenci daha vardı,

"Onun etek giyememesi onun suçu mu?" Gayet sakin ama uyarırcasına konuşuyordu. Onun gözünün içine baktım. Müdür bir şey diyemedi ama bir süre sonra konuştu,

"Seni bu kız neden ilgilendiriyor?"

"Sizi neden ilgilendiriyor?" Kafamı kaldırıp kıza baktım, kız da bana baktı ama gülümsemedi. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Müdür öylece kalmıştı.

.
Valentin'in minik koruyucu meleği eheheh şidlöfşvpsdrvis
yeni bölüm eğer tutarsa en geç iki haftada bir
her cuma yeni bölüm gelecek :)
unutmadan şu altakki yıldıza basar mısınız <3
şimdiden çok teşekkür ederimm

Gül KurusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin