Tanrı Dağı

65 6 0
                                    

Türkler binlerce yıllık kadim inançları olan Gök Tanrı inancından her geçen gün uzaklaşıyor, kötülük yeryüzünü büsbütün sarmaya başlıyordu. Erlik Han gün geçtikçe gücünü toparlıyor yeryüzüne çıkacağı günü bekliyordu. Erlik Han' ın yardımcıları olan körmesler yeryüzünde terör estirmeye devam ediyorlardı. Hanlar Hanı Oğuz Kağan' ın torunu, Türklerin Hakan' ı olan Yabgu, Tengriye adaklar adıyordu. Dört yana tüm şamanlara haber verilmesini istedi. 13 seçkin Şaman Hakan' ın daveti üzerine Ötüken' e vardılar. Şamanlar Hakan' in huzurlarına çıkmak için izin istediler. O sırada Büyük Divan toplanmıştı. Hakan' ın Vezirleri, Komutanları, Ilbeyleri(vali), Orta Asya' nın Nam yapmış İhtiyarların bu davet üzerine oradalardı. Kurultay Hakan'ın Kıl çadır olan Divanında yapılıyordu. Divan' ın sağında Devlet adamları ve İhtiyar heyeti, solunda ise Askeriye kadrosu vardı. Divan öncesinde yemek yenmesi planlanmıştı.
Divan üyelerine Hakan'ın hazirlatmış olduğu yemek olan Pişmiş Öküz eti ve Kımız verildi. Hakan;
- Yüce Divan' ımızdan önce siz kandaşlarım ile aşımı paylaşmak, soframızı bereketlendirmek isterim. Buyurun başlayabiliriz.

Büyük iştahla yemek yenilen ortamda bir anda ağzında geveler sesle bir İlbey;
- Aşımız bir, Davamız bir. Pusatımızdan düşman kanı, Devletimizde siz, adı şanı Yüce Hakan' ımız eksik olmayasınız.
Yabgu;
- Sizde eksik olmayasınız Ilbey' im. Atam Oğuz' un davasını siz kahraman dostlarım ile yücelteceğiz.
Bir muhafız içeri girerek yüksek ses tonuyla;
- Hakan' im Deliler huzurunuza çıkmak isterler.
Tüm Divan aşı bırakıp şaşkınlıkla muhafıza baktılar. Divan' da fısıldamalar başladı. Fısıldaşmalar en sonunda Hakan' a kadar ulaşınca Hakan tüm hiddetiyle;
- Susun!
Bir anda sessizlik kapladı divanı yaşlılar heyeti sakalları ile oynadıkça oynuyor, devlet görevlileri bu durumdan rahatsızlık duyduklarını gözlerini devirerek belli ediyorlardı.
Hakan;
- Onların gelmesini ben istedim, böyle bir günde onlarında desteğine ihtiyacımız vardır. Ne çabuk unuttunuz Ata geleneklerimizi, sizdemi özünüzü yitirdiniz yoksa...

İlbey Erkut;
- Ben yitirmiş değilim Hakan' ım ve sizin bu kararınızın sonuna kadar arkasındayım. Ne de olsa bu zorlu günlerde her türlü fikre açığız.

Hakan divana baştan aşağı göz gezdirerek;
- Nifak tohumları benim çadırıma kadar girdiyse Tez harekete geçmeliyiz.

O sırada bekletilen şamanlar içeriye alındı. En yetkilileri olan Yenisey Şamanı, Hakan' ı görerek selam verdi. Üzeri hayvan kalıntıları ile dolu olan bu Şaman divan da dikkat çekmekteydi. Başında Geyik boynuzu omzundan aşağı keçi derisi ile sarılmış bir yele, altında kartal tüylerinden oluşan yer yerde yaldızlı plakalar bulunan bu Şaman dikkat çektiği kadar vardı. Hakan' ın huzuruna yavas adımlar ile yürüyen Şaman eğilerek bağlılıklarını bildirdi. Şaman;
- Vakit geldi, keçiler sütsüz, Atlar cılız, Hayat ağacı hasta kaldı. Siz ki Yüce Oğuzun torunusunuz, bu yolculuk uzun ve zorlu olacaktır. İhaneti içinizde arayın ki mücadelenizi sarsılmasın. Dikkat edin O Erlik ki en inançlılarınızı bile yolundan eder. Tanrı' ya asla yüz çevirmeyin, onu hep anın. O vakit Tanrı sizinle olacaktır.

Şaman sözünü bitirecek ti ki oradan bir komutan;
- Nasıl bir şey bekliyor bizi Deli?
Korkutucu bir bakışla komutana dönen Şaman;
- Gözünle göremez, kulağınla duyamazsın. Ama hep içinde hissedersin onlar senin kötü faallerindir. Utançların, pişmanlıkların... Fakat işler değişti, Erlik Köpekleri Körmesleri yer yüzüne gönderdi.
Hakan;
- Ne yapmamızı önerirsin?
Şaman eline bir kemik birde masada gözüne ilistirdiği su kabını aldı. Şaman;
- Kemik köpeklerin vazgeçilmezidir, şu ise biz insanların vazgeçilmezidir.
Hakan anlamsızca Şaman' a;
- Bunların konu ile alakası nedir Deli;
Şaman;
- Hakan' ım Köpek kemiksiz, İnsan
susuz yaşayamaz. Biz köpeklere istediğini vermeyeceğiz, bizler ise suyumuz için mücadele edip onu koruyacağız. Bildiğim kadarı ile korku onlar için en büyük besin kaynağıymış. Yüreğimizi çelikten çekiçler ile cesaret ile döveceğiz. Suyumuzu ancak böyle koruruz Hakan' ım...
Hakan, büyük bir sırra ermenin sevinci ile divanına dönerek;

- Bir deli bu kadar sırra vakıf iken, Sizlerin onlarca yıllık tecrübeye sığındınız kelamlarınıza ne oldu. dedi İhtiyar heyetine. İhtiyar heyeti büyük bir utanç sakalları ile oynuyor, baş eğiyorlardı.

Hakan tekrar Şaman' a dönerek;

- Korkusuz olursak, inançlı olursak güçsüzleşirlermi diyorsun Deli.

Şaman anlatmak istediğini tek cümlesinde özetleyen Hakan' a hayranlıkla dönerek;

- Güzel özetlediniz Hakan' ım, biz sizin deyiminizle sırra vakıf olduk siz ise sırra kelam oldunuz...

Hakan;
- Divan amacına hizmet etmiştir. Duyulmak istenen duyulmuş, görülmek istenen görülmüş idir. Gök Tengri yardımcımız olsun.

Şafak söktü, kutlu davanın ilk yolculuğu Yabgu için başlıyordu. Yabgu atının hazırlatılmasını istedi. Yanına da 40 adam aldı. Yabgu ve 40 yiğidi sanki bir düğün edasıyla uğurlandı Ötükenden. Ne de olsa Türkler için her savaş bir düğündü.

Tanrı Dağı; Tengri ve yardımcılarının en yakın oldukları, çıkılması zor ve meşakkatli olan bir dağ idi. Yabgu Tengri' ye savaş öncesi bağlılığını bildirecek ve Tanrı' ya kendinden bir adak adayacaktı...

Yabgu ve 40 yiğidi sonunda aşılmaz denilen arşa değen Tanrı dağına varmışlardı. Yabgu atı ile yavaşça ilerler iken zirvede bir sunak gördü. Bir anda gözünün önünden  tüm ataları geçti. Artık vazifeyi ustlenmenin zamanının geldiğinin farkındaydı. Yabgu attan hızlıca indi, ellerini birleştirerek diz çöktü,

- Ey uluların Ulusu Gök Tengri, senki acunu var eden, atalarımıza dünya Hükümdarlığı veren, doğumumuzdan ölümümüze kadar her daim bizi duyan ve işiten Tengrim, Şimdi de bizlerle ol. Atam Oğuz' u Acun' a bir kılıç gibi indirdin düşmanlarının karşısına. Tengrim, Benide kılıcın et, bende düşmanlarımıza bir kılıç gibi saplanayım.

40 yiğit derin bir bağlılıkla Hakanlarını izlerken Yabgu hançerini çıkarıp elinde bir kesik açtı ve ekledi;

-Tengrim, adak olarak sana kendi kanımı sunuyorum. Kanım senin, soyum senindir. Beni ve halkımı düşmanlarıma ezdirme...

Ötüken YolculuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin