2. BÖLÜM: [ZEYL]

3.8K 170 72
                                    

YAZARDAN

Dolunay bütün azametiyle geceyi sarmıştı. Lacivert örtü gökyüzüne bir çarşaf misali serilmiş, ışıl Işıl parlayan yıldızlara ev sahipliği yapmıştı. Zift karası gece hem görkemli ve bir o kadarda ürkütücüydü. Karanlık Geceyi esir alan ormandan gelen gece kuşunun sesiydi. Böceklerin çıkarttığı ses ürkütücü ormanda âdeta ahenkle dolaşıyordu. Geceyi delip geçen ses gece kuşunun uğultusuyla sınırlı kalmıyordu. Kurtların homurtuları ağaçların arasından sızarak ormanı kuşatıyordu âdeta. Hırçın dalgalar uçurumun tırtıklı duvarlarını döverken, gri duvar su nedeniyle Islanmış ve koyu bir renge dönmüştü. Mavinin en açık rengi olan deniz gecenin karanlığında zift karasına dönmüştü. Gece, mavinin en güzel tonunu dâhi gizlemiş, gerçeğin üstünü örtmüştü.

Tıpkı uçurumun dibinde olan iki kişiyi örttüğü gibi. Esmer uzun boylu ve uzaktan bile heybetli görünen genç adam, mavi suların akıntısıyla kumların üzerine çıkarttığı esmer kızın yanı başında dizlerinin üzerine çökmüştü. Gece karası gözleri parlıyor, ayın ışığı çıplak olan omuzlarına vuruyordu. İşaret ve orta parmağını birleştirerek genç kadının boynuna dayamıştı. Parmaklarının ucunda atan nabız yaşam belirtisiydi. Gerçi genç kadının nefes alışverişlerini duyabiliyordu bir insanın duyamayacağı desibeldeydi bu ses. Ama emin olmak istemişti nedensizce. Genç adam arkasında duran siyah uzun pelerini alarak esmer kızın çırılçıplak olan vücuduna sardı. Zift karası gözler genç kadına pekte bakmasada güzelliği ve kusursuzluğu genç adamın yutkunmasını sağlıyordu. Genç kadının gece karası saçları ıslak olduğundan boynuna ve omzuna bir yılan misali dolanmıştı.

Adam, bir elini kadının sırtına diğerinide kalçasının hemen altına yerleştirerek diz çöktüğü yerden doğruldu. Ve ormanı kuşatan sık ağaçların arasından süzülerek yürümeye başladı. Geceyi bir tek ayın ışığı aydınlatıyordu. Oda olmasa gece karanlığa gömülecekti. Ama bu önemli değildi genç adamın kuzguni siyah hareleri bir Şahin'in keskinliğindeydi.

Genç adamın çıplak ayaklarının altında ezilen kurumuş yapraklar gecenin sessizliğini bozuyor, ormandaki müziye birde o ritim vuruyordu. Kolları arasında baygın bir şekilde yatan kız, baygınken bile asaletini koruyordu. Yüzü sudan ıslanmış olduğundan ayın ışığında parlıyordu. Dudakları aralanmış, vişne çürüğü renginde ki, nefes kapıları esmer teninde çok güzel duruyordu.

Genç adam, kolları arasında baygın bir şekilde yatan küçük bedeni tamamen hissedebiliyordu. Bunun duyularının iyi gelişmesiyle alakası yoktu. Kaslı kollarının çevrelediği kadın çırılçıplaktı. Çıplaklığını genç adamın giydirdi ince siyah saten bir pelerin örtüyordu. Kadının, ıslak gece karası saçları genç adamın esmer göğsüne dökülmüş, ıslaklıklığından olsa gerek bir kaç tutamıda esmer sert kaslarla bezenmiş göğse yapışmıştı. Genç adam yürüdükçe sırt kaslarıda hareket ediyor, yukarı aşağı doğru bir ritim uyduruyordu. Çıplak ayaklarının altında ezilen soğuk taşlar genç adamın canını yakmayı geç, halının üzerinde yürüyor hissi uyandırıyordu. Adımları sık ağaçların arasından ilerlemeye devam ettiği sırada ileride iki iri kahverengi kurdun durduğunu gördü. Kucağındaki kızı istemsizce kendine doğru bastırdığında önündeki iki kurt kafalarını yukarıya doğru kaldırarak uludu. İki kurdun genzinden gelen uluma sesi katman katman karanlık ormanın içinde çınladı. Ve Kamber Harzemşah'ı karşıladılar.

Genç adam yürümeye devam ettiğinde kendi sınırlarına yaklaştığını anladı. Adımları uzun ağaçların sarmaladığı tahtadan kulübeyi bulduğunda adımlarını o yöne doğru ilerletti. Kızı uzun otlardan yapılmış sedirin üzerine bıraktıktan sonra küçük ahşap kutunun içinden siyah bir kapri üzerinede siyah bir tişört çıkarttı. Kendi kıyafetleri her ne kadar meysira'ya büyük gelecek olsada onu bu hâlde durduramazdı. Genç kadının esmer vücuduna bakmamaya özen göstererek kıyafetleri giydirdi.

DOLUNAYIN EVLATLARI  "Askıya Alındı."Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin