3. BÖLÜM: [TAKİP]

2.5K 147 13
                                    

YAZARDAN...

Gökyüzünü ince bir sis tabakası kaplamış, Güneş geceyi sarmıştı. şafağın söktüğünü belli eden sarı güneş ışıkları etrafı aydınlatmıştı. Lakin havaya bir kasvet çökmüş, gri bulutlar sarı güneş ışıklarının parıltısını söndürmüştü. gri sisli dumanlar aheste aheste yeryüzünde dolaşıyor, etrafı puslu bir görüntüye sürüklüyordu.

Genç kadın uyuşmuş bedenini yatağın içinde hareket ettirdiğinde gri harelerini örten iki kepenk hafifçe aralanmıştı. Genç kadın dirseklerinin üzerinde doğrularak oturur pozisyona geldi. Kafasını hafifçe yana doğru çevirdiğinde, şafağın söktüğünü gördü. Lakin etrafı kasvetli bir duman sarmıştı. Dağların eteklerinde ki, karlar cılız sarı güneş ışıklarının altında hafifçe erimeye başlamış, esen sert rüzgar yollara düşen kurumuş yaprakları ileriye doğru süpürmüştü. Rüzgarın etkisiyle hafifçe dallarda sallanan yeşil yapraklar rüzgarın uğultusuna haşırtı sesleri doldurmuştu. Ormanın derinliklerinden gelen ulama sesleri rüzgarın ve yaprakların hışırtısına karışmış, etrafa hafif bir melodi yaymaya başlamıştı.

Genç kadın dik bir konuma gelerek çıplak ayaklarını kahverengi parkeye doğru indirdiğinde sağ kolunda yanma hissetti. Sanki biri koluna kızgın demirle baskı yapmış, derisinin altındaki ısı dışarıya doğru çıkmak istiyor gibiydi. Genç kadın üstündeki siyah tişörtü çıkartarak kafasını hafifçe yana doğru çevirdiğinde kolundaki kocaman bir dövmeyle karşılamıştı. Uzun ince parmaklarını alev kırmızısı renginde ki, çizgilerde gezdirdiğinde bedenini bir korku kaplamıştı. bu nasıl olmuştu. Genç kadın uzun ince parmaklarını alev kırmızısı renginde ki, çizgilerde hafifçe gezdirdiğinde gördüğü şekiller ona bir şeyi hatırlatmıştı. Tabi ya bu dövmenin aynısını kamber'inde kolunda görmüştü. Lakin kısa kollusundan nasıl bir şey olduğunu çözememişti. Ama bu dövme nasıl koluna kazınmıştı bunu anlamıyordu. Genç kadın sıcak nefesini dışarıya doğru bırakmıştı. Bu dövme işini kambere sorsa iyi olacaktı.

Oyalanmadan yataktan çıkarak hemen karşısındaki kahverengi ahşap dolaba doğru yürüdü. Dolabın kapağını açtığında pek fazla olmasada bir kaç kıyafetle karşılaştı. Vakit kaybetmeden siyah deri dar paça pantolonu üstüne ise bordo bir tişört çıkarttı. Kıyafetleri üzerine geçirdikten sonra zift karası saçlarını bileğindeki siyah lastik tokatla yukarıdan toplayarak sıkı bir at kuyruğu yaptı.

Vakit kaybetmeden merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladığında, yaşlı adamı gördü. "Günaydın Meysira, kamber bahçede yanına gitsen iyi olur, bu gün eğitimin başlayacak" yaşlı adam sarı harelerini genç kadına dikmişti. Meysira kafasını peki dercesine hafifçe iki yana doğru salladıktan sonra seri adımlarla bahçeye doğru yürümeye başlamıştı.

Adımları evin bahçesine çıktığında puslu harelerinide etrafa dikmişti. Hemen bir kaç metre ilerideki ringe benzeyen yere gitti bakışları. Kamber bir kızın hemen arkasına geçmiş kızın tuttuğu oku geriye doğru çekerek kıza hedefi tam on ikiden vurması için olanak sağlamıştı. Genç kadın oraya doğru yürümeye başladığında, hafif esen rüzgar genç kadının kara saçlarının iki yana doğru sallanmasına neden olmuştu.

Genç adamın birden sırtı dikleştiğinde vakit kaybetmeden yayı kızın avucuna tamamen bırakmış, ve arkasına dönerek kuzguni siyah harelerini hemen karşısındaki puslu grilere dikmişti.

"Ben akşama kadar uyursun sanıyordum" genç adam alaylı kara gözlerini genç kadında sabitlemişti. İki kaslı kolunu göğsünde birleştirmiş, buda pazularını saran damarların gerilmesine ve esmer derisinin altında belli olmasına zemin hazırlamıştı. Genç kadın ileriye doğru bir adım atarak dudaklarını ayırmıştı. "Şafak daha yeni söktü" soğuk ve bir o kadarda sert ses genç adamın kulaklarını doldurduğunda hafifçe tebessüm etmişti. Genç adamın hemen arkasındaki kız ise elindeki siyah yayı tahtanın üstüne bırakarak öne doğru bir adım atmıştı.

DOLUNAYIN EVLATLARI  "Askıya Alındı."Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin