Başlangıç

111 7 4
                                    

Okumayanlar için ilk kitap Alien: Sonrası
__________________________________

-Kara göründü!

LV-167 tam önümüzdeydi. Annemin dediği gibi, ormanlar falan görünmüyordu. Atmosferden mi emin değildim ama, gezegende yeşillik falan yoktu.

-Kaptan Parker! Birşey farkettiniz mi?

+Evet, gezegen. Oksijen oranı dünyadaki gibi. Ancak hiç ağaç yok. Atmosferin dışında olduğumuz için görünmüyor olabilir. Bekleyelim ve görelim.

Gemi yavaş yavaş atmosfere girdi. Tuhaf toz bulutları arasından gezegene iniyorduk.

-Matt. Gezegenin atmosferi ne?

+Dünyadaki gibi %21 oksijen. Ayrıca %59 nitrojen. Geri kalanı belirlenemeyen başka bir gaz. Ancak bilgisayar gazın insan sağlığına zararlı olduğunu söylüyor.

-O zaman herkes elbiseleri giysin. Ne yapabiliriz bir bakalım.

O anda annem aklıma geldi. Bu gezegende elbisesiz hayatta kalmayı başardı mı?

Toz bulutları arasından aşağıya indiğimizde apayrı bir gezegen gördük

Uzunluğu dünyadakilerin 2 katı kadar olan ağaçlar, uzun bir nehir...

-Bilgisayar yanlış hesaplama yapmaz mı?Emin misiniz?

Herkes bana baktı.

-Efendim, gezegen cidden temiz gözüküyor.

+Biz her zaman bilgisayara güvendik, doğru çıktı. Bunun yalan olduğunu sanmıyorum. Üstelik dereyi görmeden paçaları sıvamayın.
Belki de zehirli bitkilerle doludur.

Gemi düz, çayır bir alana iniş yaptı.

Benimle birlikte Kaptan Peter, Matt ve Ben'de geliyordu.

Matt eline bir alet aldı.

-O nedir?

+Sinyal algılayıcı denebilir. Seegson ürünü. Kalitelisinden.

"Ya, ne demezsin." dedim içinden. Sevastopol faciasından sonra Seegson şirketi benim için bitmişti.

-Herkes elbiselerini giysin. Ava çıkıyoruz.

••••

Geminin kapısı açıldığında kendimi komik hissettim.

Ağaçlar, nehirler... Temiz hava olmalıydı. Ancak biz hala uzay kıyafetlerindeydik.

İlerledik.

Yerçekimi gayet normaldi.

-Kaptan Parker, bence bu elbiseler gereksiz.

Lafımı daha bitirmemişken Matt kaskını çıkardı. Kaptan tepki gösterdi:

-Ne yapıyorsun? Prosedürlere uymazsan neler olacağını biliyorsun!

+Ne yaparlar? Maaşımı mı keserler? Umrumda değil. Hava gayet temiz.

Matt'in burnundan kan geldi.

-Matt. Burnun.

+Ah, lanet olsun.

Ben sessizliğini bozdu:

-Bu gayet normal. Az sonra baş dönmesi yaşayacaksın. Bu havanın temiz olduğunu gösterir.

Matt gözlerini açarak ilerledi.

Kaptan:

-Pekala. Herkes gemide elbiselerini çıkarsın.
Bu temiz havayı solumak ciğerlerimizin hakkı.
Sanırım bilgisayar kafayı yedi. Burada insan sağlığına zararlı bir hava solumuyoruz!

Ben:

-Umarım öyledir Kaptan, umarım.

••••

Dışarıdaki hava o kadar temizdi ki -veya biz öyle düşünüyorduk- önceleri baş dönmesi yaşadık.

Gökyüzü harikaydı.

Stars are only visible in dark* cümlesini yok sayacak derecede yıldız doluydu.

Güneş görevi gören bir gezegen de hemen üstümüzdeydi.

-Sessiz olun! Dinleyin.

Matt'in konuşması ile kendime geldim.

Tuhaf sesler çıkıyordu.

Kaptan:

-Ben! Ne yemek yedin?

Matt ciddi duruşunu bozmasada ben ister istemez gülmüştüm.

+Benden gelmiyor Kaptan. Emin olabilirsiniz.

-Eğilin!

Ne olduğuna bakamadan hepimiz eğildik.

-Matt, ne gördün?

+Tuhaf birşey yürüyor. İnsan gibi ama değil.

Ben, her zamanki tuhaf bakışını attı.

Kafasını hafifçe kaldırıp baktı. Yüzü kaskatı kesilmişti. Fısıltıyla:

-Kaptan!

+Ne gördün?

-Bu bir... İnanamıyorum. Bu bir...

+Söyle hadi Ben!

-Bu bir Predatör.
_________________________________

*Yıldızlar sadece karanlıkta görünür.

Alien: Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin