Telefonumun alarm sesi ile gözlerimi araladım, saat sekizi on geçiyordu. Bugün dersimiz yoktu bundan dolayı gün boyunca istediğimi yapabilirdim. Yataktan kalkıp lavaboya doğru yöneldim, elimi yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Mutfağa ilerlerken evi kontrol ettim ebeveyinlerim her zaman ki gibi evde değillerdi. Mutfağa girdiğimde hazırlayabileceğim en basit şey olan mısır gevreğini alıp bir kaseye koydum ardından sütü almak için buzdolabını açtığımda evde süt kalmadığını farkettim, derin bir çektikten sonra odama doğru ilerledim. Hem süt almaya hem de gün boyunca dizi izlemeyi planladığım için dizi izlerken yanında yiyebileceğim atışıtmalıklar almak için markete gitmeye karar vermiştim. Dolabımı açıp ilk gördüğüm kotu alıp hemen altımı değiştirdim aynı şekilde ilk gördüğüm sweati alıp direkten üstüme geçirip odamdan çıktım. Anahtarımı ve cüzdanımı kontrol ettikten sonra ayakkabılarımı giyerek markete doğru yürümeye başladım.
Yolda yürürken bir yandan müzik dinliyorum bir yandan dün The8 ile olan yazışmalarımızı düşünüyordum, cidden bu olay kafamı çok karıştırıyordu, bir yandan Minghao'ya söyleyip akıl almalıyım diye düşünürken bir yandan da şu anlık gizli kalması daha doğru olur diye düşünüyorum. Düşüncelerimle boğuşurken markete varmıştım. Markete girdikten sonra direkten süt reyonuna doğru gidip 2 kutu süt aldım, ardından yavaş yavaş marketin reyonlarında dolanarak istediklerimi alıyordum. Ellerim aldıklarım ile dolduktan sonra kasaya doğru ilerlemiştim, kasaya geldiğimde önümde 3 kişi vardı bundan dolayı sıraya girip beklemeye başladım. Bir kaç saniye bekledikten sonra omzumda bir el hissettim, arkama döndüğümde elin sahibinin Minghao olduğunu gördüm. Selamlaşmamız bitince bana "bu akşam boşsan beraber bir şeyler içmeye gidelim mi?" diye sordu tam o sırada sıra bana gelmişti elimdekileri kasa tezgahına koyup Minghao'ya geri dönüp "tabi neden olmasın" dedim o da gülümseyerek "o zaman sana akşam mesaj atarım beraber gideriz" dedi. Markette ki ödeme işlerim bitince derhal marketten çıkıp eve doğru yürümeye başladım.
Eve vardığımda ayakkabılarımı çıkarıp doğrudan mutfağa girdim. Sonunda mısır gevreğim sütüne kavuşmuştu. Mutfaktan çıkıp salona geçtim rahag bir koltuğa yerleştikten sonra televizyonu açıp Netflixe girdim ve karşıma çıkan ilk diziyi izlemeye başladım. Aradan bir kaç saat geçmişti yaptığım tek şey dizi izlerken tıkınmaktı ve birden telefonuma mesaj geldi, mesaj Minghao'dandı "30 dakika içinde hazırlan seni almaya geleceğim". Mesajı okuduktan hemen sonra hemen odama gidip hem rahat hem şık olacak bir kombin ayarladım, üstümü değiştirdikten sonra aynada kendime baktım siyah pantolon hafif sade beyaz bir tshirt ve gri bir ceket giymiştim oldukça şık duruyordum. Kapıya doğru ilerlerken telefonum çaldı, telefon ekranında yazan isim anlaşılacağı üzere Minghao idi. Hemen açtım "hazırsan çık kapında bekliyorum" demesiyle kapıyı açtım. Minghao arabayla gelmişti doğruyu söylemem gerekirse biraz garip hissetmiştim normalde her yere yürüyerek giderdik. Arabada ön koltuğa oturup "uzun zaman sonra ilk kez arabayla gidiyoruz" diyerek kıkırdadım o da gülümseyerek "babam eve erken geldi biraz ısrar ve yalakalık yaparak arabanın anahtarını almayı başardım" dedi, ben de gülümsedim. Yolda giderken havadan sudan konuşuyorduk, bir yandan onu süzüyordum baya şık giyinmişti. Eşcinsel olsaydım kesinlikle Hao'ya aşık olurdum.
Bara vardığımızda biraz etrafa göz gezdirdim baya sakin bir yerdi. Rahat bir yere geçip oturduk o sırada Hao kaş göz hareketleriyle bir şey istemişti. Aklım şu anlık sadece mesaj olayını söyleyip söylememe arasında gidip geliyordu. Hao'nun söylediği şeyler gelmişti, normalde asla alkol tüketmeyen birisi olarak bu gece sıf Hao'nun hatırına içecektim. Elime kadehin birini aldım ve Hao'ya dönüp gülümsedim, o da eline bir kadeh alarak bana gülümsedi. İçmeye başlamıştık, bir yandan içerken bir yandan slow müzik etkisinde sallanıyorduk. İkinci kadehimin sonlarına doğru hafiften garip hissetmeye başlamıştım, Hao neredeyse dördüncü kadehinin sonundaydı ama oldukça sağlam görünüyordu bir de yakışıklı. İçmeye devam ettik, konuşmadan sadece içiyorduk. Kaç kadeh içtiğimi bilmiyorum ama şu an bildiğim tek şey Hao'yu öpmek istememdi. Ayağa kalkıp Hao'nun yanına geçtim ve "ah lanet olsun bu dünya için fazla yakışıklısın hadi öpüşelim" diyerek Hao'ya söz hakkı vermeden direkten onun dudaklarına yapıştım. İlk bir kaç saniye Hao öylece durdu ama sonunda Hao'da dudaklarını hareket ettirmeye başladı. Dudaklarını dudaklarımın arasına alıp emmeye başladım bir yandan Hao hafiften inlemişti, bu çok ateşliydi. Kesinlikle hayatımın en iyi dakikalarıydı. Yavaştan gözlerim kapanıyordu ve en sonunda Hao'dan ayrılıp dudaklarına küçük bir öpücük vererek Hao'nun dizlerine yatarak uykuya dalmıştım.
Siktir sanırsam Hao'ya aşık oldum...
🌸🌸🌸
Bu bölüm cidden aşırı hoşuma gittiOkuduğunuz için teşekkür ederimmm( ˘͈ ᵕ ˘͈♡)
🌸🌸🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Side By Side | JunHao
Fanfiction+82********** seninle el ele tutuşmak istiyorum fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyorum 🌸|20210501| 🌸|20210516| '#1 - junhao' '#1 - meanie' '#2 - seventeen'