+82**********
seninle el ele tutuşmak istiyorum fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyorum
🌸|20210501|
🌸|20210516|
'#1 - junhao'
'#1 - meanie'
'#2 - seventeen'
Perdemden sızan ışık dolayısıyla uyandım, saate bakmak için telefonum elime aldığımda saat 7.23tü yani alarmımın çalmasına 7 dakika vardı, alarmımı kapatıp derhal elimi yüzümü yıkamak için ayağa kalktım. Ne kadar istemesemde sürüne sürüne lavaboya gittim. Ders saat 9da başlayacağı için rahat rahat hazırlanabilirdim. Lavaboda işimi bitirip çıktıktan sonra odama geri döndüm o sırada telefonumun ekranı açıldı belli ki mesaj gelmişti, gelen mesaja bakmak için telefonumu elime aldım mesaj Jun'dandı. Mesaja tıkladım
Jun kankaa okuldan sonra takılmaya ne dersinn?
Minghao olur
Jun yasss, neyse hazır değilsen hazırlan kampüse bugün erken gidelim senin için de uygunsa?
Minghao ah tabi uygun, hazırlanayım sizin evin önüne gelirim
Jun tamamdır bekliyoruum
Konuşma burada sonlanmıştı, derhal dolabımı açıp mavi bir kot ve üstüne uyumlu duracak turuncu bir sweat geçirdim çantamı da alıp aşağı indim.
Ebeveyinlerim hep sabah erken saatlerde işe gittiği için her zamanki gibi ev bomboştu. Telefonumu açıp saate baktım saat 8.15ti daha dersin başlamasına 45 dakika vardı ama sıf Jun istiyor diye erken çıkıyordum. Doğrudan ayakkabılarımı giyip evden çıktım, Jun'un evine doğru yürümeye başladım, evleri bize oldukça yakındı aramızda sadece 7 ev vardı onların evine varmam 2 dakika bile sürmüyordu. Jun'un da ebeveyinleri sabah erken saatlerde gidiyorlardı. Evlerinin tam önüne gelip zili çaldım. Jun kapıyı saniyesinde açmıştı. Jun'u baştan aşağı süzdüm, siyah pantolon gömlek kravat ve üstünde ince bir ceket vardı. Nefes kesiciydi. Jun kapıdan çıkıp "hadi gidelimm" diyip gülümseyerek koluma girmişti, birden kalbim deli gibi atmaya başladı. Ne oluyor bana?! Her zaman koluma girerdi ama hiç kalbim bu böylecesine delice atmamıştı. Farkında olmadan yüzüm kızamış ve terlemeye başlamış olmalıyım ki "Hao iyi misin? Kıpkırmızısın ve terlemişsin her şey yolunda mı?" Diye sordu Jun. "Ah cidden farkında değilim, iyiyim merak etme" diyerek gülümseyebildim. O da bana karşı gülümseyip kol kola yürümeye başladık. Nefesimi zar zor düzeltebilmiştim.
Saat 8.30 olmuştu dersin başlamasına 30 dakika vardı. Jun "Ders başlayana kadar kafede oturalım mı?" diye sormuştu ben ise sadece cevap olarak başımı sallamıştım. Kafe kampüse sadece bir kaç adım uzaklıktaydı. Kafeye vardığımızda güzel bir yere oturup kahve sipariş verdik, kahvelerimizi beklerken Jun "Keşke hukuk seçmeseydik dersler çok zor" dedi, hafifçe gülümsedim "Bu bölümü ikimizde çok isteyerek kazandık yapacak bir şey yok dedim" tam o sırada kahvelerimiz gelmişti. Jun kahvesinden bir yudum alarak "Tabi haklısın" diyerek gülümsedi. Bir insan gülümserken nasıl bu kadar güzel olabilir?!
Kahvelerimizi bittiğinde sınıfa doğru yürümeye başladık, dersin başlamasına sadece 9 dakika kalmıştı. Yürüken havadan sudan konuşmaya devam ediyorduk. Sınıfa vardığımızda Jun sınıfa iyice baktı ve orta yerlerden bir sıra gösterip bana döndü bende kafamı salladım, oraya geçip oturduk yaklaşık 30 saniye sonra profesör gelmişti.
🌸🌸🌸 Bu arada Minghao ve Jun'un kıyafetleri bunlar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.