+16'~(F)

560 66 33
                                    

~Konser Günü~

Hao ve Jun gözlerini alarmın sesi ile aralamıştı, saat 8.10du. Konser saat 17.00de başlayacaktı.

Hao'nun içinde hafifte olsa bir heyecan vardı, nasılsa bugün yıllardır sevdiği çocuğa açılacaktı.

Jun'un içinde ise nedeni bilinmeyen bir şekilde endişe vardı, nasılsa bugün The8'in gerçek yüzünü görecekti.

Jun ve Minghao üstlerini değiştirip aşağıya inmişlerdi. Jun mısır gevreği koyduğu kasesine sütü dökerken
"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu birden Minghao'ya
Hao omuzlarını silkip "hiç bir şey" diyip gülümsedi.

İkili gevreklerini yerken bir yandan havadan sudan sohbet ediyorlardı.

Gevrekleri bittiği sırada Minghao'nun telefonu çaldı, arayan Mingyu'ydu. Hao masadan kalkıp mutfaktan biraz uzaklaşarak telefonu açtı;
"Hazır mısın?"

Hao iç çekerek
"Hafif endişelerim var ama hazırım"

"İyi, o zaman en geç 16.00da kampüsün bahçesine ol"

"Tamamdır"

diyerek telefonu kulağından çekerek aramayı sonlandırdı. Mutfağa gittiğinde Jun kaseleri sudan geçiriyordu birden Hao'ya dönüp "bir şey mi oldu?" diye sordu, Hao başını olumsuz bir şekilde sallayarak "hayır, sadece saat 16.00da kampüste olmam gerekiyor" dedi,
Jun hafiften surat asarak "beraber gideriz diye düşünüyordum" dedi,
Hao "Mingyuların bir tanıdığı sahneden olacakmış bundan dolayı küçük bir yardım istediler, büyük ihtimalle işleri hemen biter sen merak etme" diyerek bir yalan attı,
Jun gülümseyerek "eğer işler hemen bitmeyecek olsa bile konser boyunca beraber olacağız değil mi?" diye sordu,
Hao başını olumlu şekilde sallayarak gülümsedi.

Saat 9.00a geliyordu ikili kararlaştırıp alışverişe çıkmaya karar vermişti, nasılsa ikisi de güzel görünmek istiyordu.

İkili yukarı çıkıp dolabı açtıklarında Hao'nun aklına güzel bir fikir gelmişti. Jun'a siyah sade tshirt ve beyaz bir kot uzatmıştı, kendisi için de beyaz sade tshirt ve siyah bir kot çıkarmıştı.

İkili üstlerini değiştirip aşağı kata inmişlerdi. Kendilerine girişteki aynada bakıp gülümsemişlerdi, çok uyumlu görünüyorlardı, sanki bir çift gibi...

Evden çıkmışlardı, yürüyerek gitmeye karar vermişlerdi. Yürürken bir yandan konser hakkında sohbet ediyorlardı.

Yaklaşık 15 dakika sonra istedikleri yere gelmişlerdi, sıra sıra mağazaları dolaşmaya başladılar.

Saatlerce mağaza dolaşmanın sonucunda yorgun düşmüşlerdi.

En sonunda eve gelmişlerdi, aldıklarını bir kenara koyup ikili kendilerini salondaki koltuğa atmışlardı.

Yaklaşık yarım saat sadece kendilerini bıraktıkları şekilde dinlendiler. Minghao telefonun kilit ekranını açıp saate baktı, saat 15.30a geliyordu. Minghao saati gördüğünde derhal ayağa kalkarak odasına doğru ilerledi. Jun Hao'nun birden kalkıp gitmesine anlam verememişken saati gördüğünde anlamıştı.

Hao aldıklarını giyerken birden heyecan basmıştı, neredeyse yerinde zıplayacaktı.

Hazırlandıktan sonra aşağa inip Jun'a "ben çıkıyorum, yarım saat sonra hazırlanıp gelirsin" diyerek gülümsedi, Jun cevap olarak başını olumlu yöne sallamıştı.

Minghao evden çıkarak kampüse doğru yol almıştı, her saniye içindeki heyecan artıyordu.

Kampüse geldiğinde etrafa iyice göz attı, sahne oldukça iyi hazırlanmıştı.

Hala etrafa bakınırken omzunda bir el hissetmesiyle o tarafa dönmüştü, elin sahibi Wonwoo'ydu.
"Sonunda geldin" dedi Wonwoo
"Ah evet Jun'a hiç bir şey belli etmeden gelmek biraz zor olsa da" diye güldü Hao.

Son kez prova yapmışlardı, her şey dört dörtlüktü.
"Sahneye en son sen çıkacaksın, bu sürede Jun'un yanında mı olacaksın?" diye sordu Mingyu, Hao başını olumlu yöne sallayarak "evet" dedi.

Konserin başlamasına az bir zaman kalmıştı Minghao Jun'u kampüsün girişinde bekliyordu. Ve sonunda Jun gelmişti.
Tek kelimeyle Jun nefes kesici görünüyordu.
"Gelmişsin" diyerek gülümsedi Hao
"Eee işleriniz bitti mi" diyerek güldü Jun

Konser başlamıştı, ikili güzel bir yere oturup kendilerini müziğe bırakmışlardı.

İnsanlar sahneye çıkıp iniyorlardı ama hala Jun için ortalıkta The8 yoktu. Yavaş yavaş konserin sonuna yaklaşırken Minghao lavaboya gideceğini söyleyerek Jun'un yanından ayrıldı.

Jun hala müziğin keyfini çıkarırken birden etrafta dönen dedikoduya kulak misafiri olmuştu, herkes "bu son şarkı bir aşk itirafı olacakmış" diye geveliyordu. Jun düşündü 'acaba The8 miydi' diye.

Birden sahnenin ışıkları kesildi, sunucu "evet şimdi karşınızda The8" demişti, sunucunun bu lafıyla birden alkışlar yükselmeye başlamıştı. Jun şaşkınlık içerisindeydi.

Sonunda melodi çalmaya başladı, sahnedeki kişi boğazını temizleyerek şarkı sözlerini söylemeye başladı

"Seninle el ele tutuşmak istiyorum fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyorum,
bilmiyorum evet"

Bu ses Hao'nun sesiydi Jun şaşkınlıkla karanlık olan sahneye bakmaya devam etti.

"Beni gizemli bakışlarınla meraklandırıyorsun"

"Onlara baktığımda genişleyen bu iki soru işareti"

"Havalı ve şık fakat kalbimdeki sıkışık trafik"

"On iki melodiyle kalbim hareket ettiriyor"

"Bir iki üç dört beş,
İki iki üç dört beş,
Üç iki üç dört beş"
"Bebeğim, senin için hazırım"

Tam bu sırada sahnenin ışıklarının açılmasıyla Hao ve Jun göz göze gelmişlerdi.

"Seninle el ele tutuşmak istiyorum fakat ne yapmam gerektiğini bilmiyorum,
bilmiyorum, oh bebeğim"

Minghao gözlerini Jun'dan ayırmayarak gülümsüyordu

"Tüm kalbimi sana adamak istiyorum fakat,
Senden önce kelimelerimi yitirdim"

Birden alkış sesleri yükselmişti, Jun gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu.

Minghao sahneden inip koşarak Jun'un yanına gelip Jun'un göz yaşlarını sildi, Jun'un ellerini tutarak "sanırsam artık ellerini tutmayı biliyorum" diyerek gülümsedi gözlerinden akan yaşlarla.

Herkes alkışlarını arttırmışken ikili o gece dudaklarını sonsuzluğa birleştirmişlerdi...

Side By Side | JunHaoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin