BÖLÜM 1

117 8 4
                                    

Soğuk ve kapalı hava ile gözlerimi açtım. Anlaşılan hava bugünde kapalı olacaktı.
Üstüme ceket alıp açık olan penceremi kapattım.
Prenses gibi yaşamaktansa normal insanlar gibi yaşamayı seviyordum.
Bu yüzden babamdan günlük "Sen Kral Arasın tek prensesisin" lafını duymaya alışmıştım.
Aklıma gelenler ile tebessüm ederek odamdaki kocaman adeta 3+1 ev gibi olan banyoya ilerledim.
Kendisi gibi ihtişamlı olan kapıdan geçerek sonunda banyoya ulaşabilmiştim.
Önce ellerimi yıkadım sonra aynaya bakınca küçük bir kahkaha çıktı dudaklarımdan.
Saçlarım dağılmış, uykusuzluktan morarmış gözlerim bembeyaz tenimle tam bir Prenses değil cadı gibi duruyordum.
Tebessüm edip başımı iki yana sallayarak yüzümü yıkadım.
Banyodan çıktım ama ileri yerine yere baktığımdan dolayı Mira'yı görmemiştim.
Bir anda refleks olarak geri sıçradım.
"Günaydın Prensesim"dedi yüzüne kocaman gülümseme yerleştirerek.
"Günaydın Mira" dedim yorgun sesimle
"Prensesim hastamısınız?"dedi korkulu bir sesle.
"Hayırrr sadece bir haftadır uyuyamıyorum uyuduğum da çığlık sesleri geliyor kulaklarıma sanki biri beni çağırıyor." dedim. Ve devam ettim
" Bugün kahvaltıya inmek istemiyorum zaten hava kapalı uyuyup dinlenmek istiyorum." Dedim kararlı bir sesle.
"Tamam prensesim ben babanızı bilgilendiririm." Dedi ve dışarı çıktı.
Bende önce havaya sonra kendime yatağa baktım en iyisi uyuyup dinlenmekti.
Tam yatağıma yattıp uykuya dalmak üzre iken alacaklı gibi kapımın çalınması ile irkilip yatağımda doğruldum ve;
"Girebilirsiniz" dediğimde iki gardiyan içeri girdi.
"Prensesim bahçede bir adam sizi bekliyor gitmesini söyledik fakat sizinle acil konuşması gereken birşey olduğunu söyledi"dedi. Bir adam mı? Benimi bekliyor? Ne alaka ben? Yataktan çıkıp dışarıya baktım tamamen siyah giyinmiş olan adamın kim olduğunu asla anlamamıştım.
"Tamam çıkabilirsin. Misafirimi bekleme salonuna al "dedim. Fakat içimde çok kötü bir his vardı.
"Emredersiniz prensesim" dedi ve çıkarken akıma aniden birşey geldi.Benim hislerim hep doğru çıkardi ya bu adam bana zarar vermek isterse ya kaçırmaya kalkışırsa dedim içimden sonra tam çıkmak üzere olan gardiyanlara;
"Hey! Durun"dedikten sonra ikisi birden aniden dönmüştü
"Ne oldu prensesim iyimisiniz?"dedi esmer ve uzun olan.
"İsminiz nedir?"diye sordum aniden. Tabi ben böyle sorunca ikiside şaşırıp önce sarışın uzun boylu olan cevap verdi.
"Balkır efendim"dedi sonra diğer esmer ve uzun olan ise;
"Bende Arda efendim"dedi.
"Pekâlâ şimdi Balkır sen baş muhafız Barın'ı tanıyor musun?" Dedim. Barın amca babamin yakın korunmasıydı ve çocukluğumda beni o eğitti onun sayesinde güçlerimi erken yaşta fark etmiştim. Tabi Barın amca ile küçük yaştan beri kendini savunma pratiği yapıyordum. Bana ikinci babam gibi olmuştu. Bu yüzden ona Barın amca diyorum. Tabi birazda yaşlı olmasının etkisi de var. Yaşlı olmasına rağmen fit ve çeviktir kendisi.
"Hemde yakinen tanıyorum efendim"diyince bir an anlam veremedim çocukluk anılarıma, Barın amcanın beni eğittiği yıllara gitmişti kafam.
"Arda sen kapıda beni bekle."dedim ne olur ne olmaz kapıda beklesin de beraber gidelim gizli misafirimin yanına...
"Emredersiniz prensesim"dedi ve çıktı bende Balkır'a tekrar dönüp;
"Yakinen tanıyorum derken?"dedim
"Gardiyan Barın babam olur efendim"Dedi ve tebessüm etti-etmete çalıştı-. Babası mı Barın amcanın oğlu mu varmış vallahi ilk defa duydum.
"Anladım. O zaman bana onu çağırabilir misin?"dedim Uyuyamam ve sesler duymanın nedenini ancak o bilebilirdi.
"Elbette efendim"dedi
"Bekleme salonununda olacağım tabi önce misafirimizi götür"dedim. Adam ağaç oldu beklemekten.
"Emredersiniz prensesim"dedi ve çıktı
Bende acele edip banyoda elimi yüzümü yıkayıp, hafif bir makyaj yapıp ve üstüme şaşalı prenses elbiseleri yerine rahat beyaz iki omzunda uzun kuş tüyü gibi olan uzun bir elbise giydim. Sadece bana özeldi bu yoksa prenseslerin şaşalı elbise dışında başka bir şey giymesi yasaktı. Son bir aynaya baktıktan sonra kapıdan dışarı çıktım.
Söylediğim gibi arda kapıda bekliyordu.
"Arda benimle gel"dedim ve yürümeye başladım.
🌈🌼🌈🌼
Salona geldiğimde adamın tipi çok tuaftı ve içime kötü bir his kaplamıştı belli ki kötü şeyler olacaktı.
Korktuğumda,endişeye düştüğümde yada zor duruma düştüğümde zihnimden birine seslenebilirdim. Tuaf ama bu özellik sadece bende vardı. Ama babam bunun tehlikeli olduğunu,eğer gücümü öğrenirler ise zarar vermek hatta öldürmek istiyebilirler derdi hep.
Bu anı aklımda Canlanmış ve gözümden bir yaş gelmişti. Ama şuan bir gerçek var ki korkuyordum ve tek çare adama fark ettirmeden zihnimden seslenmekti.
"Arda eğer beni duyuyorsan hafifçe boğazını temizle"dedim ve dinlemeye başladım arda sessiz bir şekilde boğazını temizledi fakat yüzünde nasıl olduğunu anlamamış bir ifade vardı.
"Benim bir gücümde bu zihnimden birine seslenebiliyorum kormana gerek yok." Dedim suratına bakınca rahatladıgını yüz ifadesinden anlamıştım.
"Bu adamdan pek hoşlanmadım. Yakınımda dur."dedim ve yanımda bir sıcaklık hissettim.
Sağıma baktığımda bana yaklaştığını anladım ama sanki biraz fazla dibime girmişti.
"Dibime gir demedim yakın dur dedim"dedim sert bir şekilde. Sonra yarım adım geri gitti.
Hafif tebessüm ederek adamın yanına yaklaştım.
İlk başta kahverengi saçları bembeyaz teni ve kahverengi gözleri dikkatimi çekmişti. Evet şimdi yalana gerek yoktu bayağı yakışıklıydı.
"Bencede yalana gerek yok prenses"dedi. Aşırı şaşırmış ve korkmuştum dışımdan söylemediğime emindim.
"Zaten dışarıdan söylemediniz prenses"dedi ve dizlerini hafif kırıp elimi nazikçe öptü.
Neler oluyordu ya aşırı gerilmiştim. Bir müddet ne olduğunu anlamadım fakat sonradan anlamıştım aklımı okuyabiliyordu bu gücün tek bende olduğunu sanıyordum.
"Hayır prenses ama çok nadir bir durumdur zihin okumak"dedi.
Bu sefer sinirlenmiştim. Ama onun bilmediği bir şey vardı zihnimi koruma altına alıp istediğim kişinin zihnine özel olarak konuşabilirdim. O anda aklıma arda geldi;
"Arda hazır ol bu adam zihin okuyabiliyor gördüğün üzere." Dediğimde Arda'nın eli kılıcına gitmişti.
"Sakin ol küçük adam sadece prensesle konuşuyoruz"dedi adını bilmediğim adam.
"İsmim Arel prenses"dedi. Tam arda önüme geçeceği sırada elimi dur dercesine hafifçe kaldırdım.
"Pekâlâ Arel kendini tanıtmak ve neden geldiğini söylemek istermisin?"
" Tabiki prenses, Ben Arel saray zindanlarından sizi bulmak için kaçtım."dedi ne zindandan mi kaçtı ama bu imkansız zindandan heleki saray zindanlarından kaçmak imkansızdır.
"İmkansız mı? Ahhaahha güldürme beni prenses bizim gibi zihin okuyucuları için gayet basit kaçmak. Benim asıl amacım..."dedi ve bir adım daha yaklaştı. O yaklaşınca arda benim önüme geçti ve ani bir hamle ile hançerini Arel'in boğazına yerleştirdi.
Ben olanların şokunu yaşarken arda söze girdi;
" Amacın ne? Aslında kimsin? Neden zindana girdin? oradan nasıl kaçtın? Neden prensesi arıyordun?"dedi dişlerinin arasında sinirli olduğu her halinden belliydi.
Arda'nın kolunu tutup;
"Tamamm yeter bu kadar soru "dedim. Ve elimde büyük bir büyü oluşturdum.
"Sende artık net bir şekilde ne istediğini anlat yoksa..."dedim. Yoksa ne ben birini öldürmezdim ki yada zarar veremezdim en fazla zindana tekrar attırırdım. Zaten elimdeki büyüde sadece korkutmak içindi ama biraz ters tepti galiba.
"Yoksa ne prenses"dedi ve elini kaldırıp boğazındaki hançer ile birlikte ardayı da yere attı.
Ben şok olmuş bir biçimde Arda'nın yanına gittim.
Arda'nın göğüs kafesi hareket etmiyordu.
Kafamı kalbine koyacağım sırada birşeyin boğazıma yapışıp;
"Tekrar mı zindana atarsınız? yoksa bu sefer öldürür müsünüz?"dedi. Artık nefes almakta zorlanıyordum. Tam tüm gücümü ellerimde toplayıp büyü yapacağım sırada Barın amca Arel'in kollarından sıkıca tuttu. Arel hareket etmek istiyordu ama Barın amca buna müsade etmiyordu. Tam zamaninda gelmişlerdi. Beş dakika daha geç kalsalardı muhtemelen birimiz ölmüş olacaktı. Gözlerimi kapatıp elimi boğazıma götürdüm ve nefes almaya çalıştım.
O sırada aklıma Arda gelmişti. Ölmüş olamaz degilmi dedim kendi kendime gözlerimi açtığımda Balkır'ın Arda'ya kalp masajı yaptığını gördüm. Zar zor yerimden kalktım ve yanına gittim.
"Bı... Bı..rak be..ben hal..lederim sen şu ad..a..mı bağla " dedim zar zor konuşarak. Bana anlamsız baktı bende gözlerimi kapattım ve nefes aldığımı hayal ettim gözlerimi açtığımda nefesim düzelmişti. Nasıl yaptığımı anlamadım ama belki de ardada işe yarayabilirdi.
Arda'nın yanına oturduğumda Balkır'ın anlamsız bakışlarını tekrardan gördüm hala beni izliyordu.
"Bana öyle anlamsiz bakma bir fikrim var belki işe yarayabilir. Şimdi git ve babana yardım et! "dedim hafif sert ve bağırarak.
Sonra gözlerimi kapatıp ellerime odaklandım ve tekrar yaşamasını düşündüm. Sonra ellerimi ve gözlerimi açtığımda ellerimde beyaz buhar gibi ışık olduğu göründüğümde gülümsedim ve korktum. Elimi göğüsüne bastırdım ve çektim.
Bir kaç saniye sonra gözleri açıldı.
Ben bu gücü kullanırken çok güçsüz düşmüştüm konuşacak halim kalmamıştı. Gözlerimi yavaş,uzun ve sürekli açıp kapatıyordum. Çok uykum gelmişti. En son;
"Çok şükür uyand..."dedim ve sonrası karanlık...
🌈🌼🌈🌼
Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Neredeyim ben ?
En son ardayı iyileştirmek için gücümü kullandım sonrasi karanlıktı.
Gözlerimi tamamen açtığımda odamda  olduğumu anladım.
"Majesteleri uyandı... uyandı prensesimiz"dedi bir kadın sesi sonra babam ve Barın amca odaya girdi.
"Kızım iyimisin ağrın var mı?"dedi babam
"Baba?"dedim
"Efendim canım kızım"dedi babam ilk defa duyduğum sevecen sesiyle-genelde hep sert tavrı ile meşhurdur-
"Neler oluyor baba? Nereye götürdüler onu?"dedim.
"Bırak şimdi onu kızım sen iyimisin neden savunmadın kendini?"dedi babam
"Bir anda saldırdı neler olduğunu anlamadım"dedim sonra Barın  amcaya dönüp;
"Şimdi nerede o"dedim Barın amca lafa girecekken babam atladı
" Yeter artık ada bırak şu adamı, görmedin mi sana saldırdı seni öldürmeye kalkıştı ölüme mahkum artık" dedi herzamanki gibi otoriter sesi ile
"HAYIRR! Baba kimseye zarar verme konuşacağım onunla ne istiyormuş" dedim net sesimle
"Hayır dedim Ada bunu yapmama asla izin vermiyorum" dedi yumuşak ve ağlamaklı sesiyle.
Bir dakika babam, Kral Aras, bay duygusus'un sesi ağlamaklı mi çıktı yoksa ben mi yanlış anladım.
" Sakın birşey yapma tamam mı kızım?" Dedi.
Bir dakika... yok ben hala baygın falanim galiba...
"Hayır baba gidip onunla konuşacağım benimle derdi neymiş öğrenelim bakalım" dedim meraklı sesimle.
Merak ediyorum gerçekten ne derdi vardı benimle beni tanımıyordu bile...
"Hayır gayet iyi tanıyorum prenses artık peşindeyim zihin okuyabiliyorum biliyorsun"dedi zihnimden
"KES ARTIK KİMSİN NE İSTİYORSUN ÇABUK SÖYLE YOKSA BUGÜNE KADAR GÖRDÜĞÜN EN BÜYÜK BÜYÜNÜN 10 KATINI YAPARIM SANAAAA"dedim dışarıdan bağırarak.
Herkes bana korkulu gözlerle bakıyordu. Özelliklede babam.
"Ooo iddialı" dedi alayla ve devam etti
"Aslında sana bir haber vermek için gelmiştim ama benim hakkında düşündüklerini okuyunca vazgeçtim"dedi. Sinirlenmiştim ama merakta etmiştim bana ne haberi verecekti.
Yavaşça yatağımdan kalktım ve pencereye yaklaştım ve etrafındaki ağaçları bahçeyi incelemeye başladım.
Diğerlerinin bana neler olduğunu bildiklerini hissediyordum.
"Biz çıkalım ve sen dinlen kızım bugün çok yoruldun" dedi babam
Babamın sesini duyunca düşüncelerim hızlı bir şekilde dağıldı.
"Nerede o baba" dedim
"..." Soruma sessiz kalmıştı babam.
Sessizlik en sevmediğim şeydi.
Sonra zihnimden konuştu yine
"Beni bulmak için yanlış kişiye soruyorsun Prenses babana değil bana sor nerde oldugumu" dedi.
"Baba bari bu soruma cevap ver. Arda iyimi en son yaralandı ama iyileştiğini düşününce uyanmıştı" dedim.
"O iyi kızım dinleniyor. Sende dinlen akşam oldu artık çok yoruldun bugun.
O ADAMLADA KONUSMANA İZİN VERMİYORUM" dedi. Son cümlesinde gayet sert ve emindi.
"Yeter artık baba ben çocuk değilim karışma artık bana ne yapmam gerekeni bilmiyorum sanıyorsun ama artık 6-10-12 yaşında degilimm." Dedim sinirle.
Sonra babam hiç birşey demeden dışarı çıktı. Bende kıyafetlerimi değiştirip balkona çıktım gökyüzünün turuncumsu haline bayılıyordum.
Beni kendime getiriyordu.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Burnuma lavanta, kokusu yeni biçilmiş çim kokusu geliyordu. Bu kokulara bayılıyorum.
"Prensesim birşey istermisiniz?" Dedi Mira.
Mira'nın seslenmesiyle tüm bu düşündüklerim duman gibi dağılmıştı.
"Mira Bana bir kahve ve yiyecek birşeyler  getirebilirmisin?"dedim. Şuan tek isteğim yalnız kalıp bu kokular ile birlikte dinlenmek istiyordum.
Dünden beri hiç birşey yememistim ve aşırı acıkmıştım.
Up uzun bir masayı donatsalar yiyebilirdim o derece :)
Dizlerimi göğsüme çekerek iyice arkama yaslandım ve tekrar gözlerimi kapattım.
Gözlerimi kapatınca sanki biri saçlarımı havada savuruyordu.
Bir anda gözlerimi açtım ama etrafımda kimse yoktu.
Sonra bir anda kollarım yavaş yavaş kalkmaya ve etrafında Beyaz ve saydam bir sis dolanmaya başladı.
Gördüklerim ile korktum ve ayağa kalktım.
"Benden korkmana gerek yok prenses ben sana zarar vermem" dedi bir ses
Ben hala neler olduğunu anlamamıştım. Etrafımda dönerek kimin konuştuğunu bulmaya çalıştım ama bulamadım.
Sonra o sis tüm vücudumda dolasmaya başladı
"Korkma prenses ve ona güven" dedi. Sesinde gerçekten huzur ve güven vardı.
Kimden bahsettiğini anlamak için onunla konuşmaya karar verdim.
"Kimden bahsediyorsun? Kime güveneyim?" Dedim kendimden emin bir şekilde
"Arel prenses, Arel'e güven o sana her şeyi anlatacak" dedi huzurlu sesiyle
"Sen delimisin beni ve korumami neredeyse öldürüyordu" dedim.
Ben bir sis'e delimisin diye sormuştum.
Asıl deli olan benim galiba.
"Bilerek yapmadı prenses, o kötü biri değil, onu kötü şeyler yapmaya  zorlayan birileri var." Dedi güven veren sesi ile
"Tamam onula yarın konuşacağım" dedim  kararlı sesimle.
Ben bunu söyleyince sis ortadan kayboldu ve yumuşak ve sıcak bir rüzgar esti.
Bende tebessüm ederek derin bir nefes aldım ve kalktığım koltuğuma geri oturdum.
Ne gündü ama tanımadığım adam tarafından saldırıya uğradım...
Birini iyileştirdim nasıl yaptigimi hala bilmiyorum...
Gün boyu uyumuştum.
Ve en önemlisi bir sis ile konuşmuştum ve bana Arel'i savunmuştu...
Vay be uzun bir gündü...
🌈🌼🌈🌼
EVETTT İLK BÖLÜM GELDİİİ....
ÇOK UZUN ZAMAN SONRA YENİ HİKÂYE YENİ BAŞLANGIÇLAR...
OY VERMEYİ UNUTMAYIN...(YUKARIDA YADA AŞAĞIDAKİ KÜÇÜK YILDIZ)...
GÖRÜŞMEK ÜZERE....
KENDİNİZE İYİ BAKIN SAĞLIKLI KALIN ☺️🙂😉

Doğanın Koruyucu KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin