0.3

225 16 2
                                    


   Dışarıdaki batmak üzere olan güneşe bakarak gerindim. Bugün Irene'ın evine gidip haftasonu orada kalacağımız için hazırladığım küçük çantamı kontrol ettim. Odamdan çıkıp abimin odasına girdim. Bu koca evde abim Jae ile kalıyordum. Annem ve babamla eskiden Japonya'da yaşıyorduk. Abim ise üniversite için buraya gelmişti. Bir gün büyük bir kaza yaptık ve arabadan sadece ben sağ çıktım. Kendimi suçladım, keşke onlar kurtulsaydı dedim. Ne zaman düşünsem durum içinden çıkılmaz bir hal aldı. Abime selam vererek evden çıktım.

   Irene'ın evini görünce adımlarımı hızlandırdım. Tam o sırada biriyle çarpıştım. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda karşımda Jeno'yu gördüm. Klişe bir dizinin içindeydik sanki. Bir şey demeden evin kapısına yöneldim. "Sana da merhaba." dedi arkadan. Kapıyı Ja Ya açtı. Benim dışımda herkes gelmişti anlaşılan. Kızlara selam verip kendimi koltuğa attım. Irene elinde pizzalarla içeri girdiğinde hemen bir kutuyu elime aldım ve yemeye başladım. Normal bir şekilde konuşurken Ja Ya ellerini çırparak "Bakın Donghyuck hikaye atmış onlar da bizim gibi eğleniyorlar. Hadi onları da çağıralım." Son cümlesiyle pizza neredeyse ağzımdan düşüyordu. "YA DELİ MİSİN LEE JA YA!" Irene ise "Aslında çağırabiliriz konuşmuşluğum var çocuklarla." dediği anda Hazel bayılma taklidi yaparak "BAKIN ALABİLİYOR MUYUM NEFES, NA JAEMİN'LE AYNI ORTAMDA BULUNACAĞIM!" diye bağırdı. Yine kimse beni takmamıştı. Ja Ya "Hadi taş kağıt makas kaybeden çağırır." dedi. Taş kağıt makası kaybedince itiraz ettim ama beni dışarı attıkları için kaderime boyun eğip bahçeden yan eve geçtim. "Of nefret ediyorum niye hep benim başıma geliyor." diye isyan ettim. Bu sefer cidden hayatımın bir dizi olduğunu anladım. Kapının önüne gelince Irene'ın evine baktım. Kızlar camdan bana "Yapabilirsin, Bang Minhi" gibi şeyler söylüyordu. Göz devirip derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Karşıma en aklı başında olan Renjun gelince sevindim. Yüzümü stabil tutup "Ja Ya görmüş instagramda eğleniyormuşsunuz isterseniz bize katılabilirsiniz demem için zorla yollandım." dedim. Renjun şaşırarak bana baktı sonra da hafifçe gülümsedi. Tam bana bir şey söyleyecekken nasıl her delikten çıktığını anlamadığım Jeno geldi ve bana bakıp "Ne o çok mu özledin beni?" dedi. Şu an yüzüne bir tane geçirmemek için zor duruyorum. "Çok beklersin. Renjun açıklar." deyip Irene'ın evine girdim.

   Birkaç dakika sonra kapı çaldı. Hazel heyecandan bayılacaktı neredeyse. Irene kapıyı açtı ve içeri girdiler. Derin bir iç çekip göz devirdim. Herkes birbirine selam verirken ben iğrenerek bakıyordum. Hani ne gerek vardı. Hazel'a göz ucuyla baktım. Jaemin'e selam verirken resmen bayılacaktı. Hafifçe gülüp önüme döndüm. Tek akıllı benim burada diye fısıldadım. Jeno yine aniden çıkarak "Hiç öyle sanmıyorum." dedi ve göz kırptı. Salak mıdır nedir ya. Gece 1'e gelirken herkes doğruluk mu cesaretlilik mi oynamaya karar kıldı. Herkes sırayla yanıtlarken şişeyi tekrar çevirdiler ve Donghyuck bu ortamdan kimsenin bilmediği bir sırrını söyle dedi. Pek de gülmeyen yüzüm düştü. Onlara annem ve babamın benim yüzümden öldüğünü söyleyemezdim. Zaten deli gibi yalan dedektörü getirmişlerdi. Yalan söylesem anlaşılırdı. Onun dışında da kızlardan sakladığım bir şey yoktu. Gözlerimi kaçırdım. "Söylemezsem ne olacak?" dedim. Herkes sessizleşti. Donghyuck ise sırıtarak cezalarımız var dedi. "Ya söylersin ya da..." düşünürken Irene kulağına eğildi ve fısıldaştılar. Başıyla Jeno'yu işaret ederek "Ya da Jeno'yu öpersin."


im so tired of love songs|Lee JenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin