Kendi odanda uyandın, Bucky'nin yanında uyuyakalmış olmalıydın ki o da seni buraya taşımıştı. Üzerinde hala ameliyat kıyafetlerin vardı ama serumun çıkarılmıştı. Her yerin uyuşmuş gibiydi. Kalkıp banyoya gittin ve dağınık saçlarına ve yüzüne baktın. Bucky'nin dedikleri yavaş yavaş aklına gelirken aynadaki kendine gülümsedin. Bağlanmak... Bu 'seni seviyorum' gibi bir şey değildi. Özeldi, tamamen değer vermekle alakalıydı. Aranızdaki ilişkiye henüz arkadaşlık bile diyemesen de ikinizin de bağlanmış olmasını benzerliklerinize yordun.
Aklına yaran geldi ve üstündeki hastane kıyafetini çıkarıp sargıyı çözmeye başladın. Bunu yapıyordun çünkü küçük bir sızı dışında ağrı ya da acı yoktu. Hafif kan gördüğünde bir an yaranın dikişlerini açtığını sanıp korktun ama sonra fark ettin ki taze kan değildi. Suyla temizledin ve işte oradaydı. Dikişleri duran ama tamamen iyileşmiş bir yara izi vardı. İz normal bir yara izi gibiydi, ölümsüz olman hızlı iyileşmeni sağlıyordu büyük ihtimalle ama yara da bırakıyordu. Elinle dikişleri çekmeye çalıştın, acıdığı için bırakıp bunu binadaki ilk yardım odasına giderek halletmeyi aklının bir köşesine yazdın.
Duş aldıktan sonra üstünü giyinirken birinin odanın kapısını tıklattığını duydun. Aceleyle kıyafetlerini giymeyi bitirdin ama cevap veremediğin için kapıyı çalan Nat içeri girdi. Onu ilk defa günlük kıyafetlerle görüyordun, daha doğrusu siyah olmayan bir şeylerle.
Seni görmemişti, yatağında olmadığını görünce "(S/A)?" diye seslendi ve sen de "Selam" diyerek seni fark etmesini sağladın. "Duştan yeni çıkmıştım, kusura bakma." dedin.
Gülümsedi ve "Sorun değil. Nasıl hissediyorsun?" dedi. Sen de gülümsedin ve hafifçe gerindin "İyiyim aslında, yaram şimdiden kapanmış.". Nat kafasını salladı ve kollarını bağladı. "Üç gündür uyuyordun, artık iyi hissetmene sevindim."
Üç gündür uyuyor muydun? Sana sanki iki - üç saatlik bir şekerleme yapmışsın gibi gelmişti. Nat kapıyı açtı ve "Hadi gel akşam yemeği yiyelim, herkes senin için endişelenmişti." dedi. Sen de gülümseyerek hızlı adımlarla yanına gittin.
Aşağı indiğinizde Sam, Clint, Bruce, Tony ve Steve oradaydı, sessizce bir şeyler tartışıyorlardı. Yiyecekler vardı ama Tony holografik bir tablet getirmişti, masanın köşesinde bir yapının tasarımı açıktı. Aynı zamanda Tony iki kağıdı elinde tutmuş ciddiyetle bir şeyler okuyordu. Nat önden gelip "Hala devam mı?" dedi ve Clint onaylayan bir hı-hı sesi çıkardı. O da okların uç kısımlarına bir şeyler takmakla meşguldü. Tony hala senin geldiğini fark etmemiş olacak ki "(S/A) iyi mi?" diye sordu. Sen saçını toplarken "İyiyim, teşekkürler Tony." dedin. Tony kafasını kaldırıp diğer herkesin yaptığı gibi sana baktı. "Gerçekten.. İyi misin?" diye tekrar sordu. Masaya doğru ilerleyip masaya otururken "İyiyim... gerçekten." dedin onun dediğini taklit ederek. Güldü ve "Friday, doktorlardan birinin hazır olmasını sağla, (S/A) muayene olacak." dedi. Friday de "sağlıyorum" diyerek cevap verdi. Hemen sonra "saat 10 uygun mu?" dedi. Tony sana baktı, sen de kafanı salladın. "O zaman akşam 10 olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ Bucky Barnes x Reader (Türkçe)
RomanceHayatın sıkıcı ve monotondu. Ne çok önemliydin, ne de önemsiz. Ama bir gün esrarengiz bir durumla hayatının tamamen değiştiğini fark ettin. Peki ya değişen tek şey senin hayatın değilse? Bir anda kendini Marvel evreninde bulan SENİN hikayen. - Çok s...