4

2.2K 170 49
                                    


hoşgelmişke ballarım iyi okumalar <3


Planladıkları gibi Uluğ, Yankıya daha yakından takip etmesi için Enderi barın yeni patronu yapmıştı. Ender ise bu durumdan çok hoşnuttu çünkü holdingde Uluğ'dan çok daha az payı olduğu için holdingdeki imparatorluk Uluğ'daydı. Şimdi ise bu barda kendi krallığını sürdürmek onu çok iyi hissettiriyordu ama bu çok uzun sürmeyecekti çünkü bu mekanın da asıl imparatoru dolaylı bir şekilde kendisi değil Yankıydı.

Uluğ, çok fazla taviz vermesi gerektiğini söylemişti Endere. En küçük isteği bile karşılanacak, çok fazla çalıştırılmayacak ve maaşı %150 artırılacaktı. Ama tabii ki bunu Yankıya belli etmeden, yavaş yavaş yapmak zorundalardı tek sorun ise enderin daha yankıyı hiç görmemiş olmasıydı.

Beste hariç her çalışan Yankıya karşı sesini bile yükseltmemeleri hakkında ikaz edilmişlerdi. Besteye söylememelerinin sebebi ise, Uluğ'un besteyi çok iyi tanımasıydı. Beste bunu duyduğunda direkt Yankıya yetiştirecekti ve Yankı bir şeylerin farkına varacaktı.

Ama Uluğ'un besteye güvensizliği bunla da sınırlı değildi. onu Yankıdan bile iyi tanıyordu ve  Yankıya giden yolda beste önemli bir pürüzdü 

ya da hayati bir basamak

----

Yankı bara adımını atar atmaz gözleri etrafı taradı. Yeni patronun birkaç gün önce geldiğini biliyordu ve kendisi de bu süre zarfında hiç mesai yapmamıştı. Bu yüzden yeni patronla, yani Enderle ilk tanışmalarıydı bu. 

Ender kendisine doğru ilerleyen çocuğu gördü ve olduğu yerden kalkıp o da ona doğru adımladı.

hiçbir şey demeden kolundan çıkıp barın kapısına doğru sertçe çekiştirdi çocuğu. Yankı daha ağzını bile açamadan Ender sinirli bir şekilde bağırdı kapının önünde bekleyen iki korumaya.

- "Oğlum sizi biz boşuna mı diktik buraya. İçeri girip çıkandan haberiniz yok. Neden aldınız bu çocuğu içeri?"

Korumalar Endere bakarken yankı kıkırdayarak kafasını kaldırdı.

-  "Aslında ben 18 yaşındayım hatta belki inanmayacaksınız ama ben burada garsonluk yapıyorum."

Yankı, Enderin de yaptığı hataya gülmesini beklerken sert bir yüzle karşılaşmıştı. Ender yüzünü çocuktan çevirip korumalara döndü ve "tamam işinize bakın" dedi. Yankının da hala bırakmadığı kolundan çekiştirip çıkardığı gibi geri soktu bara.

- "Beni iyi dinle şimdi çocuk. Bana karşı bir saygısızlığını görmeyeceğim. Yankıya da saygılı olacaksın hatta ona benden daha saygılı olacaksın ki o güzel topuklarında mermi delikleri olmasın. Çok fazla konuşmayacaksın onunla ve ona dokunmayacaksın. Ona karşı yaptığın en ufak bir hatada ölümlerden ölüm beğenirsin. Anladın mı beni?"

Yankı yüzünü buruşturup kafasını kendisiyle konuşmak için eğmiş adama baktı.

- "Hiçbir şey Anlamadım? dedi kısık bir tonla. Kafası tamamen karışmıştı"

Ender, Yankının kolundaki elini daha daha fazla sıktığında yankı beklemediği bu acıya küçük bir iniltiyle karşılık verdi.

- "Benimle taşak mı geçiyorsun lan sen. Anlamamışmış. Hadi git geri, seninle mi uğraşacağım ben." diyerek iyice sıktığı kolu bıraktı.

- "Kovdum seni bir daha seni görmeyeyim buralarda yoksa kötü olur."

Yankının gözünden yaşlar süzülürken anlamsız suratla adama doğru bakıyordu hala. Ender'in ise siniri daha da hiddetlendi karşısındaki çocuğun ağlaması ile."

- "Lan siktir git hadi ağlama karı gibi. Hadi ikile."

Yankı donup kalmıştı. Bir yandan acıyan kolu, bir yandan işten kovulmanın şaşkınlığı, bir yandan da tek gelir kapısının kapanmasının endişesi ile gözyaşlarını tutamıyordu." 

Ender ıslık çalıp kapının önündeki korumalara el etti."

- "Oğlum gelin alın şu iti buradan bunlarla uğraştırmayın beni." diyerek iç taraftaki odasına doğru ilerledi. Odasındaki deri koltuğa bacaklarını açarak yayıldı ve telefonunda, sürekli para gönderdiği kızın attığı çıplak fotoğraflarda gezinmeye başladı. Kendisi birçok kızla bu şekilde ilişki kurmuştu. Ender onlara para veriyor, kızlar ise ona aşıkmış gibi davranıyordu. Ama iki taraf ta bu ilişkinin karşılıklı olduğunu biliyordu. Kızlar enderin parasını kullanıyor, Ender ise onların vücutlarını.

Eder'in az önceki emri ile korumalardan birisi barın içine girip Yankıya doğru ilerledi. Diğeri ise hala dışarıda bekliyordu. İçeri giren koruma Yankı'nın kolunu tutunca yağız kolundaki acıyla kendine geldi ve Enderin acımasızca sıktığı kolunu tutan elin sahibine çevirdi kafasını.

- "Hadi yankı zorlaştırma işimi Yankı gözünü seveyim. Seni severim bilirsin. Zor durumda bırakma beni. Hem üzülme yeni iş bulursun. Bak ben de yardım ederim. Diyerek yavaşça dışarı doğru ilerletti Yankıyı."

- "Yok Cihan abi sağol gerek yok. Ben eve gideyim, şu an başka bir isteğim yok."

Kolunu Cihanın elinden kurtarıp yola indi ve sağı solu kontrol ederek karşıya geçti. Bu sırada ise Cihan diğer korumaya döndü;

- "bu adam da manyak mıdır nedir. Hem iyi davranın çocuğa diyor hem de işten atıyor çocuğu." dedi. Bir taraftan da Enderin gelmediğini kontrol etmek için bar kapısından içeri bakarken.

- "Çok sorgulama, böyle olur hep bu patronlar. Bunu konuşup kendini de işten attırma. Unut gitsin." dedi Cihana cevaben.

Tolga, Yankı ve Ender'in muhabbetini köşeden izleyip anlam verememişti Ender'in yaptığı şeye. O da korumalar gibi kendi kendine, neden hem ona iyi davranmaları gerektiğini hem de onu işten attığını sordu. Ardından Ender'in yanına gitmekte buldu cevabı.

Aklındaki soruyu Ender'e sormaktı amacı. Buna cesaret edebilecek tek kişi de oydu zaten.

Barın arka kısmındaki, patronun odasına girmek için kapıyı tıklattı. İçeriden gelen Enderin gir komutu ile kulpu indirip içeri adımladı.

Kafasını telefonundan kaldırmadan kapıdan giren kişi ile konuştu Ender;

- "Ne oldu?"

- "Ender Bey ben Tolga, barmen olan."

- "ee niye geldin"

- "Yankı için." dediği anda kafasını hemen kaldırıp telefonunu kapattı ve ayağa kalktı.

- "Geldi mi? Nerede? Gelsin içeri hemen.

Tolga anlamayarak adamın heyecanlı yüzüne baktı. Az önce işten kovduğu çocuğa şimdi içeri gelsin diyordu.

- "Ender Bey siz onu az önce işten kovdunuz da onu sormak için gelmiştim."

Ender'in bu cümle ile başından aşağı kaynar sular döküldü. Ardından ise aklına daha çocuğa ismini bile sormadığı geldi. Yankıya karşı söylediği bütün sözler kafasında dolandıkça daha fazla yerin dibine giriyordu.

Ender'in yüzü yavaş yavaş beyazlaşırken, Tolga da kendine cevapsız bir şekilde boş bakan adama yeniden seslendi;

- "Ender Bey iyi misiniz"

- "çık dışarı."

Ender'in çok sessiz ve durgun şekilde verdiği emri yerine getirip kapıdan çıktı. Uluğ'un bu olanlardan haberinin olmaması gerekiyordu. Bu da başındaki sorumlulukların katlanması demek oluyordu.

Yankı ise geceyi Beste'nin kucağında ağlayarak sonlandırmıştı.

YANKI | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin