Yankı, birkaç gün önce Uluğ'la ayarladıkları gibi şirkete gidecekti sohbet etmek için. Ama bu birkaç gün içinde Yankının içi birbirini yemişti. Eğer bu kadar kolay bir işe bu kadar yüksek maaş veriyorsa bunun altında başka sebepler olmalıydı. ama en sonunda yankı bu yeni işine başlamaya karar vermişti.
Yankı anlaştıkları üzere holdinge gitmek için evden çıktı ama kapısının önüne çoktan gelmişti Uluğ. Üzerinde bol bir t-shirt kot pantolonu ve şapkası vardı. Bu Yankı'ya çok garip gelmişti çünkü onun gibi bir adamın yedi yirmi dört takım elbise ile dolaştığını düşünmüştü.
yüzünde sıcak bir gülümseme ile bahçe kapısının duvarına sırtını yaslamış olan Uluğa doğru adımladı.
- "İyi günler Uluğ Bey, hoş geldiniz ama şirketinizde buluşmayacak mıydık?"
Uluğ yaslandığı duvardan ayrıldı ve bütün vücudu ile döndü Yankı'ya
- "Evet ama bu günkü toplantılarımı iptal ettim bu yüzden gitmedim şirkete. Yardımcım hallediyor diğer işleri."
- "Hmm" dedi yankı kaşlarını kaldırarak.
- "Yürüyüş yapmak ister misin hem de bugün biraz birbirimizi tanırız?"
- "Açıkçası benim için daha iyi olur." dedi yankı gözlerini bahçenin etrafında gezdirirken.
Uluğ ise bahçe kapısından çıkarak biraz ilerideki arabasına doğru yöneldi. Yankı da onu takip ediyordu.
- "Yürüyüşe arabayla mı geldin?" dedi yankı hafif kıkırdayarak.
- "Hayır yürüyüş yapacağımız yere gitmek için Yankıcım"
Arabanın önüne geldiklerinde ise Uluğ, Yankı'nın binmesi için kapısını açtı. kendisi de bindikten sonra lüks araba hareket etti.
- "Nereye gideceğiz Uluğ Bey?" diye sordu Yankı, gözlerini yanındaki pencereden ayırmadan.
- "Gitmek istediğin bir yer var mı?"
- "Hayır benim için fark etmez ama merak ettim sadece."
- "İleride küçük bir ormanlık alan var oraya sürüyorum ama istersen sahile de gidebiliriz."
Yankı cevap vermedi Uluğ'un bu sorusuna. Yirmi dakika boyunca da aralarında da hiç konuşma geçmemişti.
Ormanlık alana vardıklarında Uluğ arabayı park etti ve ikisi de indiler. Uluğ, derin bir nefes alıp gerindiğinde Yankı onu izliyordu. Kendisini biraz kötü hissetmişti yolculukta çünkü aralarında hiç sohbet geçmemişti, onun işi sadece konuşmak olmasına rağmen.
Uluğ ormana doğru ilerlerken Yankı sadece arkasından bakıyordu. Birkaç adım daha atıp arkasını döndükten sonra "Hadi gelmiyor musun?" dedi Uluğ.
Beraber ağaçların arasından geçerken Yankı konuşmaya girdi;
- "Size bir soru sorabilir miyim?"
- "Tabii ki Yankıcım sor çekinme."
- "Nasıl kurdunuz bu şirketi?
- "Ben kurmadım. Dedem, zamanında küçük bir marka kurmuş Babamsa işleri çok büyütmüş. Şimdi ise bende şirket."
- "Hmm anladım, yani şanslı doğanlardansın desene."
- "Pek şanslı olduğum söylenemez."
- "Neden?"
Uluğ, Yankının bu sorusunu cevapsız bırakmıştı. Bu yüzden de Yankı yanlış bir şey söylediğini düşünerek gerilmişti.
Ormanlık alanda biraz daha ilerledikten sonra Uluğ geri dönmeyi teklif etmiş Yankı ise mecburen kabul etmek zorunda kalmıştı. Arabaya bindiklerinde ise aralarındaki bu gerilimi düzeltebilmek amacıyla Uluğ'u kendi evine davet etmişti Yankı. Tabii Uluğun da canına minnet, hemen kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANKI | GAY
Novela JuvenilYankı kendi dünyasına yaşan sıradan bir üniversite öğrencisi, Uluğ ise dünyaca ünlü bir şirketin sahibi, kibirli, gururlu ve güçlü bir adamdı. Her istediğin elde eden adam ya bir gün istediği şeyi alamazsa? Bunun için kibrini ve gururunu ayakları al...