Algı'yla Tanışın

33 5 2
                                    

Pazartesi günü saat 08:00'da alarmın çaldığını duydum ve göz kapaklarımı araladım. Bu tatil vaktinin bittiğinin göstergesiydi. Hızlıca yatağımdan doğruldum ve duşa girdim. Hazırlandım ve teyzemin yeni okul haberini duyunca hiç beklemeden yaptığı jesti, özel şoförü bekliyordum. Bu saçma hediyeye bi süre katlanıp kurtulmayı planlıyordum.

Araba gelince hemen kendimi içine attım ve yol boyunca uyukladım. Arabadan indiğimde Buse'yle birlikte bikaç arkadaşı kapıda beni bekliyordu.Yanlarına gidip Buse'ye sarıldım. "Okulumuza Hoşgeldin." dedi ve gülümsedi. "Arkadaşlarım..." diyerek yanındaki bir kızı ve iki erkeği gösterdi. Önce kızı göstererek "Selin, Ozan" dedi ve ardından diğerlerine kısa bir bakıp "Tunay ve Güven" dedi. Uzun boylu, kıvırcık saçlı esmer çocuğun Tunay olduğunu düşünerek hepsiyle tek tek tokalaştım.

Bütün gün bu grubun peşinde dolanmak zorundaydım. Tenefüslerde sıraların tepesinde oturup sohbet ediyorlardı ya da kantine iniyorlardı zaten. Anladığım kadarıyla Selin ve Güven sevgiliydi. Selin, gayet güleryüzlü, neşeli bir kız olmasına karşın Güven tam tersine sinirli, sert bir tipti. Ama yanyana geldiklerinde ikisinin de birbirlerini sevdikleri belliydi. Tunaysa daha çok komik diyebileceğimiz tiplerdendi. Grupta bir sıkıntı yoktu, hepsi gayet sıcakkanlı tiplerdi ama yinede hiçkimseyi tanımadığım için herşeye hakim olamıyordum.

Sınıfa girdiğim an sanki herkes beni konuşuyormuş gibi hissediyordum. Amerikan Koleji olduğu için yarısından fazlası zaten yabancıydı. Yine de oldukça güzel bir sınıftı. Hayatımda bu tarz olumlu şeyler yaşamaya alışık olmadığımdan olsa gerek herşey oldukça tuhaf geliyordu. Sınıfta ya da arkadaş ortamlarında bana bakan meraklı birçok yüz görüyordum. Ama benim dikkatimi çeken tek kişi, sınıfın öbür ucunda oturan ilginç kızdı. Beni baştan aşağı süzmeyen bir o vardı sanırım. Tüm o güzel görüntüsünün altında daha kaba bir ses ve konuşma vardı. Neredeyse her cümlesinde küfür vardı ama sınıfta oldukça sevilen birine benziyordu. Herkes ona 'Algı' diye sesleniyordu. İsmi de tavırları kadar farklıydı zaten. Ne çoğu gibi tüm dikkatiyle bana bakıyordu, ne de diğerleri gibi gözlerini kaçırmaya çalışıyordu. O kadar meşgul görünüyordu ki, sanki buraya ait değildi.

Matematik öğretmeniyle tanıştıktan sonra, hayata bir kez daha küstüm. En nefret ettiğim derste bu kadar değişik tavırları olan bir öğretmenin olması demek, üniversite sınavının benim için çok zorlu geçeceği anlamına geliyordu. Matematik, coğrafya ve ingilizce dersleri boyunca not tuttum ve dersi dinledim. Bu saçma gelebilirdi, ama kendimi tamamiyle yuvamda hissediyordum. Okulu bile özlemiştim. Elbette bunları yaparken bir yandan gözlerimle sürekli Algı'yı takip ediyordum. Edebiyat dersi boştu. Selin, Güven, Tunay ve Buse sınıfın sol köşesinde toplanıp yere oturmuş, müzik dinleyip sohbet ediyorlardı. Bir süre sırada oturduktan sonra kalkıp usulca yanlarına oturdum ve konuştuklarını dinlemeye başladım.

"Cumartesi günü" dedi Buse. "Çok heyecanlıyım, şimdiden alışverişe başladım." diye devam etti. Tunay sırtını duvara yaslamış, bacaklarını karnına çekmiş halde otururken çok kısa gülümsedikten sonra bana sıcak bir bakış attı. Bu çocukla anlaşabileceğimi düşünüyordum. Güven bana dönüp "Sen gelmiyor musun?" dedi. Anlamsızca bakıp "Nereye?" diye sordum. "Cumartesi günü okulda bir parti verilecek. Kaynaşma partisi. Sadece son sınıflar katılıyor, maskeli balo. Sen de gel, çok eğleniriz." dedi ve sinsice güldü. Sessizce "Bakarız..." dedim ve gözlerimi duvara diktim.

Okul çıkışı, okul bahçesinden yavaşça ilerlerken yine o deli kahkahayla irkildim. Arkama döndüğümde Algı'nın neşeli yüzüyle karşılaştım. Hemen birkaç adım gerileyip izlemeye başladım. Bu kızda sezemediğim bir sır vardı. Algı oradan yavaşça uzaklaşırken ben de hayallere dalmıştım. Arkasından öylece bakıyordum. Koyu kahverengi, uzun saçları rüzgarda uçuşuyordu ve bronz teni güneşin altında ışıldıyordu. Giydiği siyah etek kalçasını sıkıca sarmıştı ve elinde tuttuğu kitaplar attığı kahkahalardan dolayı durmadan sallanıyordu. Tüm detaylarını inceliyordum. Baştan aşağı bu ilginç kıza bakarken, bir anda masmavi sert gözlerle karşı karşıya geldim. Uzun boylu, kaslı, sarışın bir son sınıf tam karşımda durmuş çatık kaşlarıyla yüzüme bakıyordu. "Ne var?" anlamında kafamı salladım. Bir adım daha yaklaştı ve bana "Nereye baktığını sanıyorsun?" dedi. "Bakacağım yer için de mi izin almam gerek? Canım nereye isterse oraya bakıyorum." diye yanıtladım. Arkasına dönüp Algı'ya bir bakış attı ve tekrar bana dönüp, "Ayağını denk al. Seni izliyorum, okula yeni geldiğin için her şeyi yapabileceğini düşünme. Algı'nın benim olduğunu bu okulda herkes bilir. Gerekirse baktığın yere bile dikkat edeceksin." dedi. "Peki Algı da biliyor mu?" dedim ve solundan geçip yürümeye başladım. Anlaşılan Algı'nın minik sırlarını çözebilmek için bazı et kafalılarla uğraşmam gerekti. Arkama dönüp çocuğa bir kez daha baktım. Bana dönmüş, sol elini pantolonun cebine sokmuş duruyordu. Kaşları hala çatıktı. Tam ben önüme dönerken o da parmaklarını sarı saçlarının arasından geçirdi ve önüne dönüp binaya girdi.

Kirli KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin