24

960 54 17
                                    

(Bir önceki bölümü değiştirdim. Cesaretlik değil doğruluk oldu.)

-Gittiğin yerde kız arkadaşın oldu mu?
Berk duraksadı, düşüncelere daldı. Eğer olmamış olsaydı hayır derdi demekki olmuş.
-Oldu, ama...
+Benim dışarıda işlerim vardı, gitsem iyi olacak.
-Ne işi?
+Pardon?
Berk susutu. Hala çok şey saklıyor gibi, yakında anlaşılır. Eskiden de böyleydi herşeyi zamanı gelince anlatırdı.

Hazırlanmak için odama geçtim, arkamdan Asiye geldi.
-Ne oldu şimdi? Nereye?
+İşlerim var dedim ya.
-Ben yutmam o numaraları.
+Burda kalmak istemiyorum çünkü.
-Peki Aybike peki...

Asiye ısrar etmeden odadan çıktı. Bende üstümü başımı düzeltip odadan çıktım.
+Ben çıkıyorum kuzi. Görüşürüz enişte.
Doruk;Enişte diyip durma ya kendimi yaşlı göbekli insanlar gibi hissediyorum.
Asiye;İlerde öyle olacaksın.
Doruk;Ben mi? Haha, makarna bile yemiyorum ben kızım.
+Uzatmayın hadi bay.
Berk;Bende geliyorum.
+Nereye?
Berk; Gideceğin yere.
+İş bakmaya gidiyorum Berk.

(Size söylemeyi unuttum, daha doğrusu kafama yeni dank etti. Herkes bir işte çalıştıyor, aybik son zamanlarda boşaldığı için kovuldu.)

Asiye ve Doruk şaşırdı.
Asiye; Sen ne ara kovuldun?
+Offf yeni. Neyse bulurum bir yer.
Asiye;Tamam dikkat et.
+Okey.

Dışarı çıktığımda Berk de arkamdan geldi.
+Gerçekten peşimden mi geleceksin?
-Hayır, Çünkü sen benim yanımda geleceksin.
+Kim demiş?
-Ben.
+Hahaha, öylemi paşama bak sen. Başka emrin, arzun varmı?
-Şimdilik yok.
+Ne saçmalıyorsun sen ya? Seninle gelmiyorum.
-Eleman arayan bir yer biliyorum...

Aslında fena olmaz, ona kızmıştım. Ama aynı şeyi bende yapmıştım, belki yine zorla sevgili olmuştur. Dinlemeden yargılamamak gerek. Kolay iş bulurum en azından.
-Aybike, nerelere daldın?
+Efendim? Ha şey. Neyse gidelim hadi.
-Sevindim.

Arabaya bindik, arabası hala aynı.
+Nerde?
-Ne nerde?
+Eleman arayan bir yer var dedin ya.
-Hee, yakın yer ya.
+Emin misin beni alacaklarına?
-Adım kadar eminim...

Berk yavaş yavaş arabayı sürdü. Bu arada gerçekten yavaş yavaş sürdü. Sonunda gelmiştik, çok tatlı bir kafeydi.
+Burası çok güzel...
-Öyle, gel içeri geçelim.
Çalışanlardan birisi Berke doğru gelerek "hoşgeldiniz Berk bey." Diyerek gülümsedi.
-Hoşbulduk kemal.
+Tanıyor musunuz?
Kemal;Patronumuzu nasıl tanımlayalım hanfendi?
+Patron mu?

Berk gerçekten beni kendi kafesine getirmiş, çalısmamı mı istiyordu?
Kemal; Masa ayarlayalım mı?
Berk; Hayır, eleman eksikliği vardı ya onun için geldik.
Kemal; Siz mi çalışacaksınız?
+E- evet.
Berk; İşe alındı bile, siz öğrenmesine yardımcı olun.
+Berk biraz konuşabilir miyiz?
Berk; Tabi.

Kemal yanımızdan gitti, bende Berke döndüm.
+Sen ciddi misin? Beni senin dükkanında mi çalıştıracaksın?
-Seni yabancı insanların yanına mı göndermemi bekliyorsun?
+Berk ben kendi işimi kendim hallederim. Ayrıca bu zamana kadar yabancılarla çalıştım zaten.
-Ama bundan sonra burda çalışacaksın.
+Offf.

Kabul etmek zorunda değildim, ama bir yandan kabul etmek istiyordum. Ona yakın olmak istiyorum, bir yandan uzaklaşmak.
+Kabul.
-Oh bee. Gel benimle...
Elimi tutarak mutfağa götürdü,
-Ne yapmak istersin? Bildiğim kadarıyla çok güzel sarma yapıyorsun.
+Dalga geçme ya, yeteneksiz olmak benim suçum değil bir kere. Hem Oğulcan'a geçmiş yanlışlıkla yaprak sarma yapma özelliği.
İkimizde güldük, benim sarma yapamadığımı ikimiz de çok iyi biliyorduk.

Ben garson olma seçeneğini seçtim. Akşama kadar alıştırma yaptım. Berk'te oturdu beni izledi. Sonunda tüm müşteriler gitti, cafeyi kapatıp çıktık.
+Çok yoruldum.
-Eee ne bekliyordun ki?
+Doğru bir patron değiliz ki, oturduğumuz yerde çalışalım.
-Sen iste patron da olursun bebeğim.

Bu bölüm kısa oldu ama birdahaki bölüm uzun olacak. Bu arada çok saçmaladım biliyorum, ama aklıma fikir gelmiyor. Uzatmaya çalışıyorum, bundan dolayı biraz saçma oluyor. Neyse yıldız atmayı unutmayın sizi seviyorum 🙏🌷🌹

Lise AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin