⚡
Harry oturduğu kompartımanda biraz daha yayıldı ve hareket alan trenin etkisiyle içeri doluşan rüzgarı derin derin soludu. Remus ile evlerinden çıktı çıkalı bir rahat nefes alamamıştı. Bu ne karmaşa, ne heyecandı yahu!
Yolda gördükçe imza isteyenler, selam verme telaşında olanlar, röportaj peşinde koşanlar ve dahası...
Yine de memnun olmadığını söyleyemezdi.
Derin nefesleri sürüp giderken kapısı çalındığında Harry bu sessizligin uzun bile sürdüğünü düşündü. Umutsuz bakışlarını kapıya çevirdiğinde leylek bacaklı uzunca bir çocuk gördü. Turuncu saçları ve çillerinden önce eski cüppesini görünce aklında bir ışık yandı.
Weasleyler!
Ron Weasley!
Remus'un sevdiği ve Harry ile aile ziyaretinde bulunduğu sayılı ailelerden biriydi Weasleyler. Sıcak, kabullenici ve koruyucu bir aileydi bu aile. Zaten Remus'un aile dostu olarak andığı herkes Harry'i sağ kalan çocuk olduğu için değil Harry olduğu için seven ve kabullenen insanlardı.
Birbirlerine pek çok ziyaretlerde bulunmuş bu iki aileye bakıldığında mutlu ve herkesin memnun olduğu bir ortam görülebilirdi lakin Harry için pek öyle sayılmazdı. Aynı evde kim bilir kaç kişi yaşayan bu ailenin kalabalığını sevemiyordu işte. Suç muydu ses ve kalabalıktan kaçmak? Bundandır bu tür ortamlarda susup bir köşede oturmak daha iyi geliyordu ona.
"Harry Potter!" Kararsızlıkla karşısındaki boş koltuğu gösterdi. "Acaba burası boş mu?" Harry Potter'ın yanının pek boş olacagına ihtimal veremeyerek konuşuyordu. "Başka boş yer kalmamış da."
Harry, çoğu kişinin aksine kendine daha normal davranan çocuğa kafa salladı ve içeri geçmesini gösterdi. Bu iznine rağmen konuşmak istemeyen bir tavırla derhal kafasını yola çevirdi. Şimdilerde Londradan çıkmışlar ve ineklerin dolaştığı, tek tek evlerin boy gösterdiği kırsallara girmişlerdi.
Annesinin eline tutuşturduğu mendille burnundaki lekeyi silmekle uğraşan Ron sonunda vazgeçerek Harry'e döndü. "Sessizlik arıyor gibisin."
Harry usulca kafasını salladı. "Sen daha çok arıyor olmasılın. 6 kardeşin daha var değil mi?"
Ronald utangaçca başını salladığında Harry kabalık yaptığını düşünmeden durup düşündü. Acaba böyle kalabalık bir aileye sahip olmak nasıl olurdu? Kendi ailesinde sadece Remus ve kendisi vardı. Voldemort ailesini öldürdü öldüreli Remus ile yaşıyordu. Muggle olan ve normal olduğuyla övünmeyi pek bir seven teyzesi, eniştesi ve bir kuzeni olduğunu biliyordu ancak onlarla hiç görüşmemişti. Remus zaten hiçbir zaman Harry'i bu aileyle görüştürneye meraklı gözükmemişti. Aksine konularını dahi açmazdı. Onların nasıl kimseler olduğunu bilmeyen Harry ise onlarla büyüseydi bir nebze kalabalık bir aile ne demek onlardan öğrenebileceğine dair bir izlenime kapılmıştı. Yine de Remus'a minnettardı. Asla kendini eksik hissettirmemişti. Aksine onu manevi olarak her şeye karşı doyurmuştu.
"Kalabalık aile olmak güzel mi? Senin için her şey daha avantajlı oluyordur." diye bir soru yöneltti Harry. Genelde başkalarıyla birlikteyken soru sorulan taraf o olurdu çünkü büyücüler dünyasında olmasına rağmen hakkında hâlâ merak edilen çok şey vardı. Bunun sebebi kesinlikle Remus idi. Harry'nin ve hayatının bir marka haline gelmesini olabildiğince engellemiş ve elinden geldiğince normal bir çocuk gibi büyümesini sağlamaya çalışmıştı.
Gel gör ki bazı şeyler kaçınılmaz olmuşu. Tıpkı şuan ailesi hakkında Ron'u ilgiyle dinlemesine rağmen yüzüne yerleşen biraz acıyan biraz şaşkın ifadeye engel olamayışı gibi şeyler kesinlikle kaçınılmazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/269669584-288-k360601.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia -Drarry
FanfictionTamamlandı. Harry Potter'ın Remus Lupin tarafından büyütüldüğü ve Slytherin'e seçildiği bir evrende 1. sınıftan itibaren olaylar nasıl gelişirdi?